Arya'nın Ağzından
Sonunda Şule'nin elindeki fırçadan kurtulabilmiş fazla yaptığı makyajı siliyor elbisenin dekoltelerine küfürler savuruyordum. Uzun olmasına sevinsem de bu kadar dekolte hoşuma gitmemişti. Hem göğüs hem bel hem de göbek dekoltesi vardı boru mu?
-Hadi ama Arya yeter bu kadar bulduğumuz elbise buydu ve üzerine tam oturdu.
-Bu kadar açık olmak zorunda mı. Alt tarafı sorun değil de üstüme birşey giymemiş gibi hissediyorum. Hem elbise sevmiyorum ki ben. Zaten işyerinde mecbur arada sırada giyiyorum. Offff
-Kot pantolon vereyim bir de kalın bir t-shirt öyle git.
-Ciddi misin. Versene bak dolabımın en başındakini getir onu...
-Arya!
-Tamam tamam kulağımdan bu kadar nefret etme Şule.
Biz böyle tartışırken korna sesiyle Şule hafiften bir pencereye bakmış ve bana geri dönmüştü.
-Hadi tamam Efeciğimde geldi.
-Nerden Efeciğin oluyor be!
-Kıskanma tamam.
-Şule! Efe Bey o.
-Olabilir müstakbel eniştem sonuçta.
Cevap olarak yeni giyip ayağı kalktığım topuklu ayakkabımın topuğuyla ayağında hafifçe(!) bastım. O acıyla inlerken çantama telefonumu atıp hızlıca kapıya yöneldim.
Arabadan inmiş ve bana bakan Efe Bey'in bakışlarıyla kendimi çok açık giymiş hissettim. Bu elbiseyi bende beğenmemiştim. Efe Bey hâla aynı şekilde bakmaya devam ediyordu. Biraz utandım sanırım. Nerden giymiştim ki ben bu elbiseyi. Tam konuşacakken daha doğrusu konuşmaya çalışacakken aynı ifadeyle konuştu.
-Ço... çok güzel olmuşsun...
-Teşekkür ederim
Kapıyı açtı ve ben bindikten sonra kapatıp kendisi de bindi. Ne oluyordu ki böyle. Kesinlikle nazik olmak için söylemiş olmalı yoksa yani hayırdır arım balım peteğim dimi? Hem niye beni davet etmişti ki dediği gibi belki de yeni geldiğimden ve kimseyi bulamayacağımdan olsa gerek. Bende anlamamıştım.
Tabii ya! Nasıl unuturum. Dosyaladığım metni mesajla patrona sekreterine ve birkaç ilgili çalışana göndermeliyim. Offff. Telaşımı gören Efe Bey'de bana ne oldu demeye çalışırken telefonumdaki klasörlerde hunharca geziniyordum. Daha az önce kendi telefonuma atmış olduğumdan emindim.
Hah iste burdaydi sonunda bulabildiğimden gönderebilmiştim. Durduğumuzda ise geldiğimizi anlamam iki saniyemi aldı. Bu defa kapıyı açmasını beklemeden inmek istedim fakat kapıyı kitlemişti. Manyak mısın oğlum sen demeyi çok isterdim ama bu bu günü batırır beni işsiz güçsüz kılardı. Kapının kilidini açıp indi kapımı açtıktan sonra kapatıp kolunu uzattı tuttuktan sonra ise anahtarı kapıdaki valeye fırlatıp girişe yöneldik. İç sesimin gıkı çıkmıyordu çünkü karnımdaki kelebekler onu esir almışa benziyordu.
Kapıdaki görevli işini yaparak adımızı aldıktan sonra ikinci kapıdan girerek büyük salona ulaşmış olduk. Tüm gözler üzerimizde olmasa da çoğu göz üzerimizdeydi bunu milyarderin oğlunun yanımda oluşuna bağlıyorum. Patronumun gözünde bir sinir kırıntısı aradım bir asistan olarak bayağı geç kalmıştım çünkü ama bulamadım sadece bize bakıyordu. Ve bir göz daha. Tunç... Onun burda ne işi vardı ki. Tamam kendi çapında bir şirket kurmuş olabilirdi ama kimin umrunda? Buraya gelebilecek kadar mı yükselmişti? O alçak herşeyi yapardı zaten dediğim gibi kimin umrunda ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Asistan Belası
ChickLitSON BÖLÜM KİTABIN TASLAĞINI İÇERİR İSTEYEN ALIP YAZABİLİR👍 Sakar, düşünmeden konuşan, kendisiyle konuşan acayip bir asistanın hikayesi başlıyor...👑 Dikkat! Bağımlılık yapar 👑 Herkese açık 👑 Benzer olabilir belki bilmiyorum ancak tamamen ____si...