2.BÖLÜM

34 4 0
                                    

Bazen diyorum ki sevin çünkü kimse senin kadar acılarla, ölümlerle yüzleşmek zorunda kalmadı.

 Eğer bu düşünce seni bencilleştiriyor ise o zaman sevinçli olanlar için mutlu ol. Belkide onlar çoktan mutluluğu hak etmiştir. Senin gibi, siyah koltukların üzerinde, yeşil gözlerinin içerisini kaplayan siyahlıklar ile yüzleşmişlerdir belkide çoktan. Ait oldukları o yerlerden bir yabancı gibi ayrılmak zorunda kalmışlardır ya da. Güneşi göremeyecek bir yerde çok uzun bir süre kalmışlardır belkide. Kurşun rengi bulutların yanından yeryüzünü parlatan güneşe kaymışlardır özgürlüklerine kavuşunca. Sonra mutluluk karşılamıştır onları kuralları ve sınırları olmayan bir mutluluk. Peki ya benim gibi güneşi göremeyenlere ne oldu ? Kara toprağın serinliği çürüttü mü bedenin derisini ? Ne kaldı geriye ? Bir yığın kemik. Böyle mi olacaktı bize yazılan o yazgının sonu ? Bilmiyoruz. Peki soğuk gülümsemelerinizin altında neler yatıyor ?  Elleri silahtan başka bir şey tutmamış, gözleri cesetten başka bir şey görmemiş,burunları sadece kan kokusuna aşikar  bu insanlar soğukta olsa nasıl gülümseyebiliyorlardı ? Bulanıktı gözlerim fakat o soğukkanlı yüzleri nerede olsa tanırdım. Onlar 2004'ün  bana bıraktığı hayata çok benziyorlardı. O günkü gibi bakıyorlardı bana, insanlara. Oldukça acımasız oldukça katı.. Bazen mantığımdan özür dilerdim şuanda öyle yapacaktım. Affet beni, yenemediğim duygularımı, yerine gelmeyecek hayali isteklerimi. Sen benim hakikat yolumsun, önderimsin benim yolumda duygular olamaz onlar alındı, onlar çalındı, onlar yok edildi. Gözyaşlarım çoktan kurudu ağlayamıyorum artık. Hadi yine bahşet o duygunu bana.. Bahşet ki kendim olayım bir daha akmasın o gözyaşlarım yanaklarımdan onları kurutmayacak bir yağmur yağamasın bir daha. Ağzımdan isyankar çığlıklarım çıkamasın ki ben yine ben olayım ben yine Farah kalayım. Hangi sözler, satırlar eşlik ederdi bu cümlelerime acaba ? Hangi sözsüz fonlar eşlik ederdi hayatıma ? Ritimleri yeterdi belkide tek düzeliğim için. Hangi gözler görürdü beni uyum sağladığım o ahenkli ritimlerde ? 

''Buradan kimse göremez efendim.'' Hayır cevap bu değildi veya bu cevap sorularımın yanıtı değildi,başka bir sorunun yanıtıydı.  İnce kollarımda bir sertlik hissettim ayaklarım zemin ile buluştu. Gözlerimi yaşartan güneşe göz kapaklarımı kapatarak karşılık vermek  ayıp sayılır mıydı acaba ? Saçmalama dedi iç sesim seni şuan götürdükleri şu kocaman eve bak şimdi edebiyat yapmanın sırası mı ? Derin bir nefes aldım ve tek kilitle açtıkları kapıdan içeri girdim. Burnuma havasızlık ve toz bulutu geldi. İster istemez hapşırdım ve öksürdüm. Yanımdaki adamlar bir an soğuk yüzlerini bana doğru çevirdiler fakat daha mühim işleri var gibi duruyordu. Birkaç dakika olduğumuz yerde bekledik o arada da içeriye orta yaşlı bir kadın girdi. Saçlarına hafif ak düşmüş geri kalanı siyah kalmıştı. Bize baktı ve gülümsedi. 

''Şimdi temizlerim.'' dedi ve iki basamak aşağı indi. Camları açtı, koltukların üzerindeki çarşafları kaldırdı yastıkları düzeltti. Evin içini güneş kapladı fakat yinede bize vurmuyordu. İç çektim ve etrafıma baktım. ''Ne istiyorsunuz benden ?'' diyerek bağırdım. Bu kadarı da fazlaydı. Beni ait olduğum yerden koparıp hiç tanımadığım bir şehre getirmeye hakları yoktu. Beni tek koluyla tutan adamın kollarından sıyrılmaya çalıştım fakat olmadı daha da sıkı bir şekilde tuttu. Bağırmadan duramadım. ''Canım acıyor!'' 

''Hissettiğin şey acı değil.'' dedi arkamdaki ses. Kalın bir sesti, ürkütücüydü fakat yinede sesteki o inceliği alabilmiştim. Omzumun üzerinden arkama baktım ve o geceki adamı gördüm. Ona kızmak ile kızmamak arasında baktım. Hayatımı kurtardığına sevinmem mi gerekirdi bilmiyordum. Tehlikeliydi bunu çok iyi anlamıştım fakat ne istediğini bilmiyordum bana istediği her şeyi yapabilirdi yapamaması için öldürmesi gerekirdi. Onu da yapmamıştı. Peki o zaman ne istiyordu ? 

EFENDİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin