KOMİSER

67 13 4
                                    

Komiser, hayretler içinde sayfaları çevirmeye devam etti. Bu günlükten mutlaka ip ucu yakalayacaktı. Acaba katil, bu defteri bilerek mi bırakmıştı. "Eğer bilerek bıraktıysa, o ne kadar bilmemizi istiyorsa onu bileceğiz. Şimdiye kadar hiç isim ve yer adı geçmedi. Belki de maktule ait bir defter. Sonuçta bize hitaben bir not yazılmamış. Eğer katilin defteriyse bir kadın katil ile karşı karşıyayız." Yine sıkıntıyla saçlarını karıştırdı."İşinizi iyi yapın" diye seslendi ekip arkadaşlarına. "Çok zeki ve profesyonel bir katil profili var karşımızda. En ufak bir ip ucunu bile kaçırmayın. Her şeyden haberim olsun. Elimdeki günlük katilin olabilir.

       O, tekrar günlük okumaya devam ederken, savcı izin verdi, cesedi kaldırdılar. Cesedin yüzü tanınmaz haldeydi. Sanki, yanıcı, kimyasal bir maddeyle imza atılmıştı. Fotoğrafını çekip, kapattılar. Sağ el parmaklarından ikisi de kesilmişti. Bir poşete koymuş, içine günlük koyduğu tahta kutuya atmıştı katil. Ya da adamın kullandığı bir kutuydu, poşeti içine bırakıverdi. Her türlü ihtimali düşüneceklerdi. "Bu olayı çözersek, diğer,  faili meçhul cinayetleri de çözeriz belki " diye düşündü canı sıkkın komiser.

       Bulundukları mekan, son derece büyük bir çiftlik eviydi. Evin hizmetçisi aramıştı polisi. Bahçıvan da şaşkındı. Kamera var mı diye araştırdılar, bulamadılar. Bu lüksün içinde son derece sade yaşayan biriymiş kurban. Adam, bahçıvanı ile beraber çalışırmış. Bahçıvan, kaç defa uyarmış tehlikelere karşı. Fakat dinletememiş. "Benim düşmanım yok, merak etmeyin bir şey olmaz" dermiş.

Elinde defterle etrafı dolaşmaya başladı komiser. Çevrede başka çiftlik, ya da kulübe yoktu. Yalnızlığı seven bir adammış anlaşılan. Çiftliğin güneydoğusuna bakan cephede ahırlar vardı. Bir at, bir tay var dışarıdaki açık ahırda. İçeride inek, boğa ve bir yavru var. Yan tarafta koyunlar var. İleride bir kaç kuş var, bir tavus kuşu, onu görünce kuyruğunu iyice açtı. Çok güzel bir hayvan, komiser hayran hayran baktı. "Acaba katil buraları çok iyi bilen biri mi, benim gibi, dolaştı mı acaba o da"diye düşüncelere daldı. Kurbanın hayatını çok merak etmeye başladı. Günlük de bitmek üzereydi. Hiç isim zikretmemiş, fakat sıkıntılı bir çocukluk geçirdiği belliydi. Şimdiye kadar okuduklarından bir şifre göremedi, fakat şu katil olma fikri var ya; epey ilgisini çekti. Hele, "Gel beni öldür diyor"cümlesi. Çaresiz, okumaya devam etmeye karar verdi. Tekrar tekrar okuyacak,eve gidince bir kaç defa daha okuyacaktı.

       Okuldan araştıramazdı. Dağılmış aile örneği. Babasını kaybetmiş, annesi de o adam dediği kişiyle evlenmiş. Böyle aile de çoktu. İğne ile kuyu kazmak gibi bir şeydi. Zaten kişi nerede yaşadı kim bilir. Araştırmaya kurbanın hayatından başlayacaktı. Çevresindeki bütün kadınları araştıracak, hatta diğer faili meçhullerle aralarında bir ortak yan var mı bakacaktı.

     Komiser, saçlarını çözdü. Bu sefer başını tamamen yere eğip, tersten karıştırmaya başladı saçlarını. Çok yoğun düşündüğü zamanlar böyle yapardı. En ilginç fikirler böyle gelirdi aklına. Artık kendini tanıyordu. Saçları onun vaz geçilmeziydi. Darmadağınık olan başını kaldırdı gülümseyerek. "Acaba kel bir insan olsaydım ne olurdu? Yaşayamaz,düşünemezdim herhalde. Zaten bu durumda polis de olamazdım. Benim canım saçlarım,siz olmasanız ben ne yapardım acaba"

     O şekilde, saçlar bir birine karışmış bir halde vardı olay mahalline. Ona çok alışmış olan ekip arkadaşları hiç yadırgamadılar. Ama bahçıvan ve evin hizmetçisi şaşkın şaşkın bakıyordu. Komiser de gözleri parlayarak baktı onlara. Anlaşılan bu saçlar, boşuna kabarmamıştı. Bir fikir hücum etmişti kafasına.

EZİLEREK BÜYÜDÜMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin