Merhaba arkadaşlar bu ilk bölümümüz inşallah keyifle okursunuz iyi okumalarr 💕
Akrep on bir, yelkovan on iki rakamının üzerinde durduğunda saçım, dudaklarım, vücudumun her bir zerresi yorgunluktan kıvranıyor, gözlerim uyku ihtiyacı ile sızlıyordu. Ama daha farklı bir sızı göğsümü işgal etmiş ve askerlerini oraya bırakarak bana savaş başlatmıştı. 3 yılın ardından gelen AYRILALIM kelimesi o kadar acıtmıştı ki içimi o gece ölmüştü tüm hayallerim. Yaşanan onca güzel anı, herşey bir kelimeyle bitebilirmiydi? Bitmişti işte o kelime herşeyi bitirmişti.
🌸🌸🌸
Tam bir haftalık devamsızlığın ardından 2 saatlik uyku ile okul kaldırımında yürüyordum. Önümde bizim okuldan olduklarını düşündüğüm bir çift gülüşerek şarkı söylüyorlardı. Biraz daha yaklaşıp söyledikleri şarkıya kulak verdim. Şarkı aşıklar şehriydi o an aklıma Doruk geldi. O şarkıda ki bana söylediği söz "Kendimi terk ederim seni yarım bırakmam"
Peki şuan nerdeydi? Neden yanımda değildi? Neden her zaman ki gibi beraber okula gitmiyorduk?
Ağlamıycaktım ağlamamalıydım. Küçüklükten beri ağlamayı hep güçsüzlük olarak görmüştüm. Ama ne yazık ki 1 haftadır hayatımda ki ağlama kotomu fazlasıyla doldurdum. Hele ki bir gün öncesinden seni seviyorum deyip, bir gün sonra sebepsiz yere giden bir adet Doruk için.
Hızlı adımlarla okula girip sınıfıma ilerledim. Sınıfa girdiğimde bizim grubun toplandığını gördüm. Zaten bugün onların ısrarları sonucunda gelmiştim. Beni gördüklerinde hepsinde üzgün bir gülümseme oluştu. Telefondan anlattığım kadarıyla biliyorlardı Doruk ile ayrıldığımızı Asu hemen yanıma gelip bana sarıldı ve ''Bebeğimm üzülme kendisi kaybetti'' dedi. Bende bu dediğine karşılık sadece buruk bir gülümseme verebilidim. Ardından Emir ve Erva ile de sarıldıktan sonra sıra Arasa gelmişti. Aras ile hep bi duygusal bağımız olmuştur. İkimizinde acı yönünden fazla ortak noktalarımız vardı belki de bu yüzden. Aras, kız arkadaşından ayrıldığı gün, benim de ona teselli etmek için söylediğim sözü söyledi ''Üzülme aptal zaten ölücez'' dedi ve kemiklerimi kırmak istermişçesine sımsıkı sarıldı. O anı hatırlaması beni gerçekten mutlu etmişti ve bende içten bir gülümseme ile '' İyiyim ya birşeyim yok benim'' dedim ve fizik hocamız Banu hoca sınıfa giriş yaptı. Oldum olası fizik dersini hiç sevmezdim. O yüzden yine anlatılan sıkıcı dersi dinlemek yerine başımı sıraya koyup düşünmeye başladım. Neden ayrılmıştı hala aklım almıyordu, hala bir cevap bulamamıştım. Resmen sadece bir mesajı hayatımı mahvetmeye yetmişti artık hiç bir şeyden zevk alacağımı sanmıyordum çünkü şu hayatta beni mutlu eden tek şey sadece Dorukdu. Ailem zaten yoktu. Annem ben küçük yaşta kalp kırizi geçirmiş, babam ise annem öldükten sonra başka bir kadın ile evlenip beni bırakmışdı. Ben ise teyzem ile yaşıyordum tabi yaşamak denirse. Genel de teyzem işi için şehir dışına çıkıyor ben ise evde tek kalıyordum. Zaten teyzemden başka bir akrabam da yoktu. Birde canımdan çok sevdiğim arkadaşlarım. Hepsi küçük yaştan beri arkadaşım daha doğrusu kardeşlerim. Herşeyde yanım da olan destekçilerim.
🌸🌸🌸
Birinin beni dürtmesi ile gözlerimi açdım. Dürten kişinin Asu olduğunu gördüm. "Efendim Asu inşalllah beni uyandırmanın mantıklı bir açıklaması vardır" dedim gerçekten uyandırılmaktan nefret ediyordum.
Asu bi kaç saniye bana bakıp gözlerini başka bir yere çevirdi. Gözlerini takip edip nereye baktığına baktım. Ve gerçekten hiç beklemediğim kişiyi gördüm Doruk. İfadesiz suratla bana bakıyordu. Neden gelmişti ki bizim sınıfa. Konuşmak için mi geldi yoksa? Ama son mesajında herşey gayet açık değilmiydi.Umarım beğenmişsinizdir 💕
Beğendiyseniz ilerlememiz için arkadaşlarınıza önermeyi unutmayın 💕
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sessiz Çığlığım
ChickLit"Yine ne çiziyosun Duru yeter artık" dedi bıkmış bir sesle. "Sahip olamadığım şeyi çiziyorum" dedim umursamazlıkla. Kaşları kalktı. "Sahip olamadığın?" dedi sorarcasına. "Güzelsin, zenginsin bu zenginlikte sahip olamadığın ne var? " "Mutluluk" ...