Bade beş saniye içinde tepeden tırnağa sırılsıklam olmuştu. Alnından gözlerine hızla süzülen damlalar onun görüşünü fazlasıyla bulanıklaştırsa da Vücuduna tazyikle çarpan su, hortumun hedefinden hala çıkamadığının en büyük kanıtıydı. Şu an itibariyle sudan çıkmış bir balık kadar ıslak olması daha da çok arttırmıştı içinde can bulan ağlama isteğini. Sabahtan beri yaşadığı tersliklerin üzerine tuz biber olan Bu durum, onun tepesinin tasını ivedilikle attırarak kontrolünü ele geçirmiş öfkesini, kaynama noktasına getirmişti.
"Manyak mısın sen be? az dikkatli olsana! bak senin yüzünden ne hale geldim.Hayır nerde görülmüş su akan hortumla halay çekildiği, gerçi su akmasa da hortum la halay çekilmez ya...Taş devrinden mi kaldın anlamadım; ya da dur dur' çalmadan oynar bizim ayılar' sözünün baş kahramanı olmaya adaylık koydun da dünyanın mı haberi yok!"
Her sinirlenişinde olduğu gibi mantıklı mantıksız diline gelen her şeyi söyleyen bade sonunda nefes almak için sustu.
Geceden beri aralıksız çalışmıştı genç adam.Artık yorgunluktan bütün sinir sistemi vücudunda ki ağrılara odaklanmışken, karşısında cır cır konuşan pabuç dilli sarışın afeti kulakları isyan ede ede dinliyordu.Bu işkenceye daha fazla maruz kalmamak için hemen cevap verdi.
"Horon"
Tek kelimelik cümlesi bittiğinde Badenin yüzünde mimikleriyle harita çizen şaşkınlığı adem elmasını titretecek şekilde gülmesine sebep oldu.
"Ne?"
Yaşadığı şaşkınlığı Karşısında, pişkin pişkin gülen adamın suratına bir yumruk geçirip şu yüz ifadesini bozmak istemesi anormal bir durum olamazdı.Asıl anormal olan gözlerinin önünde sütten çıkmış ak kaşık gibi sakince dikilen adamdı. Gerçi şu an onu bir adamdan çok kum torbası şeklinde hayal ediyordu. Kendisini ıslak bir sıçana çeviren şu adamı evire çevire dövmekte, bulundukları anla güzel bir kombin olurdu. Ne de olsa o yakın dövüş derslerini boşa almamıştı.
"Halay değil horon kızım o ,şu yaşa kadar kimse sana güzel ülkemin kültürünü öğretmedi mi? Ayrıca hangi bayırın gülüsün ki seni terbiye edecek bir bahçivan çıkmamış karşına. "
Hiç beklemediği şekilde gelen karşılık Bade yi bir süre dumura uğrattı.Adam resmen aynı cümlenin içinde üstü kapalı bir şekilde hem cahil ve terbiyesiz olduğunu ima etmiş hem de iltifatta bulunmuştu.Beyin lobları kendisini ateşe vermiş, iflas etmişti düşünce sistemi. Ama yine de bir şeyi merak etmeden edemedi; bu ukalalığı doğuştan gelen bir şey miydi yoksa sonradan olmamıydı?
Önce kaşlarını çattı ve tekrar o ince dudaklarını araladı. Konuşmaya başlamadan önce fark ettiği son şey cazgır yanının devreye girdiğiydi.
"Nasıl ya? Böyle zeytinyağı gibi üstemi çıkacaksın! İnsan bir özür diler farkındaysan, karşında sudan çıkmış balığa döndüm.Şu an üşümekten titreyen organlarım ve haklı bir öfkem var Ve üzerine basarak söylüyorum senin yüzünden!"
Bade nin bu sinirli haline karşılık genç adam cevap vermediği gibi oldukça yavaş bir şekilde arkasını dönüp içerdeki odaya geçti. Bu harekete karşı öfkesi daha da artan bade olduğu yerde tepinip bağırmaya başladı.
"Hey ben duvara mı konuşuyorum! bir cevap versene... Birde arkasını dönüp gidiyor ya.Hayır bilmiyorum ki Allah seni bana sinir sınırımı ölçmek için mi yolladı?"
Aynı adımlarla geri dönen genç adam elindeki havluyu Bade nin yüzüne atarak cevap verdi.
"Birincisi eğer hanımefendi bir kız gibi konuşsaydın kibarca özrümü dilerdim ama sen şu zehir saçan, boyundan iki metre büyük dilin yüzünden bu şansını kaybettin. İkincisi Allah beni sana yollamadı seni bana yolladı farkındaysan burası benim çöplüğüm."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KEKEME AŞK-(ASKIDA)
ChickLitkoyu kahverengi gözlerinin buğusunda saklıydı yaşadıkları Burak Bahadır ın... O Bahadır holdingin tek ve en genç varisiydi... Magazin dergilerinde geçen adıyla 'SAKAT VELİAHT'... Ve yalnız kaldığı dünyasında ona uzanan yumuşacık bir el... Gaye Akman...