8.Bölüm - ''Marie Laveau.''

740 52 8
                                    

İYİ OKUMALAR :) ! 

XOXO

Tam dışarı çıkacaktım ki aklıma gelen fikirle durdum ve Clarie'nin yanına geri çıktım.Kapıyı çalmadan hızlıca içeri daldım ve konuşmaya başladım.

''Bana bildiğin en iyi büyücünün adresini ver,'' dediğimde başını iki yana salladı sertçe kolunu tuttum.

''Seni incitmek istemiyorum , Clarie.Ver.Şu.Adresi!'' diye bağırdığımda titredi.Başını kabul eder gibi salladı .

''B-bildiğim bir Voodoo kraliçesi var.En iyi büyüler onda.'' dedi. ''Adı Marie Laveau '' 

Dolaptan bir kağıt çıkarttı ve adresi yazdı.Başımı salladım ve masadan arabanın anahtarlarını alıp çıktım.Şimdi , planlarımı gerçekleştirmeye gidiyordum.

Adrese ulaştığımda hava çoktan kararmıştı.Evin dışı , kahverengi ve bordo karışımı bir renkteydi.Yavaşça arabadan indim ve kapıya tıklattım.Kapı üçüncü tıklatışımda zenci bir kadın tarafından açılmıştı.

''Marie Laveau buradamı ? '' diye sorduğumda gözlerini pörtletmişti.

''Burada Marie Laveau diye birisi yok.'' dedi telaş ve korkuyla.Kapıyı yüzüme kapatacakken sertçe tuttum.

''Marie'yle görüşmeliyim ! '' diye bağırdım.

''Onu nereden tanıyorsun ? '' diye sordu sakince.

''Clarie yolladı.Onu tanıyormuş.Sanırım.'' dediğimde derin bir nefes aldı ve benim içeri geçmemi sağladı.

''Marie Laveau'yu tanımıyorsun değil mi ? '' dedi ve güldü. 

''Hayır ünlü birisimi ? '' diye sorduğumda güldü ve aynadan bana baktı.

''Hemde nasıl,'' dedi.Elinde bir kitapla yanıma geri döndü.Bir sayfayı açtı ve bana gösterdi.Bir kadın resmi vardı.Başlıkta kocaman bir şekilde ''Voodoo Kraliçesi Laveau '' yazıyordu.

''Oku şunu , anlarsın.'' dedi.Elinden kitabı yavaşça aldım ve okumaya başladım. 

''New Orleans'lı 19.yy'ın ünlü Voodoo kraliçesidir.Marie Laveau bir keresinde kendisinin bir vampir olduğunu söylemiştir fakat kimse bu lafına inanmamıştır.Ama 1800'lerin sonunda , New Orleans'ta tanınmış bir yazar olan Lafcadio Hearn , Laveau'nun vampir olduğu düşüncesine katılmıştı.

Muhtemelen Hearn bir zamanlar yaşamış olan Laveau'un kızıyla konuşuyordu.Kızının ismide Marie'ydi.Marie'nin yıllar önce öldüğü bilinsede , hala aramızda dolaştığını düşünenler ve hatta gözleriyle görenler bile olduğu söyleniyor.Ve çoğu gördüğünü söyleyen insanların cesetleri Laveau'nın eski kocasının evinin yakınlarında bulunuyor.

Marie Laveau efsanesi birçak romanlara , filmlere ve dizilere ilham perisi olmuştur ve olmaya da devam etmektedir.'' 

Gözlerimi kapatım okuduklarımı sindirmeye çalışıyordum.Kız ise gülümseyerek bana bakıyordu.

''O-o gerçekten yaşıyormu ? '' diye sordum.

''Evet.'' dedi.

''Peki sen kimsin ? ''

''Kızı.Marie.'' dedi.Neden kızına kendi ismini verdiğini anlamış değilim doğrusu.

''Neden sanada Marie ismini koydu ? Ve bunca yıl nasıl yaşadınız ? '' dediğimde sevimli bir şekilde gülümsedi.

''Kraliçe olan annem.Bir büyüyle herşeyi halledebilir tatlım.Onunla görüşmeye kararlı mısın ? '' dedi ve tek kaşını kaldırdı.Başımı evet anlamında salladım.

''Beni öldürürmü ? '' diye sordum.

''Onu sinirlendirmemeye bak.'' dedi ve beni kolumdan tutup ahşap bir kapının önüne getirdi.Kapının ardında Rhiannon şarkısı yankılanıyordu.Yavru Marie -başka birşey dememi beklemeyin- ahşap kapıyı tıklattı ve içeri girdi.Ardından beni içeri aldı.

Kadın 30 yaşlarındaymış gibi görünüyordu.Çok ama çok müthişti.Fakat onu bu halde görmek kötüydü.Yani , aynaya bakarak yüzüne kan sürüyordu.Kanın kokusu bile berbattı.Sürme işlemini hallettiğinde bana döndü ve kızının dışarı çıkmasını söyledi.Kız başını sallayıp dışarı çıktı.Laveau konuşmaya başladı.

''Ne istiyorsun ? '' sesi kalın ve ürkütücüydü.

''Hatırlamayı.Unuttuğum şeyleri.Birisi bütün herşeyi hafızamdan silmiş ve bunları hatırlamak istiyorum.'' dedim.

''Karşılığında ne vereceksin ? '' dedi.

''Ne istiyorsun ? '' diye sordum.

''Kan.'' dedi. ''Bakire kanı.'' 

Vücudum korkudan titremeye başlamıştı bile.

''Ben bakire değilim.'' dedim. Güldü.

''Biliyorum.Eğer bakire olsaydın şimdiye kadar yüzümde kurumuş olurdun .'' dedi.

''Sana bakire kanı getiririm.Bunu nekadar süre yapacağım? '' diye sordum.

''Üç ay bana itaat edeceksin.İki haftada bir kan istiyorum.'' dedi. ''Bunları yerine getirmezsen canını fena halde yakarım.'' 

''Yapacağım.'' dedim.Yavaşça ayağa kalktı ve yanıma geldi.Daha sonra benden uzaklaşıp yandaki odaya girdi.Benimden girmemi işaret etti.Girdim.Burasının büyü odası olduğu belliydi.

''Kolunu uzat,'' dedi.Uzattım.Kolumu öyle bir kesmişti ki sanki yerinden sökecek zannetmiştim.Bir kadeh dolusu kan çıkmıştı.

''Uzan şuraya,'' dedi ve yeri gösterdi.Yerde bir çizim vardı.Bu çiizm biraz Baphomet'i andırıyordu.

Baphomet çiziminin üzerine uzandım ve ne yaptığını izlemeye başladım.

Birkaç otu kanımla karıştırıyordu.

''O noso supremo, eu respondín que eu quero para restaurar a memoria dunha moza de traballo.'' dedi ve kanı içti.Iyk.

Başımın ucuna ve ayaklarımın ucuna kutular yerleştirdi.Kutuların içinden yılanlar çıkmaya başlamıştı.

Alnıma kanla üçgen çizdiğini hissetmiştim.

''Sakın kıpırdama,'' dedi.Kolunu aldı ve ısırdı.Ardından küçük şişedeki sarı sıvıyı bana aktardı.Dudaklarını dudaklarıma yanaştırdı.Birden şaşkınca bana baktı.

''Sen ölüsün,'' dedi. ''Bunu bana nedne daha önce söylemedin ? '' 

''Biliyorsun zannettim.Olmadı mı ? '' dediğimde başını salladı.

''Hayır oluyor.'' dedi. ''Şimdi canın yanabilir.'' 

Yılanlardan birisini göbeğime yerleştirdi.Birden yılanın göbeğimi soktuğunu hissettiğimde çığlık attım.Gözlerimin yavaşça kapandığını hissediyordum.Ama görüntüler yavaş yavaş belirmeye başlıyordu..

Satan's Child 2 : OblitusHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin