MESAİ

7 0 0
                                    

       Anieli'nin dürtmesiyle uyandım.Ne olduğunu anlamadan konuşmaya başladı."Atölyeye git, çocukların başında dur.Neredeyse öğlen oldu." Şaşkınlığımı attıktan sonra, "Tamam." dedim.Anieli odadan çıktı, yatağımdan kalktım siyah gömleğimi çıkarıp, beyaz gömleğimi giydim.Hôldeki aynaya bakarak, saçımı tarak yardımıyla düzelttim."Akşam görüşürüz." dedikten sonra, kapıya yöneldim.Kapı kulpunu sakince ezip, kapıyı açtım.Merdivenleri hızlıca inip, sokak kapısına ulaştım.Sürgüyü çektim, kulpunu kavrayıp kapıyı açtım.Dışarı çıktım,kapıyı ardımdan kapattım.Güneşin kavurucu sıcağına fazla maruz kalmadan, gölgelerden ilerleyerek atölyeye vardım.Daha kapıya tıklamadan, kapı açıldı.Kapıyı açan Saffetti.Hesap sorarmışcasına gözlerine bakınca, "Perdeyi aralayıp gördüm seni.O yüzden sormadım." dedi.Gülümsedim ve, "Lüzumu yok, biraz daha dikkatli ol." dedim.Birlikte içeri girdik.Kemal'i her zamanki gibi, dikkatlice silahlara göz atarken buldum.Makina ve mekanik bilgisi olan en çok kişi Kemal idi.Ali ve Erşan, silahları, dikkatlice masaya yerleştiriyordu.Özenle bakılmış silahlar, gaz lambasının altında mücevher gibi ışıldıyordu.Colt marka altıpatlarlar, mühendislik harikası, winchester tüfekler, av bıçakları, pırıl pırıldı... Erşan bir adet gümüş çekirdekli mermiyi bana doğru uzattı.Bu bir kırkdörtlüktü.Osmanlı Ordusu envanterinde  görmüştüm.Çekirdeği mat ve alacalı griydi."Bunu görünce sakın bayılma!" dedi ve tüfeği uzattı.Colt! marka bir tüfekti.Bunu ilk defa görüyordum.Uzunluğuyla dikkat çekiyordu.Mekanizması daha farklıydı.Altıpatlar mantığına sahipti, fakat tüfekti.Toplu bir tüfek.Bunu keskin nişancılık için kullanabilirdik.Bir dürbün uuydurursak gayet güzel işler çıkarabilirdi.Masanın üzerinde bir Remington gördüm.Krom kaplamasıyla gözüme çarpıyordu.Silah teslimatı beni gayet memnun etti."Kemal, ne düşünüyorsun ? Mermi işini burada halledebilir miyiz ?" Kemal elindeki silahı bıraktı ve, "Silahlar gayet güzel.Bize bu yolda çok yardımcı olacaklar, lakin mermi işini burada halletmek biraz zor olucak" dedi.Tahmin edebiliyordum.Burası gümüş eritip, kalıba basmak için biraz dardı.Ahşap zemin yangın tehlikesi oluşturuyordu.Demirci Suphi'nin dükkanını kullanmamız gerekti."Artık ihtiyar demirciye kaldık." dedim.Erşan kasayı kurcalarken, birşey dikkatini çekti.Elini attı ve o tabanca benzeri silahı bana uzattı.Garip bir silahtı.Köylülerin kullandığı çifte gibiydi, mermi yatağı aynıydı lakin kısaydı.Tahribatı aynıydı lakin kolay taşınabilmesi için tabanca şeklinde üretilmişti.Ahh! Tabi ya.Koskoca tüfeği kısaltmışlardı. O kadar uzun namluya rağmen dağılan onlarca saçma, bu kısacık namludan çıktığı an dörtbir yana savrulacaktı.Eğer saçmaları gümüş basarsak, bize gerçekten büyük bir avantaj sağlardı.Mahmutu durgun gördüm.Elimdeki namlusu kısa tüfeği masaya bırakıp, Mahmutun  yanına oturdum." Hayırdır Mahmut? " dedim.Fazla üstelemek istemedim."Yok birşey ağabey.Sadece, bu görüntü ve olaylar beni umutlandırıyor.Sanki yolun sonuna az kalmış gibi." Kafamla onayladım."İnşallah bunlarda bitecek, inşallah.Canını sıkma da, arkadaşlarına yardım et" dedim.Diğerleriyle kaynaşması, kafasının dağılmasını sağlayacaktı.Mermi kalıplarını inceledim.Kalitesi, görünüşü ve kendine has havasıyla belli oluyordu.Demirci Suphi ile konuşmam lazımdı.Bu mermi işini çabucak halletmeliydik."Çocuklar, siz envanter sayımı yapın, bir kenara not alın.Ben şu kalıbı gidip, Demirci Suphi'ye göstereyim." dedim.Ali, "Durman hata ağabey.Burası bizde, gözün arkada kalmasın" dedi." Allaha ısmarladık" dedim ve oradan ayrıldım.

YARGISIZ 1890Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin