Hikaye 7 -Kanatlı yıldırım

44 4 0
                                    

Yarılan, yırtılan gökyüzü. Kan ve ceset denizi yeryüzü. Hava da ki hiç gitmeyecekmiş gibi duran duman ve kasvet.
Karnına yediği büyük darbe ile midesi ve bağırsakları içinde yerde yatarken etrafına bakan askerin son düşünceleriydi bunlar. Her 5 yılda sadece bir kez yarım günlüğüne ortaya çıkan, geldiği zaman biriktirdiği bütün öfkeyi kusan bir lanet yüzünden di bu düşünceler.
Çok çok uzun yıllar önce bu topraklarda yaşayanların ihanet ettiği bir Usta Büyücü onlara demişti ki "Size yaptığım onlarca iyilikten sonra tek hatamda beni asacaksanız eğer o zaman cesedimin gökyüzüne salacağı lanetten de siz sorumlusunuz." Bunlar büyücünün son sözleri olmuştu ve o görkemli meşe ağacında asılmıştı.
Şimdi ise o görkemli meşe ağacının tam altında Kanatlı Yıldırım ortaya çıkmış ve burada ona karşı çıkanlara cezalarını veriyordu. Bir grup asker "artık yeter! Buraya sadece ölmeye geliyoruz" şeklinde isyan ederek kaçmaya çalışmışlardı ancak bir yıldırım kadar hızlı değillerdi, arkalarından duyulan büyük bir gök gürlemesi ile bir anda hepsinin üstüne uçmuştu, pençeleri öyle keskindi ki ne silahlar karşı koyuyordu, ne de zırhlar, saniyeler içinde o grup sadece organ ve kan yığınına dönüşmüştü ve diğer kan yığınlarına bir tane daha eklenmişti. Sadece yarım durması binlerce, on binlerce kişinin ölmesi demekti tabi buraya onu öldürmeye gelen krallıklar da vardı, kellesini, kanadını, pençesini her parçasını isteyen krallar vardı ancak tek alabildikleri sadece ölümdü. "Bu şey öldürülemez mi?" "Bu lanet nasıl kalkar?" Gibi sorular bütün halkın dilindeydi ancak evet bu şey, bu lanet kalkabilirdi, büyücüye ihanet eden halk özür dilerse kalkardı ancak halk ikiye bölünmüş çoğu ona savaş açmıştı ve şanslarını geri tepmiş oldular, 30 sene önce büyük bir çukur kazıp içine düşürmüşler onu orada yakmışlar ve yaklaşık 4 gün orada tutmayı başarmışlardı ama o mevsim çıkan fırtına yüzünden O tekrar güç kazanmış, büyük olan fırtınayı daha da büyüterek kurtulmuştu ve bir daha bu tuzağa düşmemişti.
"Kanatlı Yıldırımın gitme vakti geliyordu eğer son bir atak yapılacaksa bu tam zamanı" gibi düşünceler baş gösterirken bir yandan da krallar "artık ölüm istemiyoruz kendi kandaşlarımızın cesetleri üzerinde yürümek istemiyoruz" şeklinde düşüncelerle oradan kaçmaya çalışıyorlardı ancak ne yazık ki bu düşünce baştan yanlıştı ya hiç gelmeyecektiniz yada ölecektiniz ve öldünüz. Durumu fark eden Yıldırım yaklaşık 3 şehir büyüklüğünde ki bu karmaşık ordu için sadece 3 köy büyüklüğünde fırtına fazla bile olurdu, fırtına sadece bir kaç dakika da kıp kırmızı olmuştu hem ölüler hem yaşayanlar içinde kayboluyordu.
Kanatlı yıldırım son katliamını da yaparak kocaman kanatları ile oradan uzaklaştı, kap kara gökyüzüne doğru, geride bıraktı kanla yıkanmış yeryüzünü...

Korku ve Gerilim hikayeleri ( CP )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin