Yazı Tura
6.Bölüm, Part 2
Ayağımdaki acıyla suratımı buruşturuyorum. Neden ayağıma bastı ki şimdi bu?
“Evet!”
Diyor nikâh memuruna dönerek. Bu çocuk bana kafayı yedirtecek. Madem evet diyeceksin, niye bana zarar veriyorsun ki Lulu? Ayağım acıdı bir kere!
Tao seslice sümkürüyor. Kafasını Kris’in omzuna koyup, çok romantik olduğumuz hakkında bir şeyler saçmalamaya başlıyor.
Zelo’nun doğumundan sonra bir daha çocuk yapmamaya karar verdiler, bu yüzden hamile olup olmadığı hakkında endişelenmeme gerek yok. Yeni bir 7 ay sendromunu kimse kaldıramaz.
Sahi, nerede benim küçük katilim?
Yanında garip bir çocukla bizi izlediğini görünce sinirleniyorum. Neden bu kadar yakınlar? Sevgilisi olabilir mi? Hayır, benim küçük kardeşimin sevgilisi olamaz! Onu aç kurtlara yem etmeye hiç niyetim yok.
Zelo’yla yanında ki pisliği ayırmak için ayağa kalkacağım ki Luhan bir kez daha ayağıma basıyor.
“Ne yapıyorsun!”
Sinirle ona dönüyorum. Bu iki oldu ama!
Gülümsemeye devam ediyor, yavaşça kulağıma eğiliyor.
“Çocukları rahat bırakmazsan akşam üstte olmayı aklından bile geçirme aşkım.”
Gözlerim korkuyla büyüyor. Gerçekten beni nasıl kullanacağını iyi biliyorsun Luhan.
Hüzünle kardeşime bakıyorum, neyse şimdilik takılmalarına izin verebilirim değil mi? Ah, doğduğu ilk gün Zelo’dan nefret edeceğimi düşünmüştüm. Ama bu çocuk bizim orangutan ailesinden tamamen farklı. O çok masum! Belki de ben fazla korumacıyım. Bu ilk ağabeylik deneyimim ne de olsa.
Romantik bir dans müziği çalmaya başlıyor. Luhan nazikçe elimden tutuyor ve beni peşinden sürüklüyor. Hayırdır Luhan? Genelde hayvan gibi davranırsın, nerden esti bu naziklik?
Kurcalamamaya karar veriyorum, durup dururken içindeki şeytanı çıkarmaya gerek yok.
Dans etmeye başlıyoruz ancak birkaç saniye sonra durmak zorunda kalıyoruz. Lay Xiu’ya sıkı sıkı sarılmış ve hıçkırarak ağlıyor. Ne olduğunu anlamaya çalışıyorum.
Luhan ile birlikte yavaşça onlara doğru yürüyoruz. Tüm davetliler şaşkınlıkla bizi izliyor. Sanki pembe dizi çekiyoruz burada!
Tao bir anne gibi hızlıca Lay’i teselli etmeye başlıyor. Niye ağlıyor bu çocuk anlamadım ki?
Lay utanarak Xiumin’in kulağına bir şeyler fısıldıyor. Salondaki derin sessizlik baozinin sesli kahkahası ile bozuluyor.
“Ne oluyor Xiu?”
Luhan endişeyle soruyor ona.
“Kutup ayıları çok yalnızmış.”
Tek kaşımı kaldırıyorum ve ne saçmaladıklarını çözmeye çalışıyorum.
Xiumin gülerek mikrofonu eline alıyor.
“Size bir şey açıklayacaktık.”
Salondaki uğultu bir anda kesiliyor ve herkes ona odaklanıyor.
“Bugünlerde sevgilimin duyguları biraz hassas. Çünkü. Ehh, o hamile!”
Gözlerim kocaman oluyor. Benden önce çocuk sahibi olamaz bir kere! Sırada ben vardım.
Bir yeğen daha fena olmayacak aslında. Salonda alkış sesleri yükseliyor ve Chanyeol yeğenimin ellerini birbirine vurarak bizi alkışlayanların arasına katılıyor. Evet, yeğenim. Hani şu Baek ve Chan’in çocuğu. Neyse.
Yavaşça Luhan’a dönüyorum.
“Gerdek gecemizde hamile kalmak istemez miydin?”
Lu sinirle bana bakıyor.
“Neden ben doğuracağım ki? Sen doğur banane!”
Onunla baş edemeyeceğimin farkındayım. Aklıma gelen fikirle gülümsüyorum. Hadi Sehun, yaparsın sen.
“Yazı Tura atmaya ne dersin?”