Komiser , ellerini arkadan bağladığı saçlarında gezdirdi. Düşünceli düşünceli cesedin yanında bulunan deftere baktı. Eline aldı, evirdi çevirdi. Küçük bir not defteriydi , yıpranmış, uzun yılların izi vardı kenarlarında. Kıvrılmış ve uçları kopmuştu. İçini açtı, yapraklar sararmış, yazı da epey kötü, sonlara doğru düzelmiş. Yazmayı yeni öğrenen birinin elinden çıkmışa benziyor sanki. Cesede mi ait, yoksa katil mi bıraktı, anlamanın yolu okumaktan geçiyordu. Olay yeri inceleme ekibi delil toplarken, eldiveni taktı okumaya başladı komiser.
Sevgili günlük:
Çok mutluyum. Okumayı yazmayı öğrendim. Öğretmenim çok çabuk ilerlediğimi söyledi. Çok yazı yazmalıymışız. Yarıyıl tatilinde bize günlük yazmayı önerdi. Severek yazdım. Kendinizi yalnız hissediyorsanız yazın dedi. Sadece size ait olan günlüğünüz olsun. Dilediğiniz gibi doldurun dedi. Ben de yazmaya karar verdim.
Annem içeri girer girmez hemen "Hoşgeldin kızım. Elini yüzünü yıka ,üstünü değiştir. Çorabını kapıda çıkar. Sakın okul kıyafetinle oturma,sonra hemen dersini yap"diye bağırdı. Off anne. Neden böylesin. Neden beni kucaklayarak karşılamıyorsun. Ben okuldan mikrop getirmiyorum. Arkadaşlarım mikrop taşımıyor. Annem ne söylerse tersini yapmak istiyorum. Beni ikna etmek için tavrını değiştirmek zorunda.
Annem çok değişti. Önce böyle değildi. Sarılırdı bana. Severdi. Saçlarımı okşayarak taraması çok hoşuma giderdi. Yine tarıyor,okula giderken. Ama acele ve hisleri yok olmuş gibi yapıyor. Sanki zevk almıyor. O adamla evlendikten sonra böyle oldu. Sinirli ve mutsuz. Çok temizlik yapıyor. Sanki temizlik yaparken bizle olduğundan daha mutlu gibi.
Ablam benim kadar aldırış etmiyor. O kendisiyle daha çok ilgili. Çok süsleniyor. Anlayamıyorum onu. Çok tuhaf bir şekilde oğlanlara ilgi duyuyor. Okulda onun yanında olmaktan utanıyorum. Hareketleri abartılı. Durmadan saçlarını savuruyor.Kitap okumayı çok seviyorum. Yazmayı da tabii. Ama matematikten nefret ediyorum. Annem ödev yaptırmak için yanıma geldiğinde daha fazla şaşırıyorum. Kim icat etti ki şu matematiği. Bence matematiği icat eden kişi çok mutsuz olmalı. Kendisi gibi herkesi mutsuz etmek istiyor. Mutlu olanları kıskanıyor. Keşke hiç matematik ödevim olmasa sadece okusam. Okuyunca hikayelerin içine girebiliyorum. Onlar gibi yaşıyorum,onlar gibi oluyorum. Olayları yaşıyor,hiç görmediğim yerlere gidebiliyorum. Geçenlerde Kırmızı Başlıklı Kız okudum. O kız ben oldum. Hikayeleri değiştirebilme yeteceğim de var. Annem beni öpüp nineme gönderiyor ya. Yolda kurt ile arkadaş oluyorum. Beni ormanda gezdiriyor. Ormanın hiç görmediğim yerlerini gezdiriyor. Çok güzel keşifler yapıyoruz. Kurt masum bir arkadaş oluyor benim için. Asıl kötü hiç beklemediğimiz biri oluyor. Ağır başlılığıyla bilinen ayı düşmanımız. Bizim dostluğumuzu kıskanıyor,bizden önce nineme gidiyor. Biz de el birliğiyle onu yeniyoruz. Kurt ile hep dost oluyoruz. Ayıya hiç fırsat vermiyoruz. Bir gün evdeki ayı ile de başedebilmeyi umuyorum.
Bugün öğretmenime sinir oldum. Ders anlatıp bitirmiyor. Hayatımızı sorguluyor. Oysa onu çok seviyordum. O benim masal prensimdi. Uyuyan güzeli uyandıran,pamuk prensese öpücük konduran , uzun saçlı güzeller güzeli rapunzelin saçlarına tırmanan yakışıklı prensimdi. Bugün gözümden düştü biraz. Ailemiz ünitesini işliyorduk. Her şey güzel gidiyordu. Taki tek tek ayağa kalkıp ailemizi anlatmamızı ve her birinin sevdiğimiz özelliklerini anlatmamızı isteyene kadar.
Arkadaşlarım anlattı. Neymiş en çok babalarının omzuna çıkmayı severlermiş. Hıh !
Neymiş halının üzerinde güreşirlermiş. Yatarken masal anlatan,ninni söyleyen annelerinin sesini severlermiş. Hıh!Mızmız bebekler. Bence hiç büyümeyecekler.Öğretmenim her zaman yalanın ne kadar kötü olduğunu anlatıp dururdu. Sayesinde ilk kez yalan söyledim. Onlarınkine benzer hikayeler uydurdum. Babacığımla ölmeden önceki güzel anılarım çok az ve değerli. Onlarla paylaşmak istemedim. Sınıftakiler üvey babam olduğunu biliyor. Ailemiz diye anlattıklarıma mecburen o adamı katıyorum.
Ablamla ilişkim de iyi değil. Onunla ilgili de masal uydurdum. Şu yalan söylemek de fena bir şey değilmiş. Garip bir zevk aldım doğrusu.
Biliyor musun sevgili günlüğüm?Koleksiyon yapmak çok güzelmiş. Öğretmenimiz önerdi. Ne koleksiyonu yapacağıma karar verdim. Böcek koleksiyonu yapmak istiyorum.Çok ilginç olacak. Sınıftaki bebekler çok korkacaklar. Ben de hallerine kıs kıs güleceğim.
Ha bir de ne oldu biliyor musun. Şu şapşal Sarp var ya. Doğum günü kutlayacakmış. Ailesi kafede yapacakmış. Palyaço getireceklermiş. Hiç sevmem palyaçoları. Neden o kılığa girerler,neden burunlarını yüzlerini boyarlar bilmem. Hiç komik gelmezler bana. Aptal çocuklar neyine Güler anlamıyorum. Ben öyle sahtekarlara gülmem. Mesela babam olmalı,karnımdan gıdıklamalı,annem boynumdan öperek dudağını pırtlatmalı. Ben o zaman gülerim. Hiç olmazsa sahte değil.
Neyse işte. Ne diyeceğimi unuttum. Hah!Tamam. İşte Doğum gününe beni ,Sinem'i ve şu köyden gelen Ayşe 'yi çağırmadı. Kendi adıma çok mutlu oldum. Sanki çağırsa gidecektim. Hiç de hevesli değilim.
En mutlu doğum günüm beş yaş doğum günümdü. Fotoğrafım bile var. Çok mutlu olmuştum. Hem kreşte hem de evde yapmıştık. Sevdiğim arkadaşlarımı hep çağırmıştık. Babam şarkı söyleyen bebek almıştı. Saklıyorum. Benim için çok değerli. Sarılıp uzun uzun öpmüştü. Bu yıl yedi yaş doğum günümü de yaptık. Annem pasta almış,ablam ve ben üçümüz kutladık. Annem sarıldı ,öptü. İyi ki doğdun yavrum dedi. Gerçekten iyi ki doğdum mu acaba. Bazen şüphe ediyorum. Sanki doğmayı ben istemişim gibi,olmasaydım daha mutlu olacaklarını hissettiriyorlar. Seçme şansım olsaydı doğmayı tercih eder miydim acaba. Bilmiyorum bu çok kötü bir soru. Henüz cevap veremiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EZİLEREK BÜYÜDÜM
Mystery / ThrillerKomiser , ellerini arkadan bağladığı saçlarında gezdirdi. Düşünceli düşünceli cesedin yanında bulunan deftere baktı. Eline aldı, evirdi çevirdi. Küçük bir not defteriydi , yıpranmış, uzun yılların izi vardı kenarlarında. Kıvrılmış ve yıpranmıştı. İç...