MERHABA!
Sen Uğruna benim ilk deneyimim olacak. Umarım seversiniz ♡ Keyifli okumalar.
Sıcak havanın tatlı esintisiyle yüzümü buruşturup gülümsedim. Sahil kenarında insanlar o kadar enerjik o kadar mutluydular ki eğlencelerini izlemek bana çok iyi geliyordu. Deniz manzarasını izlemek yerine kumsalda çılgınca eğlenen insanları izlemek daha da güzeldi. Voleybol oynayanlar, birbirlerini kuma gömüp, gömülen kişiyi bağırtana kadar onu kumdan çıkarmamaları. Küçük çocukların kum oyuncaklarıyla oynaması... Ve daha yeni suyun tadını çıkaran yüzmeyi ebeveynleri sayesinde tanıyan, suda kocaman gülücükleriyle oynayan küçük bebekler...
Dizime kadar gelen suda yürüyerek sahili tur atmıştım. Arada suyun altına bakıp ayaklarımla kumu eşeliyor, suyun altını izliyordum. Sahil sonuna geldiğim anda geri kendi yerime döneceğim sırada dikkatimi sarışın küçük bir çocuk çekmişti. Sudan çıkıp dikkatimi çeken çocuğun yanına gidip merhaba diyerek yanına oturdum.
Elindeki kırmızı küçük küreğiyle kumla oynuyordu. Benim sesimi duymasıyla, ela gözleriyle bana baktı. Ben ona gülümsedikten sonra o da bana gülümseyerek karşılık verdi.
"Ne yapıyorsun burada tek başına?"
"Annem ve babam kardeşimi alıp denize girdiler. Ben onlarla gitmek istemedim."
"Neden? Onlarla yüzmek güzel olur."
Küreği bırakıp dikkatini tamamen bana verdiğinde ilgi dolu bakışıyla bana cevap verdi.
"Hiçte güzel değil. Babam bana yüzme öğretmek istiyor bende korkuyorum." dedi. Ben bu dediğine gülerek karşılık verirken o dudağını büzüp tekrardan oyuncaklarına döndü. Kovasına kum doldururken onun çenesini tutup bana bakmasını sağladım. Küçük yüzü o kadar şirindi ki tahminimce 6-7 yaşlarındaydı.
"Bak sana bir teklifim var. Bende buraya arkadaşlarımla geldim ama hiç biri benimle ilgilenmiyor ve oyun oynamıyorlar. İstersen annen ve baban gelene kadar sana eşlik edebilirim."
"Eşlik etmek nedir?" bu sorduğu soruya gülümseyerek cevap verdim.
"Yani seninle oyun oynayabilirim."
Mutlu olduğunu yüzüne yayılan gülüşüyle belli ederken, kovasına doldurduğu kumu alıp hiç zaman kaybetmeden onunla zaman geçirmeye başladım. Denize doğru gidip kovaya su doldurduktan sonra yerime gelip oturdum. Küçük çocuk ne yaptığımı merak eder gözlerle bakarken ona;
"Kumdan kale yapalım olur mu?" diye sordum.
Memnun olmuş bir tavırla başını salladıktan sonra, kovaya yeniden biraz daha kum ekledi ve karıştırmaya başladı. Ben durmuş onu izlerken elime bir kürek verdi ve 'başlamamı' söyleyerek geri işine koyuldu. Bir yandan kum kazarak yan tarafa atıyordum, bir yandan da onunla konuşuyordum. Aklıma gelen ani bir unutmuş olduğum soruyu sordum.
"Bu arada ismin nedir?"
"Demir. Ya senin?"
Kumlu elimi ona uzatarak, "Bende Açelya, memnun oldum." dedim. Uzattığım elimi tuttu ama sıkmadan, "Bende" dedi.
Zamanın nasıl geçtiğini fark etmeksizin yaptığımız kumdan kalenin son haline bakarken Demir o kadar tatlı duruyordu ki onu tutup tombul yanaklarından öpesim geldi. Bu isteğimi istemekle yetinmeyip yaptım. Şirin yüzünden bir öpücük aldıktan sonra bana dönüp "Çok güzel oldu değil mi?"diye sordu. Ben "Hemde nasıl" diyerek onu yanıma çekerek sarıldım. O da bana kollarını sararken hiç tanımadığı birine -bana- güvendiği için ona teşekkür etmek istedim ama bunu bana yapmış olsa bile başkasına yapması onun için iyi olmayacağını bildiğimden onu iyi bir şey yapıyormuş gibi göstermemek için bu isteğimi içimde tuttum. Kendimi geri çektiğimde onun ela gözlerine bakıp "Artık benim gitme vaktim geldi." diyerek ayaklanıp onun elinden de tutup ayağa kaldırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Uğruna
Teen FictionKalbinin iyiliğiyle, etrafına sevgi saçan. Fedakârlık yapmaktan çekinmeyen, arkadaşlığı en iyi anlatan. AÇELYA... Dışarıdan sert duran, içi aşk dolu, adamlığı ve karşılıksız sevgiyi en iyi anlatan. MERT... Geçmişini unutmaya çalışan, kendini herkese...