Bir süre ,duvar dibinde bekledik. Ne yapacağımıza bir türlü karar veremedik.Ayaklarımız acımaya başlamıştı. Ablam korkmaya başladı, neredeyse pes edecek. Ben, olmaz diye direttim. İşin kötü yanı annemin verdiği telefonu evde unutmamız. Karnımız da acıkmaya başladı. Ben sekiz yaşında, ablam ise on iki yaşında. Bu yaşta korkmak normaldir herhalde. "Abla, akşama kadar bekleyelim istersen, annemi gözleyelim. O ödlek herif çoktan gitmiştir. Bizi aramaz herhalde. Evin ayısı da kara kara düşünüyordur. Hava kararırken, annemin eve dönüş saatine yakın eve yaklaşıp, gözleyelim. Ne dersin?"diye fikrimi belirttim. Ablam da olumlu anlamda başını salladı. Birbirimize biraz daha sokulduk. İki ev arası olduğundan, kimse bizi görmedi. Bir kaç tane kedi, köpek geçti o kadar. Demek ki evde yaşayanların çocukları yok ki çıkıp oynamadılar.Birbirimize sokulup bekleyeli ne kadar geçti bilmiyorum ama sanki bir asırdan fazla geçmiş gibi hissetmeye başladım. Çok acıktım. Ablam da öyle. Karnımı elimle tutmaya başladım. Daha önce hiç bu kadar açlık hissetmemiştim. Evde ne olursa olsun yiyecek bir şeyler buluyorduk. Çok kötü bir his. Kendimi halsiz hissetmeye başladım. Öğle ezanı okunmaya başladı. Zaman ne kadar yavaş geçiyor. Yerimizden kıpırdamak istemiyoruz çünkü, sokakta bizi arıyorlarsa hemen bulurlar. Sokaktan hiç insan geçmiyordu. O da ne ? En az iki kişinin adımları ve konuşmalarını duymaya başladım. Üstelik tanıdık. Eyvah, geldiler. Daha çok sarıldık ablamla. İşte karşımızdalar. "Hah işte buldum sizi. Kaçaklar, korkuttunuz beni. Eğer kaybolsaydınız annenizden kurtulamazdım. Niye kaçtınız ki bizden. Güzel güzel oturuyorduk," dedi annemin kocası. Ben atıldım hemen. Dizlerime can gelmişti birden. "O adam bizim hiç bir şeyimiz değil. Onu gönder buradan. O varsa seninle gelmeyiz. Çocuk kaçırıyorlar diye bağırırım. Siz zararlı çıkarsınız" diye göz dağı verdim. "Tamam, istediğin gibi olsun. Hadi git birader sen. Kusuruna bakma bu cadının" deyip, gönderdi ahbabını. Arkasından "Seni bir daha etrafımızda görmek istemiyorum"diye bağırdım. Adamım (yani cici baba) bir çimdik attı omzuma, yol boyunca acıdı. Sinirimden halimize ağlayamıyorum bile. Allahım şu adamdan ne zaman kurtulacağız acaba. Nefret ediyorum her ikisinden de. Öğlenin sıcağında, ayağımızda ayakkabı yok, yana yana vardık eve. Düşüncesiz adam. Madem peşimize düştün, ayakkabılarımızı bari alır insan.Yolda karmakarışık şeyler düşündüm. Neden anneme ailesi yardım etmiyor, neden bizi tek başımıza bıraktılar acaba. İki dayım var, ama hiç gidip gelmiyoruz. Anneannem ve dedem ölmüş. Babamın annesi ve babası yaşıyor. Fakat, annem evlendiği için görüşmüyoruz. Sanki biz onların torunu değil miyiz. Neden bizi de sildiler. Belki de daha önce de sildiler, annem mecbur kaldı evlenmeye. Büyükleri anlamakta güçlük çekiyorum. Neden bu kadar düşüncesizler bilmiyorum. Babamın evi bize kaldı diye sorun yaptılar. Neymiş, zamanında evin temeli atılırken yardım etmişler. Evladınıza tabii ki yardım edeceksiniz. Zaten bu adam da bence annemin evi var diye evlendi. Sahtekarlık yapıp, evi elimizden almasa bari.
Bu duygularla eve vardık. Yanan ayaklarınızı banyoda uzun süre suda beklettik. Adam suç bastırmaya çalışıyor ya, bize ekmek arası peynir domates hazırladı. O kadar acıkmıştık ki , kimden geldiğinin önemi yoktu hemen bir kaç dakikada midemize indirdik.
Odamıza girince, ablamla durum değerlendirmesi yaptık. Bu olayı annemize anlatacaktık.Yorgunluktan derin bir uykuya daldık.
Evdeki gürültüyle isteksizce gözümüzü açtık. Annem gelmişti anlaşılan. Yemek hazırlıyordu.Konuşmalara bakılırsa adamla araları düzelmiş yine. Off anne , nasıl kandırabiliyor seni bilmiyorum. Yavaşça içeriye girdik. Gözümden kaçmadı, adam anneme para vermiş, cebine koyuyordu. Gülüşüyorlardı. Hemen ikimizin de suratı asıldı. Adam"Oo uykucu kızlar, gelin bakalım. Biz yemekleri hazırladık, siz yattınız"?dedi sırnaşarak. Annem de " Kızlar, maraton mu koştunuz, bu ne hal böyle " dedi. Ben hemen atıldım. "Evet anneciğim" dedim ki; adam araya girdi. "Kızlar, yüzünüzü yıkayın bakalım. Sonra konuşuruz. Annenizin size haberi var" dedi hemen. Biz de şaşkın şaşkın banyoya girdik. Ben ablama"Bak, görüyor musun, bizi konuşturmak istemiyor. Ama ne olursa olsun, anneme olanları anlatacağım. Görürsün abla, sen de beni destekleyeceksin" dedim. Sonra , yine suratımız asık, oturduk sofraya. Adam anneme"Hadi hayatım, onlara güzel haberi ver" dedi. İğrenerek baktım adama. Annem"Yalnız konuşsam iyi olur belki de" dedi. "Yok, olmaz şimdi söylemeliyiz" diye ısrar etti adam. Annem de derin bir nefes alıp hazırladı kendini. "Çocuklar, sizi ne kadar sevdiğimi biliyorsunuz. Son zamanlarda çok zor anlar yaşadık. Ama artık son buldu. Her şey yoluna girecek. İkimiz de sizi seviyoruz. " dedi. Tekrar derin bir nefes aldı. Ben gözlerimi yana devirip, sinirle adama baktım. Ağzı kulaklarında dinliyordu. Annem" Artık ben işe gitmeyeceğim. Hep sizinleyim. Babanız çalışacak. Ayrılmaktan vaz geçtim. Ona bir şans daha verdim. Daha doğrusu, ona yeni doğacak kardeşiniz şans verdi. Bir kardeşiniz olacak, onun hatırına evliliğimize bir şans daha verdim." deyiverdi. Kulaklarım uğuldadı, kalbim hızlı hızlı atmaya başladı. Birden" İkinizden de iğreniyorum" diyerek kalkıp, odama girip, kapıyı çarptım.
NOT: Hikayede umduklarınızı bulabildiniz mi? Beğeni ya da eleştiriniz var mı? Paylaşırsanız mutlu olurum. Teşekkürler
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EZİLEREK BÜYÜDÜM
Misterio / SuspensoKomiser , ellerini arkadan bağladığı saçlarında gezdirdi. Düşünceli düşünceli cesedin yanında bulunan deftere baktı. Eline aldı, evirdi çevirdi. Küçük bir not defteriydi , yıpranmış, uzun yılların izi vardı kenarlarında. Kıvrılmış ve yıpranmıştı. İç...