"İklim ne oldu ?" diye sorduğumda yerde baygın olduğunu gördüm. Sarsarak uyandırmaya çalıştım.Ambulansı aramak geldi aklıma hemen telefonu elime aldım.Ambulansın numarasını bile unutmuştum o an. Evin içinde bir o yana bir bu yana koşuştururken İklim arkamdan
"Böö!" diye kalktı. Koltuğun üstündeki yastığı üzerine fırlattım.Koşup ona sarıldım.
"Nasıl korktun ama işte ben ya!" diye hava atıp boynuma sarıldı.Öptüm doyasıya onu.
"Ben bunun intikamını alırım ama senden." Güldü ve
"Ne zaman istersen." diye karşılık verdi.
Bugün maç günüydü.İklim siyah formasını seçti.Bende dolabımdan bordo formamı alıp Beşiktaş bilekliklerimi taktım.Saçlarıma siyah beyaz örgülü bandımı bağlayıp altıma da siyah taytımı geçirdim.Makyajım için aynanın karşısına geçtim ve yüzüme fondöten sürüp, gözlerime eyeliner çektim.Dudaklarım için de formama uygun bordo tonlarda bir ruj sürdüm ve makyaj işini tamamladım.Sıra ojelerimdeydi. Siyah ojemi elime alıp sürdüm ve kurumalarını bekledim.Onlar kuruduğunda İklim'in yanına gittim.O da hazırdı.Muhteşem görünüyordu. Birbirimize bakıp gülümsedik ve son olarak atkılarımızı boynumuza sarıp evden çıktık.
Ağaçlı yoldan gönlümüzün efendisine yürüdük meşalelerle. Taraftarlar ile marşlar,besteler söyleyerek biricik mabede Vodafone Arena'ya varmıştık.Stada girdiğimizde fotoğraf çekmesi için telefonumu İklim'e verdim.Sonra selfie yapmak için telefonumu elime aldım ve güzel pozlar bulduğumda çekmeye başladım. Tam o sırada bir çocuk arkamdan kartal pençesi yaparak poz verdi.Ben böyle bir şey görmemiştim.Şok olmuş bir halde ona dönerek gülümsedim.
"Bu kadar güzel bir fotoğrafı bozmuş olabilirim ama dayanamadım." deyip güldü.
"Hayır, çok doğal ve güzel de oldu bence.Gel daha çekilelim." dedim ve beni başıyla onaylayınca çekilmeye devam ettik.Çok hoşuma gitmişti fotoğraflar.Etiketleme bahanesiyle instagram kullanıcı adını sordum o da verdi.
"Bu arada senin adın ne kartaliçe?" diye sordu.
" Eftelya. "
"Rüzgar benim de.Hangi okuldasın?"
"İstanbul Üniversitesi'nde hukuk okuyorum ikinci sınıftayım sen nerde okuyorsun?"
"Bende İstanbul Üniversitesi'nde Astronomi ve Uzay Bilimleri okuyorum ve ikinci sınıfım tesadüfe bak seni hiç görmedim."
O sırada İklim araya girerek ;
"Genelde birlikte takılırız onunla.Görmemişsindir.Bundan sonra görüşürsünüz artık."
diyerek bana o sinsi gülüşlerinden yolladı.
"İyi olur. Transfer dedikoduları yaparız.Ne dersin?"
"Güzel olur benim için" dedim.
Seremoni başladığında futbolcular ellerinden tuttuğu minik çocuklarla yavaş yavaş sahaya çıkmışlardı.Ardından İstiklal Marşı'nı okuduk ve maç başladı.Rüzgar'ı bırakıp pür dikkat maça odaklanmıştım.Daha ikinci dakikada Aboubakar takımımızı öne geçiren o golü attı ve tribünleri coşturdu.
"Goooool" diye bağırıp seviniyordum.Rüzgar heyecandan ne yapacağını bilemediğinden olsa gerek ki beni bir anda kucağına alıp etrafında döndürdü.Düşmemek için kollarımı boynuna doladım.Öylece kalmak istedim bilmiyorum.
Beni yere indirdiğinde heyecandan nefesim kesilir gibi olmuştu. Yanındaki kardeşim dediği çocukla Aboubakar ve Babel'in havada çarpıştığı gibi çarpıştılar.Onların o haline gülüp bizde İklim ile tezahüratlarımıza devam ettik.
Maç sonucu 4-1 galip ayrıldık stadyumdan.Eve geldiğimizde oldukça yorgunduk. Yarın Muğla'ya gidecektik.Annemleri ve kız kardeşim Eda'yı çok özlemiştim.Eda henüz 17 yaşında. Üniversitede bizim yanımıza gelmeyi istiyor.Hem Beşiktaş'a hem bana yakın olabilmek için. Muğla'ya yanımda götüreceğim eşyaları toparlarken gelen mesaj sesiyle telefonuma yöneldim.
Rüzgar'dı.
"Uyudun mu kartaliçe?"
"Hayır,yarın Muğla'ya götüreceğim eşyalarımı toparlıyorum."
"Doğru ya,Muğla'ya gidiyordun sen!"
"Aynen,bizimkileri çok özledim."
Rüzgar ile konuşurken eşyalarımı toparladım ve yatağıma zıplayıp Beşiktaşlı pikemi üzerime örttüm ve onunla konuşmaya devam ettim.Uykum iyice geldiğinde ona :
"Siyah beyaz geceler,bu gece düşlerimiz dehşetli güzel olacak." deyip uyudum.