Siyah-gri duvarlarıyla odaklanmama yardımcı olan ve küçüklüğümden beri kokusu bana yabancı gelen anne kokusu tanımına en uyan yerdeyim diye düşündüm dans salonuna bakarken.çantamı çıkarıp kenara koydum. Kimse gelmemişti henüz. Soyundum, üstüme tayt ve bol bir tişört geçirip tozluklarımı giydim. Saçımı toplarken bir yandan da kendime bakıyordum. Kendimi pek beğenmememe rağmen uzun, gür, siyah saçlarım giderdi.pointleri de giydikten sonra ısınmaya başladım. Kapının sesiyle kafamı çevirdim. Sinem gelmişti. Kocaman gülümsemesiyle baktı. Gülümsedim ben de. Bu kız beni bu kadar mutlu edebilen sayılı kişilerdendi. İçimdeki ses bana güldü. "Sanki hayatında kaç kişi varsa .. aman Gece." Haklıydı. "Napıyosun kızım? Erkencisin yine?" Diyip kollarını açarak bana doğru gelmeye başladı. Sarıldım. "her zamanki gibi." Dedim ukala bir sesle onunla dalga geçerek. "Yeni biriyle tanıştım" dedi, en az bin kere olmuyormuş gibi. Düz düz baktım. "Nee? Bu kez kesin aşık oldum." "Ah tabi. Bundan bir ay önce de kesin aşık olmuştun. Ben inanıyorum tabii" dedim gözlerimi devirerek. Bara dayadığım bacağımı daha çok açarak esnemeye devam ediyordum bu sıra. "Yaa Geceee" dedi hazırlanırken kedi yavrusu gibi. "Bu kez başka valla başka. iki gün sonra bir daha buluşucaz sen de gelirsin dimmi?" Ona düz düz baktım. "Yo". "Geceeee lütfeeeen. Söz son söz. Lütfen lütfen." Normalde aşırı inatçıydım. Bu teklifi bana kabul ettiremezdi. Ama şu an şu salağa inatçılık yapmak istemedim. Daha doğrusu üşendim. "Tamam bakarız zırlama şimdi." Yanağımdan öptü. "Canım Gece. En bi sevdiğim." Gülmemek için kafamı çevirdim ve bardan bacağımı çekip yavaşça yerde bacak açtım. Sol bileğime tutunup sol bacağıma doğru esnemeye devam ettim. Hocalar da içeri girdiler. Olduğum yerde bakıp yavaşça kalktım. "Herkes bir toplansın !!" Dedi Özge Hoca. Herkesin bakışı onu buldu. "Arkadaşlar, okulumuzda seçmeler olacak, üç gün sonra." Oldukça yakın bir tarih ve katılmasını istediğim kişilerin isimlerini yazdım ben. " Bir homurdanma duyuldu. "Itiraz istemiyorum. Çalışın .Bu kadar." Ve bir liste asıp gitti. Bir kalabalık oluştu. ilk sıradaki ismi görenlere ters bakışlarla bana döndüler. "Gece Karayel." Hepsinin ters bakışlarıyla savaştıktan sonra bakabilmiştim listeye. Tepki vermeden salona ilerledim eşyalarımı alıp. Sinem' in Sahnesi vardı gelemezdi. Aslında zaten istediğim de buydu. Biraz yalnız kalmak. Saçma bir kararla salona da değil bahçeye ilerledim. Boştu zaten. Arka tarafa doğru yürüdüm. İnsan garip bir varlıktı. Kimse ona zarar veremese bile kendi düşünceleri kemirirdi onu içten içe. Kendimi kendim kadar kimse hayal kırıklığına uğratmamıştı sanırım. Ben kendi zehrimle kendimi zehirliyordum çoğu zaman zaman. Adımım duraklatmama sebep olan bir şey gördüm. Eğildim. Ölü bir kuş vardı. yavruydu. Yuvasını ağaçta görebildim. Belli ki düşmüştü. Kafasını okşadım. Annesi yokken olmuştu eminim. Yuvadan düşmüştü ve ölmüştü. Ben de düşmüştüm yuvamdan. Onun gibi... Dolu gözlerim gökyüzünü buldu. Siyah bir bulut tepemdeydi. Çenem titriyordu. Ve ben o siyah bulutta yansımamı görüyordum. "Allah'ım" dedim içimden, "ben de öldüm mü?" . Gök gürledi. Gözyaşım hafifçe kendini bıraktı. Ve gök bir daha gürledi.Bu Tanrı'nın "Evet." cevabı mıydı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kafes
Teen FictionKızın uzun siyah saçları uçurumun kenarında rüzgarla eserken denize bakıyordu. İstemiyordu. Yaşamak istemiyordu. Bu olanlar nasıl olmuştu? Bu ana nasıl gelmişti? Yaşadığı her an onun ölümüydü. Yaşadıkları onu ölüme getirmişti. Arkasından bir ses duy...