Dün gece hiç uyumamıştım ve şimdi de uykusuzluktan ölüyordum.
Baekhyun'un bana saatler önce ettiği itiraftan sonra biraz düşünmek istediğimi söylemiş, kalkmıştım yanından. Sonradında da Soojung'un evini toplamıştık ve eve beraber gelmiştik. Tüm o anlar boyunca da hiçbir şey konuşmamıştık.
Evet, ona düşünmek istediğimi söyleyerek aptallık bayrağını en önde taşıyor olsam bile, yaptığı bu ani teklife hemen cevap berebilecek gücü bulamamıştım kendimde.
Kalbimde ona olan duygular henüz somutlaşmamıştı ve ben onun duygularıyla oynayıp onu incitmekten korkuyordum.
Kendimi saat sekizde yatağıma atıp uyuduktan sonra da uyandığımda saat öğleden sonra ikiydi. Telefonumu elime aldığımda herhangi bir bildirim olmaması beni şaşırtmıştı. En azından Soojung'dan bir mesaj gelmesini bekliyordum.
Gerçi dün o kadar mayışmışlardı ki hâlâ uyuduklarına bile şüpheliydim. Rehberime girip Geveze diye kayıtlı şahsı aradım.
Üçüncü çalıştan sonra telefon açıldığında tünaydın! diye bağırmıştım. Gün intikam günüydü.
"Yahh! Rose, kulağımın dibinde niye bağırıyorsun? Yeni uyandım zaten."
"Sen ciddi misin? O kadar saat uyudunuz mu? Diğerleri ne durumda?"
"Şu Jongin ortalıkta gözükmüyor. Gitmiş galiba. Joohyun ile Sehun da birbirlerine sarılmış uyuyorlar. Avv! Çok tatlılar!"
Öyle bir bağırmıştı ki telefonu kulağımdan uzaklaştırmak zorunda kalmıştım. Ah cidden! O sese nasıl da uyanmıyorlardı anlamış değildim.
"Bu arada siz neredesiniz?"
"Siz uyuyakaldıktan sonra etrafı toplayıp eve geldik biz de."
"Anladım. Rose, hâlâ ayılamadım ben ya. Şimdi şunları da uyandırıp kahve içeceğim. Sonra konuşalım."
"Tamam. Görüşürüz o zaman." deyip telefonu kapattım.
Salona geldiğimde vaziyet hiç de iyi gözükmüyordu. Öğrenci evine dönüşmüştü evim. Abur cubur paketleri bir köşede, kıyafetlerim bir diğer köşedeydi. Hemen topladım. Ansızın misafir gelseydi ne yapardım hiçbir fikrim yoktu.
Demiştim ki zil çalmıştı. Bir şom ağızlık vakası daha yaşıyordum. Hızlıca koltukları da düzelttikten sonra kapıyı açtım.
Karşımda bir adet elini ensesine utangaçlıkla götüren Baekhyun vardı. Ah! Çok tatlı gözüküyordu.
"Şey... Tünaydın."
"Tünaydın Baekhyun. Gelsene."
İçeri girdiğinde evi tam zamanında toplamış olmama sevinmiştim. Evimi dağınık görmesine gerek yoktu öyle değil mi?
Ona kahve hazırlayıp geleceğimi söylemiştim. Mutfaktan elimdeki içi kahve dolu kupalarla döndüğümde onu bir şeye bakatken gördüm. Arkadan yaklaştığımda baktığı şeyin bir resim olduğunu fark etmiştim.
"Baekhyun!"
Ona hızla seslendiğimde ürkmüş, elindeki çerçeveyi yere düşürmüştü. Çerçeveden gelen kırılma sesleri tüm odayı doldurduğunda hızlıca yere eğilmiştim.
O da hızlıca eğilip çerçeveyi alacaktı ki hemen elini ittim. "Dokunma!"
"Ben... Özür dilerim Rose. Bir anda sen öyle seslenince-"
"Geçen sefer en sevdiğim vazom kırılmıştı, şimdi de babamın resmi olan çerçeve kırıldı. Yine senin yüzünden."
"Gerçekten özür-"
"Özür dilemenin bir faydası yok Byun Baekhyun. O çerçeveyi de bana babam almıştı ve bir daha geri gelmeyecek."
"Ben..."
"Lütfen git Baekhyun. Sakinleşmeye ihtiyacım var."
---
Akşam yedi olduğunda hâlâ yatakta dört dönüyordum. Öğlen neden o kadar sinirlendiğimi ben de bilmiyordum.
Bir nevi haklıydım. O çerçeve çok değerliydi.
Ama...
Baekhyun, çerçeveyi benim yüzümden düşürmüştü. Kalbime dolan pişmanlık duygusuyla hemen telefonumu elime aldım.
İçimdeki vicdan azabımı ancak ondan özür dileyerek dindirebilirdim. Hemen onu aradım. Ama açmıyordu. O sinyal sesini duyunca telefonu kapatmıştım.
Evine geldiğimde zile bastım. Ama kimse kapıyı açmamıştı. Aklımdan eve girsem ne olur diye bir düşünce gelse de onu hemen defetmiştim. Bu haneye tecavüz olurdu. Hoş, Baekhyun'un beni pek şikayet edeceğini sanmıyordum ama yine de kendimi garantiye almanın daha mantıklı olacağını düşünmüştüm.
Belki Jongin biliyordur diye Jongin'i aradım. Hemen açmıştı.
"Alo Jongin, benim Rose."
"Efendim Rose."
"Şey... Baekhyun telefonunu açmıyor da sana soracaktım."
"Şimdi uçaktadır. Ondan açmıyordur telefonunu."
"Uçakta mı?"
"Yoksa bilmiyor musun? Sana söyler diye tahmin etmiştim."
"Neyi?"
"İki hafta boyunca Chicago'da olacağını."
*
🙆İyi Okumalar🙆
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Take You Home | Baekhyun
FanfictionPark Rose asosyal birisiydi. Ona kalsa bu asosyalliğine devam ederdi ama Byun Baekhyun gibi çılgın bir komşusu olmasaydı. Ayrıca romantik💕 《Tüm hakları Baekhyun'un kokladığı gülün içindedir.》