Neden bu kadar acelemiz var? Yangından mal kaçırmak, neden? Bırakalım cana geleceğine mala gelsin. Mal kaçıralım derken kendimizi yakıyoruz ya, işte ondan, bırakalım.
Pembe ayakkabılarım, siyah ayakkabıları geçerken bunları düşündüm. Az evvel bakkalın önünde oturuyordum, hızla bir adam karşıya geçti. Hatta o kadar acelesi vardı ki, az kalsın eziliyordu. Gönlüm, bu hıza katlanamazdı.
"Abi bir bakar mısın?" İnsanı çileden çıkarma taktiği denebilir: Karşısında dur ve "bir bakar mısın" de. Zaten durdurmuşsun, direkt konuya girsene. Ancak yavaşlamayı öğrenmek gerek. Sürekli koştuğumuz şu vakitlerde emekleyerek başladığımızı hatırlamak gerek.
"Sana bir şiir okuyabilir miyim?"
"Bacım git şuradan, acelem var."
"Görüyorum, zaten bu yüzden okuma..." Adımları takip eden adımlarım bir anda takıldı.
"Abi kusura bakma, iddiayı fazla abartıyorlar." Elini hâlâ ağzımdan çekmemişti. Abi de selam verip yoluna devam etti.
Çevredeki insanların bakışlarıyla karşılaştım. O da karşılaşmış olacak ki elini bıraktı. Ancak kollarımı kontrol altına almıştı ve beni çekiştirmeye devam ediyordu.
O şiir okunacaktı!
"Dünyanın en uzun hüznü yağıyor,
Yorgun ve yenilmiş insanlığımızın üstüne.
Kar yağıyor ve sen gidiyorsun,
Ağlar gibi yürüyerek gidiyorsun,
Belki bulmağa gidiyorsun kaybettiğ..."Yine mi? İnsanlardan da çekinmiyordu artık.
"Sen bağıra bağıra şiir okurken, benim insanlardan çekineceğimi sanmıyorsun herhalde. Ayrıca burnundan nefes alabilirsin, o taktik artık sökmez."
Alandan uzaklaştığımızda elini çekti. Ellerimi de serbest bıraktı. Karşısına geçip bağırmaya başladım.
"Belki bulmağa gidiyorsun kaybettiğimizi
O insan ve tabiat çağınıDön bana ve dinle!
Kuşlar uçuşuyor içimde.""Senin kuşların ölmedi mi?" Sesimin üstüne çıkardığı sesiyle bağırdı.
"Kanatlarını koparmadılar mı senin?"
Şiirden çıkmıştık ve ben uyuyan devi uyandırmıştım. Umarım o dev hâlâ uyku sersemiydi ki kırıp dökmezdi.
"İçimizde kaynayan bir ateş yok mu? Kanayan bir ateş?"
"Dünyayı buğuların ardından görmüyor muyuz?"
Sesi gittikçe kısıldı. Bu gideceğinin habercisiydi. Gözlerini yere çevirip bir süre durdu. Ve arkasını döndü.
"Duy beni ve dinle,
Denizler boğuşuyor içimde."Fısıldarken, denizde boğulacak olmamı fark etmesini diledim.