YAZI TURA 3

886 71 2
                                    

YAZI TURA 3

Bana bakıp kahkaha atmaya devam ediyor. Babam olacak güya! Lanet adam.

“Demek pasif taraf sensin Sehun. Luhan’a söyleyelim de sana sert davranmasın bari.”

Benimle alay etmek ne demek göstereceğim onlara. Geri adım atmamaya kararlıyım. Söylediklerinin hepsini ödeteceğim!

“Ben de Tao’ya söylemeliyim sanırım babacığım. Hamileyken hiç çekilmiyorsun da!”

Kris sinirle yere bakıyor ve kafasını iki yana sallıyor. Devlet meselesi konuşacakmışız gibi yavaşça kulağıma fısıldıyor.

“Zevk almadığımı söylemem yazık olur.”

Göz kırpıyor ve yanımdan uzaklaşmaya başlıyor. Aslında evet, zevk alıyorum tamam mı? Sonunda kendime itiraf edebiliyorum. Altta olmanın kötü bir tarafı yok. Tabi ki Luhan tarafından cezalandırılmadığım sürece.

Sevgililer gününden sonra benimle kafa bulmaya başladı. Sabahları ürkek bir tavşan gibi davranıyor ancak geceleri… O tam bir canavar! Gözlerinin kırmızıya döndüğü bile oluyor bazen.

Yine de ona aşığım. Sürprizlerle dolu. Aklıma dün ki kelepçe fantezimiz gelince kızararak bir duş almaya karar veriyorum. Lulu’nun üzerimde bıraktığı izlerden kurtulduktan sonra yürüyüşe çıkmayı planlıyorum.

Hızlı bir duştan sonra sinsice sırıtıyorum ve sahip olduğum en dar pantolonu geçiriyorum üzerime. Üzerine salaş bir t-shirt giydikten sonra kendimi dışarı atıyorum.

Hava huzur verici. Hafif bir esinti var ve bu saçlarımın uçuşmasına neden oluyor. Biliyorum, çok havalıyım. Pantolonumun izin verdiği kadar bacaklarımı açıyorum ve taşlardan atlayarak kendimi deniz kenarına fırlatıyorum.

Burada yaşayabilirim, burada ölebilirim, Luhan ile sevişebilir, içime girmesine izin verebilirim. Ah hayır, şimdi bunu düşünmemem gerekiyor.

“Hey, çocuk!” Bana seslenildiğini anlayınca kafamı çeviriyorum. Büyük bir hata yaptığımı fark ediyorum o sırada. Tek yaptığım hata yapmak zaten!

Ellerinde ki içki şişeleriyle 3 çocuk bana gülümsüyor. Köpeklere korktuğunuzu belli etmediğiniz sürece sizi rahat bırakırlar değil mi? Belki hiç hareket etmez ve burada dikilirsem giderler? Ah, saçmalama Sehun!

“Bana mı dediniz?”

“Evet, güzelim” diyor ortadaki asalak, kıkırdayarak.

“Topukla Sehun. Hemen.” İçimdeki ses beynime bu emri verip duruyor ancak bacaklarım hareket etmemekte kararlı. Sağdaki çocuk bana doğru birkaç adım atınca saçları uçuşuyor ve yüzündeki yara izini görüyorum. Şakaklarından başlayarak çenesine kadar iniyor neredeyse.

İşlevini yitirmek üzere olan beynim az da olsa çalışmaya başlayınca geriye doğru birkaç adım atıyorum. Bu sefer soldaki hızlanarak bana doğru yürümeye başlıyor ve ben büyük bir korkuyla geri geri yürümeye devam ediyorum. Kendini toparla Sehun!

“Korkma acıtmayız.”

Çocuklardan biri beni t-shirt’ümden yakalayınca geriye kaçmaya çalışıyorum ancak arkamdaki kayaya takılıyorum. Lanet olsun! Dengem tamamen altüst oluyor ve başka bir kayaya yüz üstü düşüyorum.

Etraf birkaç saniyeliğine kararıyor. Yüzümden damlayan kanı görünce ufak bir inilti çıkıyor ağzımdan.

Arkamdan sesler geliyor.

“Öldü mü lan?”

“Bilmiyorum. Hadi gidelim. Başımıza kalmasın.”

Ayak sesleri uzaklaşıyor ve bende uzun uğraşlar sonucu sırt üstü dönebiliyorum. Kafamı yarmış olmalıyım ve sanırım bacağım incindi. Hareket edemiyorum.

YAZI TURAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin