Her insanın yüzleşmekten sakındığı, beyninin bir köşesine unutmak dileğiyle sakladığı korkuları vardır. O korku hep o kişiyledir. Nasıl bir kötü anımızı aklımızdan hiç çıkaramıyorsak, unutamıyorsak, korkularımız da ne kadar umursamasak da bizimle beraberdir. Karşımıza alacağımız anlar zaman cetvelinde kaybolmuş bir haldedir. Ne zaman nerede çıkacağı belli olmaz.
Benim de herkes gibi korktuğum şeyler var elbette. Fakat ben onlarla yüzleşmeyi beklemek yerine onları karşıma çıkarıp bir an önce yüzleşmeyi diliyorum. Ya da onlara ufak bir çelme takıp hayatımın en nefret dolu noktasına yollamayı tercih ediyorum.
Şuan korkularım bir kaç dosya içerisinde saklıysa ne yapacaktım? Nasıl onları hayatımdan def edeceğim. Zorundayım, yapmalıyım. Başka şansım kalmadı.
Sandalyede dikleşip gözlerimi kapattım, derin nefes aldım. Yağmurun şiddetli sesi kulaklarımda çınlıyordu. Anılar daha fazla depreşmeden dosyanın ilk sayfasını çıkarıp elime aldım.
Ceyhun Kaplıca.
Yaş:47
Meslek: Üzerine olan mülklerle ilgileniyor ve aynı zamanda kendine ait bilinen bir markanın sahibi.
Genel bilgiler: Bir kızı var. 16 yaşında. İsmi Ceyda Kaplıca. İzmir Rota Koleji 10.sınıf öğrencisi. Voleybolla ilgileniyor. Takım kaptanı ve Türkiye ikinciliği var. Çok aktif ve zeki bir kız. Çevresi tarafından çok seviliyor. Babasıyla arasında klasik bir kız-baba ilişkisi var. Sevgilisi var ismi Orkun. Kendisinden yaşça büyük biri. Ailesinin henüz haberi yok.
Eşinin ismi Lale. Çok sosyal, bir çok vakıfa üye, yardımsever biri. Daha önce ihtiyaç sahiplerine barınak, yeme, içme, giyinme imkanı sunmuş ve hala sunmaya devam ediyor. Aile arası ilişkilerde pek anlaşmazlık yaşayan taraf. Eşinin işkolik olmasını ve kendi ile ilgilenmediği konusunda yakınıyor.
Okuduğum üç sayfa yazının sonucunda delirecek seviyeye vardım ve önümde ne varsa yıktım. Önümde iki CV vardı ve hepsi boktan şeylerdi. Delil olarak kullanacağım hiçbir şeyim yoktu. Bir kaç araba markası, plaka. Bunlar yeterli olamaz. Bunlar benim işime yarayamazdı. Daha derine inmem gerekiyordu, olmalıydı. Ben bu işin peşini bırakmayacağımdan eminim.
Hızlıca telefonumu elime aldım, Oğuzu aradım. İkinci çalışta açtı.
"Beni iyi dinle. Kendine burada bir ev tut. Ceyda Kaplıca ile ilgili her şeyi en ince ayrıntısına kadar öğrenmek istiyorum. Ne sever ne yer? Hangi mekanlara gider? Her şeyi. Voleybol oynadığı saatlere kadar...
"Bak Beste çok hırs yapıyorsun başına bela açacaksın."
"Dediğimi yap!" Telefonu hırsla kapattım. Bu bir kaç CV ile olmayacaktı. Gerekirse kendim bulacaktım.
***
3 Gün Sonra...
"Burası mı?"
"Evet. Senin adına kayıt açıldı ve maalesef..." Göz kırptı. "Ufak bir yanlışlıkla onlarla aynı seansa koymuşlar seni."
Koca levhaya baktım. İzmir Atatürk Spor Salonu. Yavaş adımlarla spor çantamı koluma takarak içeriye girdim. Kartımı cihazdan geçirip içeriye giriş yaptım. Kızı fotoğraftan az çok tanıyordum. Şimdi sıra onu bulmadaydı. Voleybol Sahası yazan kocaman kapının önüne geldim. Planımın ilk adımını atacağım için fazlasıyla heyecanlıydım. Kapıdan içeriye girince kocaman bir sahayla karşılaştım. Kalabalıktı. Kız takımı olduğunda pek erkek de yoktu. Uzunca koridoru ilerledim ve sahanın içerisine tamamen girdim. Sahada 15 civarı kız vardı. Haliyle onların seansından olmadığım için bir çok göz bana döndü. Hepsi benden küçük duruyordu.
"Sen kimsin," dedi sarışın bir kız.
"Voleybol oynayacağım." Dik ve rahat duruşum kızı yumuşatmıştı.
"Bu seansa bu grup dışında alım yok. Emin misin?"
Kartımı uzattım. Gözünün ucuyla baktı. "Bir yanlışlık olmuş olmalı."
"Bu seansa katılsam sorun olmaz değil mi? Tecrübeliyim" dedim ve gülümsedim. Lanet olsun rol yapmaktan nefret ediyorum.
"Ne oluyor Eda" diyerek yanımıza bir kız geldi. Bu... O kız... Ceyda.
Elimi uzattım. "Merhaba ben Beste." Elimi sıktı. "Beni ufak bir yanlışlık sonucu bu seansa koymuşlar. Size katılsam sorun olmaz umarım."
Kocaman gülümsedi. Sevecen biriydi. Bu umurumda değil.
"Tabii. Oynadın mı daha önce?" Birlikte sahanın ortasına yürüdük.
"Bir çok kez."
Düdük çaldı ve bir ses yükseldi. "Seans başladı."
"Sen benim olduğum tarafa gel."
Onunla aynı yere gittim. Ne kadar yakın olursam o kadar iyiydi. Zaman hızla ilerlerken maç başladı. Olabildiğince iyi oynadım. Sayın çoğu bizim taraftaydı. Ceyda ile bir yandan klasik sohbetler ediyor bir yandan oynuyorduk. Bu iğrenç bir durumdu. Belki de annemin katilinin kızıyla oynuyordum.
Maçın ortalarına doğru planımı devreye sokmaya başladım. Çaprazımdaki kıza gelen topları bir kaç kere ben karşılayınca o kız da Ceyda'nın olduğu yere yöneliyordu ve Ceyda sıkışıyordu. Biraz daha başarabilirsem yapacaktım. Çaprazdaki sıska kız bir kaç kere yakınsa da Ceyda maça odaklandığından bunu fark etmiyordu. Çapraza doğru gelen top için şeklimi aldım ve olabildiğince yer kaplayarak topu karşıya yolladım.
"Ahhhhh."
Çaprazdaki kız Ceyda'nın olduğu yere ilerlerken benim yüzümden çelme takmıştı. Ceyda yakınıyordu. Özür dilerim küçük kız. İçimden güldüm.
"Olamaz ne yaptım ben? Çok çok özür dilerim." Ceyda'nın yanına ilerledim ve yanına çöktüm.
"İyi misin? Revire gidelim mi? Hastaneye?"Elini elimin arasına aldım. "Böyle bir şey yaptığıma inanamıyorum dedim ve üzülmüş rolüne büründüm.
"Sorun değil." Yüzünü acıyla ekşitti. Biraz evde dinlensem geçer.
"Bu seansa katılmamalıydım." Yerden kalktım ve çantamı alıp yüzümü eğerek yavaş adımlarla çıkışa yöneldim.
Arkamdan seslendi. "İçin rahat edecekse bugün bize gel. Hem çok iyi oynuyorsun. Seninle yakından tanışmak isterim.
İşte bu! Sinsice güldüm. Planın ikinci evresi başlasın.
Yeni bölümle herkese merhaba. Artık yaz geldi ve sahalar tamamen benim. Birlikte bu kitaba yeni bölümlerle her hafta can vereceğiz. Uzun zaman yoktum okuldan dolayı. Ama artık buradayım ve gitmeye niyetim yok!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIRADAN
Fiction générale"Kaçıyorsun. Tek yaptığın kaçmak. Sen nesin biliyor musun Beste? Tam bir korkaksın. Yüzleşmekten korkuyorsun! Bu şekilde korkarsan acıların daha çok üstüne gelecek! Yapayalnız hayatında düşünceler beynini kemirecek, içindekileri tuttukça katlanamaya...