2.Bölüm ~ Elimden Gelen Her Şey

60 21 2
                                    

Hayatımın en güzel, en zor ve en şaşırtıcı günlerini tatil boyunca yaşamıştım. Tatilin üzerinden yaklaşık bir hafta geçmesine rağmen şoku hala üzerimdeydi. Benim Demir ile geçirdiğim zaman diliminde tatilde yanımda olan arkadaşlarım beni merak etmiş, hatta Emir o kadar büyük bir telaşa düşmüş ki bir kızı ben sanarak meraktan sarılmaya kalkmış, kızın yanında ki sevgilisi de bu hareketine sinirlenerek Emir'le kavga etmeye başlamış. Emir'in kırk yıl düşünsem biriyle kavga edeceği aklıma gelmezdi. O bunu bana anlatırken, sinirle ve bağırışla konuştuğu halde ona o kadar acımıştım ki beni o kadar merak ettiği ve benim için telaşlandığı yüzünden o kadar belli oluyordu ki dayanamayıp sarılarak ondan özür dilemiştim. Arkadaşlarım benim için o kadar değerliler ki onları üzmeye -bir de benim için üzülmelerine- dayanamıyordum. Ben de onlar için eminim ki öyleydim. Yürüyüş yapacağım için sessize aldığım telefonum onlar tarafından aranmış, telefonuma cevap verilmemiş o kadar mesaj bırakmışlardı ki ilk gördüğümde onlara bunu yaptığım için ufakta olsa vicdanım sızlamıştı. Olayları anlattığım da Emir'in 'çağırsaydın biz hallerdik' tepkisine büyük bir gururla 'ben halletim kanka' cevabını vermiş, Kumsal'ın 'açıklama yapacağına direk dalsaydın' diyerek verdiği tepkiye gülerek cevap vermiştim. 

Okulların açılacağı için stres atma amaçlı yapılan beş günlük tatilin sonuna gelmiş, evlerimize döndüğümüzün üç günün sonrası okullar açılmış, bıktığımız sıralara geri dönmüştük. Kantin masalarının birinde oturmuş, herkese ısmarladığım limonatalarımızı içiyorduk. Soğuk limonatamı yudumlarken Kumsal karşımdaki oturduğu sandalyeden öne eğilerek kulağıma doğru, "Şu kızın aydınlatıcısı da geleceğimden de parlak," diyerek gözleriyle işaret ettiği kızı gösteriyordu. Ben bu ani esprisine oldukça ciddi bir tavırla, "Orası kesin canım,"dedim. Dedikodu yapıyor imajı vermek istediğinden bana doğru eğdiği beli doğrultarak samimiyetsiz bir gülüş gönderdi. Emir, yanımda duran sandalyesini bana çevirerek, "Kıza laf sokuyorsun da şu hayalet suratına sende bir şeyler sürsen keşke," diyerek olayı büyük bir ilgiyle dinlediğini belli etmişti. Bu seferde ben ona samimiyetsiz gülümseme gönderirken " Ben bu hayalet suratımdan memnunum canım," dedim. Beni onaylamayan bir bakışla önüne dönerken, Mert yarım kalmış limonatasını kafasına dikerek ayağa kalktı. "Ben bu saçma sohbetinize daha fazla dayanamayacağım. Gidiyorum." dedi ve gitti. Kumsal arkasından bön bön bakarken, "Bu da baya bir havalandı," dedi. Bu seferde bitirdiği bardağı buruşturarak iki masa ötemizdeki çöp kovasına basket yapan Emir, "Kimse benim kadar havalı olamaz gülüm," diyerek çantasını sırtına atıp Mert'in arkasından bağırarak koşmaya başladı. Ben ikisinin arka arkaya hızla kalkışla ve gidişlerine gülüp ayağa kalkarak Kumsal'a "Biz de gidelim bari," dedikten bir,iki saniye sonra ders zili çalmıştı. Büşra sırtına taktığı çantasının fermuarını kapatıp, "Zamanlaman yine çok iyi Açelya'cığım," dedi. Ben tek omzuma taktığım okul çantamı bir elimle tutarken diğer elimi de  Kumsal'ın omzuna atarak, "Üç senedir buradayız. Biliyorum artık zilin çalma saatlerini tatlım,"dedim. 

Ve kollarımı sardığım bedenine daha da sarılırken o da kollarını belime sararak, herkesin hucum ettiği okul binasına gittik.

                                                                                               ***

Sınıfa girdiğimiz an üç senedir aynı yerde oturduğumuz sırada başka birinin oturduğunu görünce bir an şaşırsam da Emir'in Mert'le birlikte duvar kenarında bir sırada oturduğunu görünce bir sıkıntı olmadığını anladım. Bizim yerimiz olan cam kenarını çok sevdiğimizden her sene grupça orada oturmak ister ve genellikle de diğer öğrencilerin izniyle de orada otururduk ama şuan bir kızın oturuyordu ve Emir ya da Mert buna büyük bir ihtimal müdahale etmeden başka bir yere oturmuşlardı. Her zaman biz orada oturacak değildik ya illa ki bir gün yerimizi alacakları zaten. Cam kenarı en arka sırada oturan kız büyük ihtimalde okula yeni kayıt yaptıran öğrencilerden biri olmalıydı çünkü yüzü bana tanıdık değildi. Ben uzun zamandır burada olduğumdan okulun genelini biliyordum ve bu kızı daha önce hiç görmemiştim. Bende sesimi çıkarmayarak kızın oturduğu yere bakan Kumsal'ın kolunu tutup Emir ve Mert'in oturduğu sarının oraya yöneldim. İkisi en arkada otururken bizde onların önüne oturduk. Mert,"Bu arada Yaren neden gelmedi?" diye bir soru yöneltince aklıma Yaren'in bizim sesimizi çıkarmadığımız sıra mevzusuna kesinlikle uğraşacağı ve kızı oradan kaldıracağı ihtimali gelirken Mert'e dönerek "Bana mesaj atmıştı, öğleden sonra geleceğim dedi." diyerek önüme döndükten iki, üç saniye sonra tekrardan arkama dönerek "Mert, belli ki kız orada kimse olmayınca boş olduğundan oturmuş. Rica etsek kalkacak bir tipe benziyor. Yaren gelmeden oraya geçsek mi?" diye bir soru yönelttim. Çünkü Yaren'in bizim gibi anlayış göstermeden kızı rencide edeceğini bildiğimden tatsızlık çıkmasın diye o gelmeden sorunu çözmek istiyordum. Mert'in bir şey demesine izin vermeden bana dönen Kumsal,"Hiçte öyle bir şey yapmayacağız. Sonuçta orası tapulu malımız değil, Yaren hanımda bir zahmet bir şey demesin buna da," diyerek gözlerini benden çekip Mert ve Emir'in üzerinde gezdirmeye başladı. Emir başını onaylarcasına sallayıp "Bence de öyle ama Yaren bu işte bir şey der mutlaka," dedi. Mert ise sınıfa giren biyoloji hocasının gelmesiyle ayağa kalkarken onun kalkmasıyla bizde kalkmıştık,arkamızdan fısıldayan bir sesle"Neyse ya teneffüste bakarız duruma," dedikten sonra selam veren hocanın ardından yerine otururken, çaprazımda oturduğundan tam dönmeyerek 'tamam' anlamında başımı salladım ve sevmediğim derslerden biri olsa da biyolojiyi dinlemeye koyuldum.

Sen UğrunaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin