Merhaba:) Okuyun, voteleyin, yorum atın...Medya:Dolunay YÜCESOY
Medya Müzik: imagine dragons- thunderDolunay'ın söylediği söze bakıp kafamı salladım. Neden olmasın ki muhteşem üçlü olabilirdik.
"Hadi gidelim Cafe'ye orada kahve içeriz kendimize geliriz" diyip ayağa kalkan Erva'ya bakıp kafamı salladım. Dolunay'a döndüğümüzde o da kafasını sallayıp kalktı.
"Nasıl kafasına geçirdim ama " deyip kahkaha attı Erva.
"Aynen güzel vuruştu " diye onaylayan Dolunay'la birbirleriyle beşlik çaktılar.
Bu hallerine gülüp yürümeye devam ettim
"Teşekkür ederim siz olmasanız dayak yiyecektim " bunları derken Cafe'nin önüne gelmiştik.
"Aman canım ne demek" saçlarını savurup içeri giren Dolunay'a baktım. Deli bu kız ya.Bizde iceri girerken boş bir masa bulup oraya doğru ilerlerken Erva garsonu çağırdı. Tam yanımız daki olan masada oturan taş çocuklar vardı. Hatta çok taş.
"Buyrun ne isterdiniz"?
"Kahve" üçümüz de bunu bağırıp söylerken Cafe'deki birkac kisi bize dönmüştü.
Onlara bakıp dil çıkarma isteğimi bastırırken sadece göz devirdim.Garson siparişi alıp yanımızdan gidince ortada bir sessizlik oluşmuştu. Ortamdaki havayı dağıtmak icin kendimden bahsettim."Hadi iyice tanıyalım birbirimizi ben 19 yaşındayım abim var annemler memlekette suan" gülümsedim.
"Bide köpeğim var Hera"
Telefonum çalmaya başladığın da ekrana baktım
Abim arıyordu. Hala çalmaya devam ederken açmazsam beni bulur ve kafamı kırardı.
"Efendim abi""Nerdesin kızım sen"
"Arkadaslarımla cafedeyim"
"Sesin niye garip geliyor kızım senin hemen eve geliyorsun saate bak " diyen abime göz devirdim.
"Tamam" kısa kesip telefonu kapatmak iyi fikirdi suan abimi cekemezdim. O hala uyarılarına devam ederken ben sanki beni görecekmis gibi kafamı sallıyordum. Sonunda telefonu kapattığım da kahvelerde gelmişti zaten. Abimden de zar zor yarım saat izni kopardım.
"Ee sen anlat Erva "derken kahvemi yudumladım.
"Ben şey 19 yaşındayım İstanbulda yetimhane de kalıyordum. Resit olduktan sonra Bodrum'a geldim.Ailem yok küçükken beni bırakıp gitmisler. Bi arkadaşım var suan aynı evde kalıyoruz onu pek sevmiyorum cok ağır kuralcı " konuşması bittikten sonra yüzünde acı bir tebessüm oldu evet bu duruma alışmış olabilir ama yinede bir aile sevgisini istediği belli oluyordu.
Onun bu haline üzülmüştüm ama belli etmedim."Sıra bende bende sizin gibi 19 yaşındayım Bodrumda yani burada yaşıyorum 3 ay tatilinde olduğumuz icin ailem başka ülkeye gitmek istedi ama ben istemedim ve burada kaldım."diyen Dolunay'a gülümsedim.
Dolunay'ın ağzından
Bende kendimi tanıttıktan sonra arkama yaslanıp kahvemi yudumlama ya devam ettim.
Etrafa göz gezdirdigimde bir adam bizim masaya dogru dikmişti o kadar derin bakıyordu ki biran göz göze geldik. O hala gözlerini ayırmadan bakmaya başlayınca bende ona dik dik bakmaya başladım. Adam ayağa kalkıp bize doğru gelmeye başladığında hâlâ bakışmayı sürdürüyorduk.
Tam yanımıza gelip birşey diyecek diye beklerken yanımızdan geçip ilerlerken adamın ayağına çelme taktım.Adam yeri boylarken gülmemek icin ne kadar ugrassamda dayanamayıp kahkahayı bastım. Bizimkiler de ve cafede ki birçok kisi bana katılıp gülüyorlardı.