Kaçak Gelin

K.G 10

İlke'den devam

Berk tarafından dürtülerek uyandırıldım. Koccaamaaaan esnedikten sonra Doğukan'ın yüzünü buruşturduğunu gördüm.

-Az daha aç ağzını yakında mideni göreceğim.

Omuz silktim.
Ayy her tarafım tutulmuş. Boynumu zor hareket ettiriyorum resmen. Yağmur nasıl uyudu bilmem. Dur lan Yağmur nerede? Arkamı dönerek Yağmur'un olması gereken yere baktım. Aslında o değilde. Arabada benden başka kimse yok.

Kapıyı açtım ve ilk önce bacaklarımı dışarı çıkartarak etrafa baktım. Biraz ileride beni bekleyen Doğukan, Berk, Deniz ve Deniz'in kucağındaki Yağmur'u gördüm. Arabadan inerek kapıyı kapattım.

Uyuşuk adımlarla onların yanına varınca ilerlemeye başladık.

Hangi ev bizim diye düşünürken ileride ki bir evde kapının önünde bizi bekleyen Yaprak'ı gördüm.
Ev iki katlıydı ve sanırsam terası var.

-Kaç odalı?

Berk- yedi odalı. Alt katta oturma odası ve mutfak bulunmakta. Bizim kalacağımız odaların hepsi üst katta. Herkese bir oda düşmekte. Her odada bireysel banyo bulunmakta. Oturma odası girişte. Amerikan mutfak var. Arka bahçeye hamak bağladım. Terası var. Lan yatın kalkın bana dua edin.

-Ne kadara satın aldın acaba burayı?

Berk-Halk dilinde. Kıçını satsan alamazsın.

Ona göz devirerek daha hızlı ilerlemeye başladım. Yaprak'a baş selamı verdikten sonra içeriye girdim ve etrafa göz gezdirdim. Üst kata çıkarak oradaki odalara bakmaya başladım.

Birtane odaya girdim ve etrafı karıştırmaya başladım. En beğendiğim şey dolabıydı. Dolabının kapaklarında çizgi çizgi delikler var ve içerisi birazcık gözükebilir. Dolabın kapaklarını açarak içeri girdim ve kapakları kapattım. Dışarıdan içerisi pek gözükmesede içeriden herşey çok net gözüküyor.

Tam kapıyı açacakken içeriye kucağında Yağmur ile Deniz girdi. Deniz Yağmuru yatağa yatırdı. Tam gidecekken durdu ve yatağın kenarına çökerek tek eliyle Yağmurun yüzünü okşamaya başladı.

Oh May Allah! Noluyor?!

Fısıltıyla şu sözleri söylediğini duydum.

-Seni seviyorum.

Oha amk
Dolabın kapağını büyük bir gürültüyle açarak kendimi dışarıya attım. Deniz bu arada ayağa kalkmıştı. Kaşlarımı çatarak önüne kadar geldim. Sonra biranda gülerek ona sarıldım.

-Enişte!

Biliyorum, dengesizim yüzüme vurmayın.