PARATONER AŞK

1.BÖLÜM -O GÜN BUGÜN

   Yiğit çok yorgun olduğunu söylese de, arkadaşlarını inandıramamış ve akşam saat 20:00'da her zaman gittikleri canlı müzik ve karaoke olan Tatlım Kafe'de buluşmak üzere sözleştiler.

   Zaten Yiğit'in en yakın arkadaşları olan Defne ve Selim'in tekliflerini reddetmek neredeyse imkansız. Çünkü; Yiğit arkadaşlarının teklifini kabul etmezse başına nelerin geleceğini çok iyi biliyor.

   Yiğit, başına gelebilecek şeylerin ne olduğunu bu kadar iyi bilmesinin bir nedeni var.

   Fazla değil 3 ay önce Defne ve Selim ile o günün akşamı sinemaya gitmek için planı yapmışlardı. Hatta Selim:

''Önce İskender yeriz daha sonra da sinemaya gideriz. Eee ne de olsa aç karnına ben ne izlediğimi anlamam.''dedi.

   Defne ,Selim'e döndü ve :

''Her saniye bir şeyler yemek zorunda mısın Selim? Cidden en fazla ne kadar süre yemeksiz durabildin sen?''

   Selim: ''Bir keresinde tam sekiz ay aç kaldım ben. Sonra da doğmuşum işte. ''diyerek gülmeye başladı.

   Yiğit: ''Adam açlığa dokuz ay bile dayanamamış resmen. Sekiz ay sonra yeter be deyip erken doğmuş ya bildiğin.'' dedi ve kendi aralarında gülüşmeye başladılar.

   Konuşma sonunda herkes eve gitmiş ve akşam sözleştikleri saate kadar gündelik işleriyle uğraşmışlardı.

   Buluşma saati Defne ve Selim iskendercinin önündeydiler, ancak Yiğit yanlarında değildi. Defne, Yiğit'i telefonla aradı ve Yiğit telefonu açtığı gibi Defne'nin öfkeli sesi ile karşılaştı:

''Neredesin Yiğit? 20 dakikadır seni bekliyoruz.''

   Yiğit: ''Defne çok özür dilerim. Bugün ki kick boks antrenmanı çok yorucu geçti. Türkiye Şampiyonası yaklaştığı için hoca günde çift idman yaptırmaya başladı. Resmen üzerimden tır geçmiş gibi hissediyorum o kadar yorgunum yani. O yüzden bugün affedin beni, siz eğlenmenize bakın.''dedi.

   Defne: ''Yiğit kapat telefonu!'' dedi ve Yiğit'i beklemeden telefonu suratına kapattı.

   Bu olaydan sonra Defne, Yiğit ile tam bir ay hiç konuşmadı. Yiğit bu bir ay içinde binlerce kez özür diledi, evine hediyeler gönderdi , en son olarak Defne'nin evine kendisi giderek, Defne'nin odasından görünen yola 'Defne beni affet, ben bir eşeğim'yazınca, Defne de daha fazla küs kalmaya dayanamadı ve barıştılar.

   Selim ise çok farklı bir kişiliği olduğunu olay yaşandıktan bir gün sonra gösterdi. Olayın ertesi günü okula gelen bu üçlü aynı sınıfta okuyan lise son sınıf öğrencileri. Defne, Yiğit'in yanına gitmemişti o gün ama Selim hiçbir şey olmamış gibi Yiğit ile konuşmuştu.

   Daha sonra zil çaldı ve dersin olduğu sınıfa girdiler. Dersin ortalarında Selim birden bire Yiğit'e döndü ve:

'' Yiğit neden Berna'nın bacaklarına bakıyorsun? '' diye bağırdı.

   Boş bulunan Yiğit ne olduğunu anlamadan Berna'ya dönüp baktı ve tam bu sırada bütün sınıf Yiğit'e dönüp bakıyordu. Yiğit'in neler olduğunu anlaması fazla sürmedi ve oturduğu yerde kıpkırmızı olmuş suratı ile kalakaldı.

   O an anladı ki en yakın arkadaşı olan Selim'in yaptığı bu eşek şakası ile dün gecenin intikamını fena aldığını anladı.

   İşte böyle bir samimi arkadaşlıkları olan bu üç kafadar birbirleriyle çocukluktan beri arkadaşlar.

   Defne; arkadaşlarına ve arkadaşlığa çok önem veren, son derece alıngan, minyon ve aşırı tatlı tam bir baş belası.

   Selim; ortalamanın birkaç santim altında boyu olan, sarışın, kıvırcık saçlı, her daim karnı aç ve şaka yapmayı en az yemek yemek kadar çok seven biri.

   Yiğit ise; uzun boylu, esmer, oldukça yakışıklı, pratik zekaya sahip ve yaptığı kick boks sayesinde fit bir vücuda sahip birisidir.

   Bu üç kafadarın ortak özelliği ise aynı sınıfta okumaları. Çocukluktan beri arkadaş olan bu üçlü, aralarına başka kimseyi kabul etmediler. Dünyada sadece üç kişi kalmış gibi bir hayat yaşıyorlar.

   Ta ki o güne kadar...

Okuduğunuz için çok teşekkür ederim. Lütfen beğendiyseniz oy vermeyi, bölüm ve kitap hakkındaki görüşleriniz için yorum yapmayı,arkadaşlarınıza tavsiye edip,paylaşmayı unutmayınız...Tekrar teşekkür ederim.