Yazı Tura 2
Sevgililer Günü Katliamı
Bir güç beni bulunduğum yerden iteklemeye çalışıyor. Bundan hoşlanmıyorum. Hayır, o kadar kolay çıkmam arkadaş. Rahat burası. Yemeğim hazır, sıcak bir yerim var, sıkılınca oraya buraya tekme bile atabiliyorum. Daha ne isteyebilirim ki?
Dışarısı çok gürültülü. Tiz bir çığlık duyuyorum: “H- her şey senin yüzünden Kris! Lanet adam. Seninle evlendiğim güne lan- Ahh!” Kalın bir ses cevap veriyor: “Sanki çocuğu tek başıma yaptım. Hey, kolumu ısırıyorsun Tao! Nefes al ver, sende çıksan diyorum Sehun!”
Bana mı kızıyor bu adam? Ne olduğunu anlayamadan biri kafamı kavrıyor ve kendimi dışarıda buluyorum. Şaşırıyorum. İnsan 9 ay içeride yatınca garipsiyor tabi. Beni kavrayan adam maske takıyor. Parti mi var? Kız yok mu kız?
Kıçıma inen şaplakla şaşkınlığım daha da artıyor. Ne var? Ne vuruyorsun? Beni tutan adam diğer maskeli arkadaşlarına soruyor. “Neden ağlamıyor bu velet?”
Demek ağlamamı istiyorsun. Ben Sehun’um. İstemediğim şeyi yapmam. Ağlamayacağım işte!
Bu sırada etrafa göz atıyorum. Bıçak gibi bir şeyin yansımasından kendimi görüyorum. Ulan Sehun, çok can yakarsın sen büyüyünce. Kahretsin, yine çok tatlıyım.
Birkaç dakika sonra Tao olduğunu öğrendiğim adam beni kucağına alıyor. Çok güzelsin, diye fısıldıyor kulağıma.
Aman tanrım! Göğüsleri yok ki bunun. Erkek bu! Emzirme falan yalan oldu şimdi. Ah, hayallerim umarım yüzme biliyorsunuzdur.
---
Luhan’a çocukluğumu anlatmaya devam ediyorum. Aslında hiçbir halt hatırladığım yok, ama Lulu anlattıklarıma gülüyor. Eh, bu çocuğun suyuna gitmem lazım. Bir daha asla ama asla altta olmamaya kararlıyım çünkü.
14 Şubat’ta yaklaşıyor. Yeni planlar kurmaya çoktan başladım. Yılmak yok! Bu sefer tedbirliyim, hileli para bile aldım. Her neyse…
Kafamı kaldırıp etrafa bakıyorum. Xiumin Lay’in peşinden koşuyor. Vay be, ne iyi bir adamım ben. Xiumin kız arkadaşıyla ayrıldı ve Lay ile çıkmaya başladılar. Sevenleri kavuşturmuş oldum yani.
Luhan elimi dürtmeye başlıyor. “Efendim Lulu?” Garip birkaç hareketten sonra yüzüme doğru anırıyor adeta. “Evet, ben senin efendinim!” Bu çocukta ergenliği ağır mı geçiriyor ne? Garip davranıyor bugünlerde.
Kris ve Tao el ele tutuşarak salona giriyor. Bize oturmamızı söylüyorlar. Aile toplantısı yapıyoruz herhalde.
“Size bir açıklama yapmak istiyoruz çocuklar.”
Merakla o tarafa dönüyorum. Tao ilk kez bu kadar heyecanlı gözüküyor.
“Babanız hamile.”
Şaşırmamızı mı bekliyorlar sanki? Tao bu. Hamile kalır sonrada doğurur. Başka da bir işe yaradığı yok zaten.
Bir dakika. “Babanız” mı dedi o? Hadi canım! Benden önce Chen atlıyor. “Kris mi hamile?” Tao zaferle gülümsüyor, Kris ise utangaçça kafasını eğiyor. Oh, hayır. Kardeşim kesinlikle uzaylıya benzeyecek!
Yatağımla ilişkiye girmek bakışlarımla tavanı delmek üzereyim. En küçük benim bir kere! Lanet olası yeni kardeşim tahtımı sallandıracak gibi gözüküyor. Neyse, bunu düşünmek için çok zamanım var.
‘Sevgililer Günü Katliamı’ adlı planımızın üzerinden tekrar geçmemiz gerek. Bunun için Chanyeol’un odasına giriyorum.
Kimin odasına girsem üstünü değiştiriyor arkadaş. Chanyeol’un kasları da fena değil aslında. Hayır Sehun. Sen sapık değilsin. Luhan’ı düşün.
Yarım saat tartışıyoruz. Her şey mükemmel olmalı. Sinsi toplantımızın ardından yarın buluşmaya karar veriyoruz. Sanki aynı evde yaşamıyoruz ya, bu da fantezi işte.
Bir tek alışveriş yapmamız kalıyor geriye. Eh, o da en kolay iş. En azından ben öyle düşünüyorum.
Herkes size bakarken hizmetçi kıyafeti almak zor. Üstelik Luhan’ın bedenine uygun olup olmayacağını anlamak için giymek zorunda olmam daha beter. Ama bu akşam güzel olacak. Diren Sehun!
En sonunda bedeni buluyorum ve benim ‘efendi’ kıyafetimle birlikte kasiyere uzatıyorum. Övünmeyi sevmem ama çok zekiyim. “Efendi ve hizmetçi” temalı bir sevgililer günü ne kadar güzel olacak!
Chanyeol’de aynı tip kıyafetleri aldıktan sonra soluklanmak için bir kafeye uğruyoruz. Plan şu: “Chanyeol ile birbirimize yavşayacağız.” Tek sevmediğim kısım burası olsa da Luhan ve Baekhyun’u kıskandırmamız gerekiyor. Sonrası çorap söküğü gibi gelecek zaten.
Buble Tea’mi içtikten sonra eve geri dönüyoruz. Otobüste taciz edilmediğim için şanslıyım. Bu karizmaya dayanamazlar genelde. Arada kendi kendimi motive etmek iyi geliyor. Cesaretimi topluyorum.
Akşam olmak üzere. Herkesin bir planı olduğu için sadece 4’ümüz evde olacağız ancak bizimkiler daha gelmemiş. Biz de evi topladıktan sonra üzerimizi giyinmeye gidiyoruz.
O sırada kapı çalıyor. Chanyeol benden hızlı davranıyor. Eh, anormal bir durum değil bu. Benim de 80 metre bacaklarım olsaydı bende hızlı olurdum arkadaş!
Baekhyun şaşkınca bize bakıyor. Luhan’ı henüz göremiyorum. Chanyeol, anlaştığımız gibi, ona soğuk davranıyor. Baek’in giydiği dar pantolon devi azdırmış olacak ki seslice yutkunuyor. Onun adına üzülüyorum. Kendini tutmak zorunda.
Kaş göz işaretiyle anlaşıyoruz ve plan başlıyor!
Chanyeol ile birbirimize asılmaya başlıyoruz. Baek orda yokmuş gibi davranıyoruz ama bu kolay olmuyor. Göz ucuyla Luhan’ı görünce gaza geliyorum ve devi yanağından öpüyorum.
Sonra bir ışık huzmesi! Yukardan vahiy iniyor sanıyorum ama hayır, Luhan iniyor. Sahi, uçuyor mu bu çocuk? Şaşkınlıkla suratıma inen tekmeyi sindirmeye çalışıyorum. Vay anasını. Ben kendi durumuma yanarken Baek Chanyeol’ün saçını çekerek arkasından sürüklüyor. Küfür mü etti o? Kulağımda ki çınlamadan dolayı iyi duyamıyorum.
“Sen. Beni. Aldatacaktın?” Luhan sinirlice üzerime yürüyor. İçine bir şey kaçmış bunun. Bir ara hocaya götürüp okutacağım, aklımın bir köşesine not ediyorum.
“Açıklayabilirim. Vallaha bak.” Tek kaşını kaldırıyor ve bana bakıyor. Devam etmemi istediğini anlıyorum. “Şey, ben sürpriz yapacaktım. Sen kıskanacaktın, sonra sevişecektik falan.”
Kahkaha atıyor. Yok, bu çocukta bir gariplik var. Tırsıyorum ve geriye kaçıyorum. Kravatımdan tutup beni kendine çekiyor.
“Sevişeceğiz aşkım.” Diyor gülerek. Rahatlıyorum. Ama uzun sürmüyor.
“Ama benim yöntemlerimle!”
Bu çocukta kesin kişilik bölünmesi var. Yukarıdan Chanyeol’ün çığlığını duyunca iyice bir korku alıyor beni. Öldürecek mi acaba?
Ne olduğunu anlayamadan ellerim bağlı bir şekilde kendimi devin yanında buluyorum. Birbirimize korkuyla bakıyoruz. Kalbim son sürat atmaya başlıyor. Gerçekten ölmek için çok gencim!
Baek elinde sopayla içeri giriyor. Neredeyse bayılacağım! Korku filminde gibi hissediyorum. Luhan eğdiğim kafamı kaldırıyor ve konuşmaya başlıyor:
“Bir daha bana karşı gelecek misin?”
Kafamı iki yana sallıyorum.
“Altta olmayı kabul ediyor musun?”
Tekrar kafamı sallıyorum.
Baek aynılarını Chanyeol’e soruyor ve devde başını sallamakla yetiniyor.
İkisi birbirine bakıp kahkaha atmaya başlıyorlar ve ellerindeki sopalar patlayıp konfetilere dönüşüyor.
“Sevgililer gününüz kutlu olsun!”
Derin bir nefes alıp arkama yaslanıyorum. Biz konuşurken planımızı duyup sürpriz hazırlamışlar.
Evet, hayatımın hatasını yapmış bulunuyorum. Bir daha üste geçebilecek miyim acaba?
Luhan’a bulaşmama kararı alıyorum. Luhan bu, boru değil…