Sıcak suyu hissetmek her insan için rahatlatıcıdır. Janet’ ın dudakları memnun bir gülümsemeyle kıvrıldı. Suyun içinde olmak onun için en güzel şeydi. Burası onun gerçekten rahat hissettiği bir şeydi. Su onun hayatıydı. Varlığının her yanı bu akışkan şeyle kaplıydı.
Bedenini suyla birleştirdi ve suyun kendisi oldu. Kendini yeniden birleştirene kadar uzun bir süre kaynak sularının içinde kaldı. En sonunda sudan çıkan şey ise insani bir bedendi.
Kıvır kıvır saçları beline dökülüyordu. Islanmıştı ama gürdü. Gri gözleri soluktu. Bir avuç suyu aldı ve yüzüne çarptı. Genç kadın mutlulukla mırıldandı. Su onun hayatıydı. Burası gerçekten ait olduğu yer gibiydi.
“Seni burada bulacağımı biliyordum” dedi Suni. “Her zaman boş vakitlerde buraya gelip ıslanıyorsun.”
Janet, ona bakma gereği görmedi. Arkası Suni’ e dönüktü ve kaynak suları kalçalarına kadar geliyordu. Sıradan bir insanın giremeyeceği kadar sıcaktı bu sular. Buharlar yükseliyordu. Ancak su istediği kadar sıcak ya da soğuk olsun Janet’ e zarar vermezdi. “Yapacak daha iyi bir şey bilmiyorum çünkü” dedi sakin bir sesle.
Suni, derin bir nefes aldı ve tişörtünün boynunu genişletti. “Tanrım” dedi. “burası çok sıcak.” Ardından arkadaşına döndü. “Dersler birazdan başlayacak” dedi. “Gitmemiz gerek”
Janet, başını salladı ve bedenini tekrar bıraktı. Son bir kez daha suyun kendisi haline geldi ve sonra dışarı süzüldü. Havada süzülen su damlaları birleşti ve güzel kızın bedeninin şeklini aldı. Janet, kurulanmaya gerek görmeden üstünü giydi. Eteği ve bluzu ıslanmıştı ama o bundan hoşnuttu.
Suni, düşünceli bir şekilde ona baktı. “Okul yeni haberlerle çalkalanıyor” dedi.
Ancak Janet, onu dinlemiyordu. Kaynak sularının bulunduğu mağaradan çıktı ve çantasını alıp hızla okula doğru yürümeye başladı. Bahçeye girdiğinde derin bir nefes aldı ve sırtını dikleştirdi. Suni, bir şeyler konuşuyordu ama Janet onu dinlemiyordu. Okulun dedikodusundan çok kendi sorunlarıyla ilgilenen biriydi o.
Annesi sadece bir kaç ay önce ölmüştü. Babasına tapan kadınlardan biri kıskançlık krizine girmiş ve onu öldürmüştü. Janet, onun hatırası olan bilekliği hiç çıkarmıyordu ancak bu bile okulda bir skandala neden olmuştu.
Katil kadın, Janet için okula kadar gelmişti. Janet, o günü hiç unutmuyordu…
Annesi sıradan bir su perisiydi. Son derece sevimli ve vefakâr bir kadındı. Buna karşılık babası şarap Tanrısı Dyanisos’ un ta kendisiydi. Ama bunun ne önemi vardı ki? Janet, bugüne kadar babasını yalnızca iki kez görmüştü. Birinde ona kol kanat gereceğini ve onu kendi çocuğu olarak kabul ettiğini söylemiş, diğerinde de okula gitmesi gerektiğini emretmişti.
Janet, kendini şanslı saymıyordu. Babasının milyonlarca çocuğu vardı ama nadiren bir iki çocuğunu gerçek evladı sayardı. Janet, gayri meşru kalmayı tercih ederdi.
Kadın okula getirilmiş ve hapse gönderilmeden önce onun yüzüne bağırmıştı. Kendi çocukları yerine onun gibi basit bir piçin kabul edilmesinden kızgındı. Janet’ in yüzüne tokat atmış ve onu aşağılamıştı.
Eskiden de asosyal biri olsa da Janet, artık kimseyle konuşmuyordu. Suni, onun tek arkadaşıydı. Bunun dışında insanlar ondan uzak durmayı tercih ediyorlardı. Parmaklarıyla onu işaret etmek ve fısır fısır konuşma alışkanlıkları vardı.
