1.BÖLÜM: ''YAKINDA GELECEĞİM''

108 13 3
                                    

Uyanmak istemediğim bir güne dışarıdaki çocukların rahatsız edici sesleriyle uyanmıştım. Sabahın köründe ne çok ses yapıyorlar ama... Evde oturmak varken niye dışarı çıkıyorlar ki? 

Gözlerimi beyaz olan tavana dikerek derin bir of çektim ve yatağımdan kalktım. Toz pembe terliklerimi ayağıma geçirdim. Tuvalete doğru ilerledim, yüzümü yıkayarak karşımdaki aynaya baktım. Dün gece ağlamaktan gözlerim şişmişti, saçlarımdan bahsetmiyorum bile... Tropikal ormanlara benzediğini söylesem yeridir. Aynadaki yaratığa birkaç dakika daha baktıktan sonra odama ilerledim. Yatağımın yanında olan masamın üzerindeki siyah tokamı aldım ve saçlarımı rastgele topladım. Yatağıma da çeki düzen vererek pencerenin güneşliğini açtım. Üzerinde renkli simler olan perdemi inceledim. 

Bir süre sonra odanın havasız olduğuna karar verip pencereyi açtım ve kapı çarpmasın diye kapatıp mutfağa doğru ilerledim. Kahvaltı etmek istemiyordum, onun yerine kendime kahve yapma kararı aldım. Tezgahın yaklaşık yirmi santim üzerinde duran kenarları ahşap, ortası şeffaf dolabın kapağını açtım, içerisinde göz gezdirdim. Dolabın köşesinde duran dışı siyah, içi kırmızı, kulplu olan bardağımı parmak uçlarımda yükselerek, zorda olsa almayı başardım ve kahvemi yaparak tezgahın karşısındaki sandalyelerden birine oturdum. Karşımda duran krem tonundaki balkon kapısına kısaca bakayım deken, kapı çaldı. 

Sandalyemi geriye doğru iterek kapıya doğru ilerledim ve gelenin kim olduğuna baktım. Tahmin ettiğim gibi gelen annemdi. Üzerinde gri renkte olan montu, altındaysa siyah eşofmanı vardı. Muhtemelen market yakın olduğu için üzerine rastgele bir şeyler geçirerek dışarı çıkmıştı. Kapıyı yavaş bir şekilde açtım ve gülümseyen anneme ''Hoş geldin.'' dedim. Annemse ayakkabılarını çıkarıp içeri girdi, ardından ''Hoş buldum, daha iyi misin?'' dedi. Başımla onaylayarak ''Beni idare edecek kadar.'' dedim.

 Elindeki poşeti göstererek göstererek ''Bak, sana ne aldım! En sevdiğin çikolata.'' dedi, üzülmemi istemediğini biliyordum. Bir şey demeden gülümsedim. Ama bu gülümseme, normal bir gülümseme değildi. Uzaktan biri baksa mutsuz olduğumu anlayabilirdi, acı dolu ama güçlüyüm diyen bir gülümsemeydi bu. Annem de bunu anlamış olacak ki sevgi dolu kollarını bana açarak ''Gel bakalım, ana kız kahvaltı edelim.'' dedi. Arkama geçerek beni mutfağa doğru yönlendirdi.

 Mutfak kapısından içeri girdiğimiz anda masanın üzerinde olan içi dolu bardağımı gördü. Yeni yaptığım belliydi çünkü üzerinden dumanlar çıkıyordu. Yavaşça bana döndü ve yapmacık bir şekilde kaşlarını çattı ''Sabah sabah kahve içilmez, ilk olarak kahvaltı yapacağız.'' dedi. Tam itiraz edecektim ki ''Aç değilim lafını bile duymak istemiyorum Duru. Şu dört günden beri hep böyle yapıyorsun.'' dedi. Bir şey demeden ittiğim sandalyeye oturdum, kahvemi gizlice içecekken annem bardağımı alarak tezgahın üzerine koydu ''Ben ne dedim küçük hanım?'' dedi, başımı sağa sola yavaşça sallayarak ''Beni kahvemden ayırman hiç doğru değildi Emine Sultan.'' dedim, bana baktı ve bardağın içindeki kahveyi lavaboya döktü. Sağ elimi kalbime götürerek son nefesimi veriyormuş gibi sesler çıkarmaya başladım ve ''Kalbim!'' dedim. Annemse beni önemsemeyerek kahvaltıyı hazırlamaya başladı. Ona yardım etmek için kalkacağım sırada annem, konuşmadan otur dermiş gibi bir hareket yaptı. Sessiz bir şekilde yerime oturup annemin ne yaptığını izlemeye başladım.

Son olarak ince belli, desensiz çay bardağını dolu bir şekilde önüme koyduğu anda anneme baktım ''Aç değilim ama çay içebilirim, kahveden sonra da çok iyi giderdi zaten.'' dedim. Annem, dolaptan tabakları çıkararak birini benim önüme, diğerini ise kendi sandalyesine oturarak önüne koydu. Sonrasındaysa tabağıma peynir, zeytin, domates ve salatalık koyup ''Onlar bitecek.'' dedi. Annemin bu sözleri üzerine bir süre ona baktım. 

Beni Unutma SevgilimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin