Aralık ayının son günlerindeyiz hava buz gibi olmasına rağmen sabah sıcacık yatağımı bırakıp lanet olası okuluma gitmek zorundayım. Neden mi? Çünkü babam olacak adam hiç birşeyimle alakadar olmazken okuluma çok önem veriyor. Saat daha sabahın altısı yahu. Sıcak yatak bırakılır mı!
Hızlıca yatağımdan kalktım ve banyoya koştum. Şöför beyi bekletmek olmazdı. Hızlıca kısa bir duş alıp kendime geldikten sonra hemen giyecek bişeyler bulmaya çalıştım ama her sabah olduğu gibi bişey bulamadım ne güzel!
-Nazife teyze bakar mısın?
Nazife teyze evimizin bitanesidir. Çocukluğumdan beri benimle ilgilenen tontonum o olmasa bu koca evde BABAMLA! nasıl yaşıyabilirdim ki.
-Günaydın kuzum. Bir sorun mu var?
- Sorun şu nazoşum yine bir sabaha uyandım ve yine giyecek birşey bulamıyorum.
-Ahh kuzum o kadar kıyafetin var giyin birini işte hem bak saat 7 buçuğa geliyor baban birazdan kahvaltı masasında olur geç kalma yine.
- Off sanki çok suratıma bakıyor da ne bu zorunluluk.
-Hadi tutya'm oyalanma.
Aile kahvaltısı. Çok guzel bir aileymişiz gibi yapılan kahvaltılar ve akşam yemekleri. Kısaaca işgence. Dolaptan siyah dar pantolonumu ve üstüne giydigim beyaz tşörtle oldukca sıradan olmuştum ama tabikide bu umrumda degildi ben parası olan havalı gösteriş meraklısı kızlardan hiç olmamıştım zaten. Benim farkımda buydu. Spor ayakkabılarımıda giyip çantamı aldım ve kahvaltıya indim. Çok sevgili babacığım sofraya oturmuş ve kahvesini yudumluyordu. Beni görünce gözleriyle bi beni süzdü sonra iğrenircesine suratıma bakıp kahvesini içmeye devam etti. İşte benim her sabah yaptığım kahvaltı buydu. Babam tarafından nefretli sabahlar. Hiç birsey yemeden kalktım sofradan ve şoförümüz olan Ufuk'un yanına gittim.
-Günaydın. Beni okula götürür müsün ufuk.
- Tabi tutya hanım.
Diyip kapımı açtı ve arabaya oturdum. Evimle okulum arasında ki mesafe ne kadar arabayla gitsem bile yarım saat sürüyordu. O yüzden kulaklığımı kulağıma taktım ve yol boyunca biraz şekerleme yapmaya karar verdim. Ama ben doğarken şanssız olduğum için bu isteğimde tabikide olmadı. En son bir çarpmanın etkisiyle koltuktan savrulduğumu hatırlıyorum. Arababa durdu ufuk bir hışımla arabadan indi. Bende indim ve lüks bir spor arabanın yandan bize çarpmış olduğunu gördüm. O anki panikle kendime gelmem zaman almıştı ufukun bagırmasını duyuyordum ama tepki veremiyordum sonra birden kendime geldim arkamı dönüp baktığımda onu gördüm yunan tanrıçalarından fırlamış gibiydi. Bize çarpan arabanın sahibi 20-23 yaşlarında ultra yakışıklı bi adam. Dikkatle ona bakıyordum sonra sinirden kasılmış çenesini sıvazlarken birden kafasını çevirdi ve göz göze geldik. Ufuk hala daha bağırıyordu.
-Ufuk yeterr!
-Tutya hanım. Ahh iyi misiniz?
- İyiyim. Artık bağırmayı bırak okula geç kalıyorum.
- Tutya hanım gidemeyiz polisler geliyor.
Saate baktım saat 8 buçuğu geçmişti yani zaten derse geç kalmıştım okula gitmemek için bahane arıyordum zaten ondan hiç üstelemedim. Ultra yakısıklıya baktım göz ucuyla telefonla konuşuyordu. Kendini kastığı giydiği tşörtten bile belliydi kasları ortaya çıkmıştı. O çene hattları o gözleri ve uzaktan bile farkedilen uzun kirpikleri. Tam aşık olunacak biriydi. Amaa şuan ben ne saçmalıyordum. Bu kadar etkilenecek ne vardı ki daha adını bile bilmiyordum.
- Ufuk sen bu işleri hallet ben taksiye binip gidiyorum.
- Tutya hanım babanızın kesin emri var yanınızda ben olmadığım zaman biryere gidemezsiniz.
Neden baktığımı bılmıyorum ama o ara ona baktım bizi dinliyordu kaşlarını çatmıştı bu şekilde bakması sinirimi bozmuştu.
-Ne bakıyorsun öyle senin yuzunden okula geç kaldım.
-düzgün konuşsana kızım ben mi dedim önüme çıkın diye.
Tam ağzımı açıp birşey diyecektim ki ufuk lafa karıştı ;
-Tutya hanım babanızla konuştum sami bey gelip sizi alıcak efendim bu taraftan buyurun.
-Tamam ufuk.
Sami bey babamın şöförüydü yıllardır bizimle çalışıyordu ama bir turlu ona ısınamamıştım . sami bey arabayla gelip beni aldı arkamda bıraktığım ultra yakısıklıya arabanın camından baktığımda gözlerini dikmiş bana baktığını gördüm. O an kalbim çok fena atmaya başladı ilk görüşte demek bu oluyordu galiba. Ama ben tatmadığım duyguları tatmaktan korkuyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAR GÜNEŞİ
Teen Fiction~ Buz gibi havada dışarı çıkmıştı genç kız. Ürkek bir ceylan gibiydi kendisinden bile korkuyordu. Korkmasıda gerekiyordu zaten yaşadıkları kolay birşey değildi. ~ - Affet beni baba. Kalbindeki karanlığa ait olamadım. * Onun adı "Tutya". Gözleri...