Ait olmadığı bir yere girmek ister mi insan? Ya da o yere girdiği zaman korkarak yaşar mı? Kendini ait hissederse girer. Daha doğrusu hisleri orayı gösterirse girer.Bu zamana kadar ben hiç gitmedim ama içimdeki his oradan hiç çıkma diyor. O cehenneme girmek istiyorum.Çarşamba günündeyiz ders dil anlatımdı ama hoca gelmemişti. Sınıfın yarısı dışardaydı. Kitap okuyan, müzik dinleyen, dedikodu yapan yani herkes bir şeylerle uğraşıyordu.
Biz ise kamelyada oturmuş rüzgarın yüzümüze çarpmasını hissediyorduk. Bunu sadece ben hissetmişim. İkiside dışarıdakileri çekiştirip kahkaha atıyordu.İşte dostluk böyle belki için paramparçadır ama bir dostun varsa ve senin yanındaysa yüzün daima güler.
Onlara bende tebessümle bakıyordum.Beş gündür çantam, eşyalarım ondaydı. Akın'ın bir anki sorusuyla kafamı salladım.
"Sence de öyle değil mi Hayat?"
"Efendim?"
"Ooo bu yine rüyalar alemine dönmüş. Diyorum ki şu bizim çarpık bacak Yeşim var ya. Ona yeni ayakkabı alalım diyorum."
"Neden. Ayakkabısı mı yokmuş?"
"Offf Hayat. Bacaklarında güzel durursa kendimede alıcam." üçümüzünde kahkaha atmasından bir an Yeşim bize doğru baktı. Bir an gerçekten duydu zannettim.Ayağı kalktım. Öykü 'nereye?' diye sorduğu zaman 'Lavabo' diye cevapladım.
Koridorlar bu sefer doluydu. Yani üç-beş kişi vardı. Lavaboya girdim ama hiç kimse yoktu. İlk defa boştu. Aynanın karşısına geçtim ve kendime bakmaya başladım. Sonra o gece alnıma yapıştırdığı bant izini fark ettim. Gözlerimi kapattım ve bir elimi izin üstüne koydum.Aklımdan çıkarmadığım gece geldi aklıma. Gözlerimi açtım ve aynadaki yansıma ile şok oldum. Arkamdaydı kapşonu kafasına geçirmiş aynadan bana bakıyordu. Arkamı döndüm ve konuşmaya başladım.
"Sen ne yapıyorsun?"öylece baktı cevap vermedi. Arkasına döndü gitmeye kalkacaktı ki önüne geçtim.
"Sana diyorum ya sen her istediğin zaman hayatıma girip her istediğin zaman çıkamazsın!"
"Girerim de çıkarım ve şimdi çıkıyorum" dedi ve lavobodan çıktı. Elinde siyah bir poşet vardı. Öylece kalmıştım yine,bir süre yere baktım kendimi toparlayıp bende kapıyı açıp çıktım. Doğukan yine sinirliydi karşımdaki peteğe yaslanmış benim çıkmamı bekliyordu.
Bunu sık sık yapardı ama sinirli bir şekilde değil daha çok neşeli bir şekilde beklerdi.Peki şimdi niye sinirlenmişti? Beni niye bekliyordu? Beni fark ettiğinde bana doğru yürümeye başladı. Kolumdan tuttuğu gibi lavaboya tekrar soktu.
"Sen_ _"'eliyle ağzımı kapattı ve konuşmaya başladı.
"Seni uyardım ama sen yine dinlemedin. Onun ne kadar kötü bir olduğunda bilmiyorsun. İnadına yapıyorsun değil mi? Sen istediğin kadar ona git her seferinde her defasında ben engel olacağım!"
"Kendini ne sanıyorsun. Kim oluyorsun da bana karışıyorsun. Ben seni arkadaşım olarak görüyorum!" beni duvara kadar ittirdi.
Gözlerini bana dikti öylece baktı sonra gözlerini gözlerimden çekip dudaklarıma doğru indirdi yavaş yavaş eğiliyordu.İki elimle Doğukan'ı ittirdikten sonra dudaklarımdan şunlar çıktı.
"Bunu nasıl düşünürsün!!" arkamı döndüm kendimi bu cehennem okuldan attım.
***
Sahile geleli yarım saat olmuştu. Bankın üstüne oturmuş buz gibi bedenim vardı. Ruhum içinde değildi. Yarım saat önce o ile aynı lavabodaydık. Dışarı çıktığımda Doğukan'ın zoruyla yeniden girmiştim.Bana ondan uzak durmamı söylemişti ama bu kadar ısrar etmesi kafamı karıştırıyordu. Beni öpmeye yeltenmesi gözlerimi denizden alıp ayağa kalktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUHUMUN TEBESSÜMÜ
Teen FictionCehennemde bile bile yanmak ister mi insan? Bu zamana kadar sevgisini kimseye vermemiş biri güvenebilir mi? Hiç tanımadığı birine. Hayatın baştan aşağı yalan olduğunu öğrendiğin an kalmak mı istersin yoksa ardına bakmadan gitmek mi?