5[Yaşam]

218 28 6
                                    

Duman Öyle Dertli

Gözlerimi açmamla kapatmam bir oldu. Başımdaki keskin ağrı ve bedenimi hareket ettiremeyişim dün geceye bağlıydı. Islak kıyafetlerle yatmamda daha fazla üşümemi sağlıyordu.

Yataktan kalkıp dolabıma doğru ilerledim ve çekmeceyi açıp içinden pijamalarımı alıp diğer çekmeceye açıp iç çamaşırlarımı aldım. Yatağın üstüne koyup odanın karşısında ki banyoya ilerledim. Üstümdeki hâla nemli olan kıyafetlerimi çıkarıp kirli sepetine attım.

Yaklaşık bir saattir banyoda olduğumu fark edip suyu kapattım. Bornozumu alıp vücuduma sardım. Askıdan baş havlusunu alıp başıma sardım. Kirli sepetinin yanındaki lacivert çekmeceden makası alıp aynanın önüne geçtim. Başımdaki havluyu çıkarıp, saçlarımı serbest bıraktım. Neredeyse belime gelen saçlarımı tutup yamuk olmasına önem vermeden omzumun hizasında kestim. Yerdeki saçlarımı temizleyip, çöpe attıktan sonra lavabonun üstündeki makası çekmeceye koydum. Üst çekmeceden saç kurutma makinasını alıp fişe taktım.
Saçlarımı kuruladıktan sonra aynada yeni haline bakıp, güldüm. Banyodan çıkıp odama girdim ve kapıyı kapattım. Üstümdeki bornozu çıkarıp yatağın üstündeki iç çamaşırlarımı giydim. Pijamalarımı da giydikten sonra saatin 08.13 olduğunu anlayıp kahvaltı hazırlamak için odamdan çıkıp, mutfağa girdim. Üvey annemin koltukta sızmış olduğuna bakıp. Üvey babamın evde olmadığını anladım. Genelde ne zaman üvey annem burada yatsa üvey babam evde olmazdı veya gece geç saatte gelmiş olurdu.

İlk önce tezgahın üstündeki bulaşıkları yıkamaya başladım. O sırada çaydanlığa su koyup kaynamasın bekledim.

Bulaşıkları yıkadıktan sonra çayı demledim. Kahvaltılıkları dolaptan çıkarıp masaya koydum. Çatal ve bardakları da masaya koyduktan sonra ellerimi yıkayıp çayın olmasını beklerken sandalyeyi çekip oturdum.

Yaşadığım hayata bakıp bir kez daha nefret ettim, üvey ailemden.

Kapının açıldığını duyup üvey babamın gelmiş olduğunu anladım. Üvey annemde kalkmıştı sesleri duyunca.

Sandalyeden kalkıp ocağın altını kapattım. Masadaki bardakları alıp çayı doldurdum ve bardakları tekrar masaya koydum.

Üvey ailemde kahvaltıya geldiklerine göre zil çalan karnımı doyurma vakti gelmişti. Çayıma şeker atmadan yudumlayıp, çatalımı peynire batırdığım sırada üvey babam "İş bulamadın mı hâla ?" dedi. Kahvaltı sırasında ki konuşmalardan nefret ediyorum ne olurdu ki iştahımı kaçırmasalar. " Bulmaya çalışıyorum sevgili babacığım" deyip gözlerimi devirdim ve ağzıma bir zeytin attım.
"Bir an önce çalışmaya başlasan iyi olur yoksa sonuçlarından sorumlu değiliz bilirsin."  diyerek bardağını alıp sandalyeden kalkarak koltuğa doğru ilerledi.

Üvey annem kahvaltı boyunca hiç konuşmamıştı, bunda bir şey var kesinlikle. Kahvaltılıkları dolaba koyup masadaki geri kalanları toplayıp yıkadıktan sonra kitap okumak ve üvey babamın sabah elindeki gazeteden iş ilanlarına bakmak için odama geçtim.

Dikkatimi çeken Gölge Kütüphanedeki yardımcılık epeyce hoşuma gitmişti. Telefonumu alıp numarayı tuşladım.

Üçüncü çalışta açılmıştı."Alo" sesimin sakin çıkmasına önem verip karşı taraftan gelen "Buyurun Hanımefendi" sesini duyduğum an heyecanım artmıştı. "Gazetede ki iş ilanı için aramıştım."  derin bir nefes alıp karşı taraftan gelen cevabı bekledim. Kadın bir iki saniye bekleyip "Kusura bakmayın hanım efendi siz aramadan bir kaç dakika önce işe başka birini aldık."  sevdiğim bir işte çalışamamanın verdiği huzursuzlukla "Peki... İyi günler " diyerek telefonu kapattım. Kitap okumayı kitapların içinde olmayı seviyordum daha önce böyle bir işte çalışmıştım, ama patronun asılmalarından dolayı çıkmak zorunda kalmıştım.  

