“Bu çocuğu nereden buldun böyle?” dedi Suni heyecanla. “Tanrım, çok iyiydi. İlk defa bir tarih dersi muhteşem geçti.”
Janet, dudaklarını büzdü. “Aslında daha çok o beni buldu” dedi sessizce. Kafeteryaya girdiler ve masaya oturdular. Janet’ in önünde sağlıklı yeşilliklerle ve suyla doluydu ama Suni’nin tepsisinde hamburger, patates cipsi ve kola vardı. “Babam bugün ziyarete geldi Suni” dedi Janet.
Suni’nin anında gülümsemesi soldu. Kaşları çatıldı. “Ne için?” derken sesi ciddiydi.
Janet, omuz silkti. “Anlaşılan Rin, ona melekçik dememi sevmemiş” dedi. “Bu yüzden babam beni uyarmaya geldi. Eğer onunla uğraşırsam Zeus, beni cezalandıracakmış.”
Suni, durdu. “Bu yüzden Tyson onu mızmız olmakla suçladı.” Nefesi kesilmişti. “Tanrım, Jase ile birbirlerine bakışlarını gördün mü? Bir an ikisinin birbirini öldüreceğini düşündüm. Tyson, Jase’ i aşağıladı sonuçta.”
Janet, başını salladı. “Yine de Jase onunla kavga etmezdi” dedi sessizce. “Sonuçta onun kadınlarla olan ilişkileri ünlüdür. Kimse onun Rin’i memnun edemediğine inanmaz.” Zorlukla yutkundu ve boğazındaki yumruyu gidermeye çalıştı. “O çığlık attırmayı iyi bilir”
Gözleri yanıyordu. Janet, çığlık atmıştı. Onun altında çığlık atmıştı. Gözlerinden yaş gelmişti ve boğazı acımıştı ama yaşadığı o kadar güzel bir şeydi ki hiçbir şeyi umursamamıştı. Jase, onu delirtmişti. Yalnızca bir kez…
Janet, söylemeye çekinse de bazı şeylere karşı özlem duyuyordu. O gün yaşadığı şeyleri yeniden yaşamak istiyordu ancak bunu sıradan bir erkekle yapamazdı. Kalbi sıkıştı. Ona ihtiyacı vardı.
“Sanırım Tyson kiminle uğraştığının farkında değildi” diye fısıldadı Suni. Ardından titredi. “Jase’ in sesini duydun değil mi? Buz gibiydi. Sadece o ses tonuyla bile birilerini öldürebilirdi”
Genç kız, bakışlarını indirdi. “Rin ve Jase birlikteler” dedi sanki Suni’ den çok kendiyle konuşuyor gibiydi. “Onlar birlikteler ve benim başım beladan kurtulmuyor” dedi derin bir nefes alarak. “Rin, bir melek. Güçlü ve güzel. Şu anda her şeye sahip. Neden inatla benimle uğraşsın ki?”
Suni bir yorumda bulunmadı ama gözleri Jase’ in olduğu yöne doğru kaydı. Kalabalık grupta melekler ve şeytanlar bir aradaydı. “Jase’in arkadaşı” diye mırıldandı Suni. “Hani şu asker olan”
Janet, kaşlarını çattı ve gruba baktı. “Hangisi?” dedi. “Carl mı? Jase ile Sabah Yıldızı için komutanlık yapan”
Suni başını salladı. “Geçen gün onu Rin’in melek arkadaşlarından biriyle bastım” dedi. “Kütüphanedeydiler ve gecenin bir saatiydi. Uyuyamadığım için bir kitap alacaktım ve onlar sevişiyorlardı.” Suni, masaya baktı. Yanakları kıpkırmızı olmuştu. “Şey sanırım onu kızdırdım ve biraz korkuyorum”
Janet, derin bir soluk alıp verdi. Ardından brokolisini ısırdı. “Sanırım şeytanlarla başımız dertte. İşin aslı kanatlı olan her yaratıktan uzak dursak iyi olur”
“Ya Tyson?” dedi. “Onun türü ne?”
“İncibus” dedi ve Suni kolasını püskürttü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tanrılar Okulu #1
FantasySıcak sular fokurduyordu. Sıradan bir insanın ya da bir meleğin giremeyeceği kadar sıcaklardı. Ancak Janet yarı tanrıçaydı. "Ah Tanrım" diye mırıldandı zevkle. Gözlerini kapadı. "Bu şekilde bakınca zevkten kendini kaybettiğin zamanı hatırlıyorum" de...