“Ada?” dedi bir ses. Çok güzeldi ses tonu. Sesinden öpebiliyor muyuz acaba? Ne diyorum ben ya. Gözlerimi açmaya çalıştım ama açamadım zaten hiç isteyesim de yoktu. Uzun zamandır böyle güzel uyumamıştım.
“Ada?” dedi kolumdan dürttü beni.
“Ya 5 dakika daha” dedim. Güldü bana seslenen. Gülüşü çok güzeldi. Duyduğum kadarıyla.
“Ada okul bitecek. Uyan” dedi. Ha? Ne okulu? Gözlerimi hafif aralamayı başardım. Karşımda bana denizin en güzel mavi tonu gözleriyle bakan birini buldum. Aklım yerine geldiğinde onun bay soğuk olduğunu anladım. Birden kafamı kaldırdım. Ders işleniyordu.
“Zilin çalmasına 5 dakika var” dedi Deniz. Ona döndüm o da yeni uyanmış gibi duruyordu. Esnedi ve kitaplarını çantasına koydu. Ben de koydum. Çıkış zili çaldığında Yağmur koşarak bana geldi.
“Çok şeker uyuyordunuz” dedi. Şaşırmıştım.
“Ha?” dedim. Yağmur kahkaha atmaya başladı. Yanına Çınar geldi Yağmurun. Çınar telefonunu bana uzattı. Arkamdan da Deniz eğilmişti. İnanamıyorum! Bizim dersler boyunca uyuduğumuz sıra remimizi çekmişlerdi. İlk resmimiz, bizim resmimiz.
“VER ŞUNU!” diye bağırdı Deniz, elimden telefonu alıyordu ki Çınar kaptı.
“Çok şekersiniz ama lütfen silmeyelim” dedi Çınar. Deniz Çınara doğru bir hamle yaptı ki Çınar 2 metre uzağa fırladı. Deniz arkasından koştu ve Çınarla birlikte sınıftan çıktılar koşarak. Yağmura döndüm. Noluyo ya? Yağmur sırıttı.
“Ciddiyim bak. Kirpiklerinizin boyu bile aynı.” Dedi ve kahkaha attı. Koluna vurdum. Aslında hoşuma gitmişti. Kirpik boylarımızın bile aynı olması. Tek ortak noktamız kirpiklerimiz herhalde. Olsun. Yağmurla birlikte sınıftan dışarı çıktık. Kapının girişinde Denizle Çınar konuşuyorlardı. Onlara doğru yürürken Yağmurun heyecanlandığını fark ettim. Gülümsedim. Yağmur aşık olunca hep böyle olur. Ama 14 yaşından beridir kimseye öyle aşk beslemedi. Uzun zamandan sonra ilk defa böyle görüyordum arkadaşımı. Bir hayvandan sonra kimseye böyle hissetmemişti. Mutlu gibiydi.
“ADAA! ŞUNA BİR ŞEY SÖYLE!”
Evet. Bütün güzel duygulardan Deniz’in sesinden ayrıldım. Güzel güzel bir şey düşünüyordum ben. Bozmaya ne hakkın var? Soğukluğa bakar mısınız? Ne bu havalar beyefendi?
“ADAA!” dedi yine o soğuk ses.
“Çınar sil o fotoğrafı” dedim. İçimden o kadar çok silmemesi için dua ediyordum ki. Yağmura baktı Çınar. Başını eğdi. Telefonundan çekilen resimlerimizi buldu. Deniz’in yanında sildi hepsini. Deniz derin bir nefes aldı ve gitti. Hiç arkasına dönmeden gitti. Ardından da Çınar gitti. Hangisine üzüleceğimi bilemedim. Silinen fotoğraflarımıza mı yoksa hiçbir şey demeden gidişine mi? Yağmur beni sarstı.
“İyi misin la?” Hayır. İyi değildim. İçimde bilmediğim bir şeyler oluyordu ve bu rahatsız ediciydi. Yağmura döndüm.
“Hadi gidip kızları alalım” dedim. Okuldan çıktık. Taksi çağırmak üzereyken bir araba önümüzde durdu. Camları açıldı. Eğilip baktığımda arabada duran kişinin Burak olduğunu anladım. Gülümsedi.
“Nereye? Bırakayım mı?” dedi. Düşündüm. Havaalanına bırakabilir miydi ki?
“Havaalanına gidiyoruz biraz uzak” dedim. Güldü.
“Benim için fark etmez. Hadi binin. Ada sen yanıma otur” dedi. Denileni yaptım. Burak benim 4 yıllık arkadaşımdı. Aynı zamanda beni seviyordu Burak. Onunla konuşuyordum çünkü hiç bana ona karşı sevgi göstermem için baskı yapmıyordu. Aşkını itiraf ederken de, “beni sevmesen de olur, yeter ki yanımda kal” demişti. Aşkını da 3 yıl önce söylemişti bana.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi'm.
Romance17 yaşında bir genç kız... 17 yaşında bir genç çocuk... İki zengin şahıs, Fakir bir aşk.