Gazeteyi yatağın yanındaki masanın üstüne fırlatırcasına koyarken aklıma uzun zamandır elime almadığım günlüğüm geldi. Ayağa kalkıp yatağın altındaki kutuyu çektim ve içindeki 3 günlüğü umursamayıp en üstteki turuncu renk ve bulut desenleri olan günlüğü aldım. Kutuyu yatağın altına itip günlüğü yatağa koydum ve kapının yanındaki koltuğu kapının önüne yeterince itip kimsenin açamayacağı şekilde olduğundan emin olup yatağa oturdum. Günlüğü açtığım an burnumu sızlatan o derin hâla gitmeyen şeftali kokusu gözlerimi kapatıp içine gömülmemi istedi adete. Geçmişi hatırlamak için yaklaşık 2 buçuk ay önce kutudaki günlüklerin hepsini okuyup 2014-2015 yılındaki yazdığım günlükler olduğunu anladım ama bir şey fark ettim ki 1 sene önce ki yani 2016 yılında ki günlük yoktu 3. günlükteki son tarih ise 27 Ekim 2015 . İlk başlarda evdekilerin almış olduğunu düşünsem de bu günlüklerden kimsenin haberi olmadığını anladım. Ne zaman günlüğümü elime alsam kapının önüne bir şey koyup kimsenin girmemesini sağlardım ve o sayede yazardım. Bazense terasa çıkardım ve odamda ki yaptığım şeyi terasın kapısına da uygulardım. Şu sıralar 1 sene öncesini düşünmekten kafayı yemiştim. Günlüğün sayfalarına göz gezdirip en son 1 ay önce yazdığımı gördüm. Normal de geceleri yazardım ama bugün nedense gün bitmeden yazmak istiyordum.

Son yazdığım sayfayı çevirip boş sayfaya bu günün tarihini attım.

27 Mayıs 2017 

Bedenlerin içindeki kötü ve iyi karakterler. Ben hangisi miyim? Bunu cidden bilmiyorum. Ama emin olduğum bir şey var ki insanların bir çoğu kötü. Bazıları iyi görünen kötüler bazıları her haliyle kötü olanlar. İyi, bencil ve sadece kendini düşünmeyen insanların var olduğunu düşünsem de hiç birinin bana denk gelmeyeceğini biliyorum. Eğer olsa bile bir gün gideceğinden de eminim. Hatırladığıma göre bu zamana kadar hiç kaybetme korkusu yaşamadım veya biri için ağlamadım. Istermiydim. Galiba evet.

Bugün nedense içimde ki oluşan boşluğu daha derin hissediyorum. Ne yapmam gerektiğini neler hissetmeliyim bilmiyorum. Tüm duygularımı kaybediyorum. İnsanları daha çok takıp bir çok kez bu düşüncelerle kafayı sıyırıyorum.  İntihar etmeyi hak ettiğimi düşünüp nedense kendime zarar veremiyorum. Kötü alışkanlıklardan uzak duruyorum ama bir yanımda tüm bunları yapmam gerektiğini söyliyordu.

Hayatı yaşayıp aşık olmak , sevilmek beni mutlu edecek şeyler yapmak istiyorum. Ama bunların bir gün gerçekleşecegini de umut etmekten vazgeçmiyor kötü alışkanlıkları intiharı aklımdan ve kalbimden bir süre çıkarıp umut ediyorum.

Kapının zorlandığını ve üvey annemin sesini duyup kalemi günlüğün içine koydum ve yatağın altına fırlattım. Kapının önünde olan koltuğu eski yerine ittim. "Kafayı mı sıyırdın sen bu kapının önüne bir şey koymada yeni çıktı heralde.
Her neyse senin için iş ayarladım."
Derin bir nefes alıp bıraktım." Yine o işlerdense beni bulaştırma sana asla yapmayacağımı söy..." Cümlemi bitirmeden " Biliyorum biliyorum söyledin .. ama bu seferki öyle değil seveceğini de düşünüyorum ayrıca artık mutlak eve para getirmen lazım."  İşin ne olduğunu merak edip " Nerede çalışacağım " dedim sesimin meraklı çıkmasına önem vermeyip. Elinde ki kağıdı uzatıp ," Kütüphanede hem parası da iyi haftalık veriyorlarmış." dediği an ilk defa içimden ona sarılma isteği geldi ve bu isteği hemen aklımdan çıkardım . Kağıda baktığım da bugün ki aradığım yer olduğunu anlayıp işe aldıkları kişinin ben olduğumu fark ettim." Bugün git de ögren neler yapacağını bir aksilik falan çıkarma ilerleyen zamanlarda .Zaten zar zor buldum bu işi." deyip odadan çıktı. Kahvaltıda ki halini hatırlayıp şimdi böyle olmasına bir neden bulamayıp kütüphaneye gitmek için hazırlanmaya başladım.

Elimde ki kağıdı çantama atıp, dolaptan beyaz bulut desenli t-shirt alıp altına biraz dolabı karıştırdıktan sonra mavi bir kot buldum. Üstümde ki pijamaları çıkarıp dolaptan aldığım kıyafetleri giydim. Saçlarımı açıp taradıktan sonra kırık olan aynadan dudaklarıma parlatıcı sürdüm. Yatagın üstünde ki sadece müzik ve aramaya yarayan telefonu alıp çantama attım.

Odadan çıkıp dış kapıyı açtım ve beyaz spor ayakkabılarımı giydim. Apartmandan çıktığım an daha rahat nefes almamı sağlayan etrafa ve gökyüzüne bakıp yürümeye başladım.

GECENİN GÖLGESİNDE BENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin