17 Nisan 2008Okuldan çıkmış, eve gidiyordum. Bir yandan aklımdaki soru havuzunu boşaltmaya çalışıyor, bir yandan da yürüyordum. Birden ayağım bir taşa takıldı ve tökezledim. Gözümün ucuyla ayakkabılarıma baktım. Eskimişlerdi. Atılacak duruma gelmişlerdi. Yaklaşık 7 aydır aynı ayakkabıyı giyiyordum. Ama ne yapayım? Annemin aylık 800 lira maaşıyla elimizden anca bu kadarı geliyor...
Yine de halime şükrediyor, isyan etmiyordum. Çünkü benden daha kötü durumda olanlar da var.
Geçenlerde annemin hademelik yaptığı Etimesgut Devlet Hastanesi'ne uğramıştım.
Orada bir çocuk takıldı gözüme. Nedense onun hikayesini dinlemek istemiştim. Anneme sordum ve o da anlattı. Annem anlatırken gözlerim dolmuştu... Çocuk down sendromlu. Annesi-babası bilinmiyor. Okula falan gidemiyor. Akrabalarını bilen yok. Yolda görenler onu tutup getirmiş. Şu anda devletin çocuk yetiştirme yurdunda kalıyor.
Mevlana durağının önünde durmuş, karşıya geçmek için arabalara bakıyordum. O sırada yerdeki bir afiş gözüme çarptı. Yaşadığım şehir Ankara'da bir özel lise var: "Batıkan Koleji." Onun bursluluk sınavı. Kenarı yırtılmış olsa da tarih okunabiliyordu. "25 Nisan saat:10.00" .
Ben ne kadar imkanlarım kısıtlı olsa da, ciddi manada çalışkan bir öğrenciydim. 8. Sınıftaydım. Bence bu bursluluk sınavı benim daha iyi şartlarda okuyabilmem için bir fırsat... Başvuru yerine baktım. 2-3 sokak ötedeki bir yer. Okul Çankaya'da ama şubeleri vardı ilçelerde. Ne kaybedeceğim ki diye düşünüp eve gitmeden önce Mevlana durağının bulundğu kaldırımdan aşağı doğru ilerlemeye başladım.
Mevlana durağı, Etimesgut'un girişindeki duraktır. Mevlana ismini arkasındaki Mevlana Lokantası'ndan alıyor. Ne zaman bir yabancı Etimesgut'a gelse "Mevlana durağında indirir misiniz?" der. Etimesgut'un hem yolgeçen hanı, hem de girişidir.
İçeri girdiğimde ortamın kokusu beni ciddiyetine bürümüştü. İlk girdiğimde asil giyinimli bir beyefendi duruyordu.
"Buyur canım, nasıl yardımcı olabilirim?"
"Şey, ben bursluluk sınavına kayıt için gelmiştim..."
"Tabi, yalnız bazı soruları cevaplaman gerekiyor. "
"Peki hemen başlayalım."
Eliyle bana önden gitmemi işaret etti. Birlikte bir odaya girdik. Adam karşısındaki bilgisayarı açtı.
"Adın-soyadın?"
"Yeşim YILMAZ."
"Annenin ve babanın ismi?"
"Annem Kardelen YILMAZ. Babam sizlere ömür..."
"Baban için başın sağ olsun..." dedi başını sallayarak.
"Sağolun."
"Aylık geliriniz?"
Bunu neden soruyordu? Kayıt yaptırıp gideceğiz ya Allah Allah...
Şaşkınlığımı anlamış olmalı ki durmu izah etti.
"Bursluluk konusunda ailenin geliri de önemli. Ona göre burs imkanı vereceğiz."
"Anladım. 800 lira annemin çalışarak elde ettiği gelir. Bir de devletin verdiği 200 lira var. Biz 2 kardeş olduğumuz için 200 lira devletten geliyor."
"Evde kaç kişi çalışıyor? Ne işle meşguller?"
"Annem sadece. Tek kişi. Annem Etimesgut Devlet Hastanesi'nde hademe. "
Alltan adını bilmediğim, faks cihazına benzeyen bir cihazdan giriş belgesi çıktı.
"Al bakalım. Sınav ile ilgili bilgiler de arkasında yazıyor. Bir yardıma ihtiyacın olursa, alttaki telefon numarasından bize ulaşabilirsin." Diyip gülümsedi. Ne kadar sahteydi ya... Adamın şimdi ben odadan çıktıktan sonraki halini merak ettim. Yaklaşık 30 yaş vardı. 33'ü geçmezdi yaşı. Muhtemelen yeni evlidir... diye düşündüm ve sonradan kendimi avuttum. Sana ne kız, başkasının hayatından? Utanmasan, kalkıp adamın Gbt'sine bakacan! İç sesimi onaylayıp ordan çıktım.*****
Sınav günü gelmişti. Saat 7'de uyandım. Annem ve kardeşim Tuğra ile kahvaltımızı yaptık ve hazırlanmaya başladım. Annem ile birlikte çıkıp Çankaya'ya kadar gittik. Yaklaşık 1 saat 15 dakika gibi bir sürede vardık. Annemin bir Ford'u vardı. Hangi model olduğunu bilmiyorum ama küçük bir şeydi ve çok da muhteşem değildi.
Okula varınca gözlerim fal taşı gibi açıldı.
"Anne bu okul değil, bildiğin köşk ile saray karışımı bir şey..!"
Annem güldü ve birlikte okula girdik. Çok geniş ve muhteşem bir yerdi. Zaten çok kalamadığım için incelemeye vakit bulamadım.
Sınava girdim. Zordu ama hepsini cevapladım. 2 hafta sonra annemle birlikte indirimi öğrenmeye gittik. %100 burs kazanmıştım! O anda sevinçten nerdeyse çığlık atacaktım. Kayıt yaptırdık. Artık seneye Batıkan Koleji'nde okuyacaktım.
*****
Okullar kapandı... Koca bir yıl sona erdi. Karne ortalamam 98. Yaz tatiline girdik. Zenginler yazın keyfini çıkarıp tatil yaparken, biz 3 ay boyunca ailemle birlikte dar gelirle yaşam mücadelesi veriyorduk. Önceden de dediğim gibi; ne olursa olsun, halime şükrediyorum...
Merhaba arkadaşlar...
Öncelikle şunu belirtmek isterim; wattpad'deki bazı kitaplar konu aşk olunca 2-3 bölüme neler neler sığdırıyorlar. Daha Bismillah demeden kız kaçırılıyor, erkek onu bulmaya çalışıyor, asansörde kalıyorlar vs. Ve bu durum birçok arkadaşımın da olduğu gibi benim de hiç hoşuma gitmiyor. Her şeyi yavaş yavaş, akıcılığına bırakarak yazarım ben. O yüzden ilk bölümlerde çok fazla aşk bulamazsınız;) ama sonraki bölümlerde aşk konulu yerleri yazarken cidden hakkını vererek yazacağıma emin olabilirsiniz... klişelerden uzak durmaya çalışırım. Yani benden kız ile erkek yolda yürürken çarpıştı, göz göze geldiler gibi şeyler beklemeyin;))) keyifli okumalar...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HIRÇIN GOSBATAR
ChickLit"Aileniz ve aşkınız İçin her şeyi göze alabilir miydiniz?" Yeşim, Ankara'nın orta halli insanları bulunan bölgesi Etimesgut'ta sıradan bir şekilde hayatını sürdürürken, lisede burslu olarak Ankara'nın en sosyete bölgesi Çankaya'daki bir koleje geç...