Janet, hep yaptığı gibi bunu umursamamaya ve dimdik durmaya gayret etti. Gerçi son zamanlarda sırtının biraz eğrildiğini hissediyordu. Yükü büyüyor gibiydi. Gülümsemek için sudan başka bir nedeni kalmamıştı. O, bu tanrıların okulunda basit bir böcek gibiydi. Aslında o gerçekten en basit koldu. Yarı tanrıydı. Bu en düşük güç seviyesiydi.
Janet başını kaldırdı ve devasa okul binasına baktı. Zil çoktan çalmıştı ve öğrenciler içeri giriyordu. Janet, bir an durup derin bir nefes aldı. Suni, arkasında nefes nefese geliyordu. Janet, gülümseyerek ona baktı. “Gördüğün gibi hiç de geç kalmadık. Hatta tam zamanında yetiştik.”
Suni, nefes nefese başını salladı. “Tebrikler” diyerek yutkundu. “Tanrım çok susadım. Koşmak bana hiç yaramıyor.”
Janet, gülümsedi ve elini kaldırdı. Topraktan yükselen ufak bir su birikintisi Suni’ ye doğru ilerledi. Genç kız, mutlulukla kana kana su içti. Janet, onun mutluluk homurtusuna karşı kıkırdadı ve başını çevirip okul binasına döndü.
Altın rengi gözler yine ona bakıyordu. Janet, bir an donduğunu hissetti. Jase, yine yüzünde sert bir ifadeyle ona bakıyordu. Genç kız, bir an olduğu yerde kalakaldı.
Jase, okuldaki en popüler erkekti. O, saygı duyulan biriydi. Şeytanın oğluydu ve cehennemden gelmişti. Bedeninde de cehennemin mührünü taşıdığı söyleniyordu. Jase, korkulan biriydi. Aynı zamanda istenen. Okulda neredeyse her dişi onun yatağından geçmişti.
Janet, bazen bunu nasıl anacağını bilmiyordu. Utanarak mı yoksa sevinçle mi? Janet ve Jase’ de bir zamanlar birlikte olmuşlardı. Toplamda bir hafta sürmüştü ama yine de Janet’ in yaşadığı en güzel haftaydı o. Genç kız, gerçekten çok mutlu olmuştu ancak sonra birden her şey bitti.
Janet, bunu bekliyordu. Jase gibi bir komutan onun gibi ezik bir kızla birlikte olmazdı. Tokatlanma olayı da hemen ardından gelince okuldakiler iyice ondan uzak durmaya başlamışlardı. Janet, bunu önemsemiyordu ama bazen onunla konuşmak ve neden onu bir haftalıkta olsa mutlu ettiğini sormak istiyordu. Jase, acıması olan biri değildi çünkü.
Bazen onun gözlerinin üzerinde olduğunu hisseder ve nadiren dönüp bakardı ama çoğunlukla kaçınırdı. Yine de o altın gözlerden kaçmak mümkün değildi. Gümüş saçların gölgelediği gözler her zaman her şeyi görüyor gibiydi.
Janet, bir süre daha onun gözlerinde hapis kaldı. Ardından birden ilgisi dağıldı. Jase, onu bıraktı ve arkadan ona seslenen bir kadına döndü. Güzel kadın gülümseyerek onun koluna sarıldı ve birlikte okula doğru yürüdüler.
Janet, bir an durdu ve öylece girişe baktı. Suni, onun omzuna dokundu. “Bunu söyleyecektim” dedi. “Jase ve Rin, çıkmaya başladılar” dedi. “Okul bununla çalkalanıyor. Düşünsene şeytanın oğlu ve ışık meleği birlikte. Çok ilginç değil mi tam bir sansasyonel.”
Janet, kalbindeki bir şeylerin paramparça olduğunu hissedebiliyordu. Derin bir nefes aldı ve başını salladı. Uzun bir süre kendine ve Suni’ ye Jase’ i unuttuğunu söyleyip durmuştu. “Evet” diye fısıldadı. “Gerçekten çok ilginç”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tanrılar Okulu #1
FantasySıcak sular fokurduyordu. Sıradan bir insanın ya da bir meleğin giremeyeceği kadar sıcaklardı. Ancak Janet yarı tanrıçaydı. "Ah Tanrım" diye mırıldandı zevkle. Gözlerini kapadı. "Bu şekilde bakınca zevkten kendini kaybettiğin zamanı hatırlıyorum" de...