b i r i n c i b ö l ü m

49 2 3
                                    

"Of! Bu ne?"

Uyanır uyanmaz söylediğim ilk söz bu oldu. Saat sabahın altısıydı, alarmın çalmasına daha iki saat vardı. Uykumu bölen gürültünün sebebini öğrenmek için kalkmasaydım, iki saat daha uyuyabilirdim. Pencereden baktığımda yere oturup ağlayan bir kız gördüm. Biriyle kavga etmiş olmalıydı, duyduğum gürültüye sebep olan asıl kişiler ortalıkta yoktu. Çok uzun zamandır ilk kez biriyle iletişim kurmak istedim, ben sıcak yatağımda uykum bölündü diye sinirlenirken o öylece ağlıyordu çünkü. Yanına gitmeye karar verdim.

Upuzun, simsiyah saçları vardı kızın. Sanırım benimle yaşıttı. Yanına yaklaşmaya başlayınca geri dönmeyi düşündüm bir an, sonra yürümeye devam ettim. Oturduğu kaldırımın kenarına ben de oturdum. Hiçbir şey soramadan dakikalarca öyle durdum. Sessizliği bozmaya o karar verdi.

"Abimden nefret ediyorum! Bana bunu neden yapıyor anlamıyorum."

"Ne yapıyor?"

"Gizlice günlüğümü okumuş. Asla onunla paylaşmayacağım şeyler öğrenmiş, beni tehdit ediyor."

"Sabahın altısında mı?"

"Azarlamaya mı geldin, yardım etmeye mi?"

Bunu söylerken sinirle yüzüme baktı. Küçük çekik gözleri kıpkırmızıydı. Beş gün önce annemin "ruhsuz!" diye yüzüme bağırışından sonraki halimi onun suratında gördüm. Sanırım ona yardım etmemden pek şikayetçi olmayacaktı.

"Özür dilerim. Ben, ben... Ben biraz uykuluyum da."

Sessizce ayaklarına bakmayı devam etti. Burnunu koluna sildi, elleriyle saçlarını geriye doğru itti sonra ve derin bir nefes aldı.

"O, o artık biliyor."

"Neyi?"

"Kimseyle paylaşamadıklarımı..."

Bir soru daha sormama izin vermeden yanımdan kalktı. Çok hızlı yürüyordu, kafam allak bullak oldu adımlarından. Gözden kaybolduğunda bile arkasından bakmaya devam ettim. Uykumu böldüğü için önce kızdığım, sonra yardım etme isteği duyduğum kız... Acaba neydi bu kadar endişelendiği?

RuhsuzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin