Özgür İlişki

41 23 2
                                    

Utku çok değişik bir insan. Ona göre ellerimin masanın üstünde durması temas etmek istediğim mesajını veriyormuş. Bunun için elimi tutmak istediğini söyledi. Aslında ben istemişim yani çok saçma. Nereye koyayım elimi totomun altına mı? Ordan el ele tutuşarak çıkmadık. Çok utanıyordu. Çok heyecanlı ve mutluydu gerçekten. Ben yine koluna girdim Gamze'nin yanına gittik ordan da yurda doğru yol aldık. Sadece yurda gidince haber vermemi istedi o kadar. Ya çok mutluyum havalara uçuyorum böyle. İlk sevgilim ilk aşkım ve beni çok seviyor. Tamam her şey çok hızlı gelişti ama onu tanıyorum çok iyi tanıdım bu kısa süre içerisinde.

Konuşa konuşa yurdun kapısının önüne geldik. Hava zaten buz gibi götümüz donmuş soğuktan. Kapı kitli! Bu ne saçmalık ya kapıyı kilitlemek nedir. Aradık yurt müdürünü, "ama biliyorsunuz yurdun giriş saatini bir saat geçmiş üstünden, bu kadar gecikmeseydiniz kapı kitlendi artık" lan bizimle dalga geçiyorsun. Para verip kaldığım yere almıyorlar bizi. Üst üste yaptık böyle sözlerini geçiremediler kapıyı kitlemek de çare buldular. Beni lafa tutuyor telefonda kurallardan bahsedip duruyor. Bu kadar konuşacağını gel de kapıyı aç be kadın zaten hala hastayım. İnadına 15 dk bekletti bizi orada kapının önünde. En sonunda geldi birisi açtı kapıyı bir ton laf nasihat böyle yapmayın falan filan. Ulan dedim senden bunun intikamını almaz mıyım. Ama intikamı şu an düşünemeyecek kadar donuyorum! Gider gitmez montumu bile çıkarmadan yatağın içine girdim. Galiba en pis huyum bu. Isınana kadar çıkamıyorum oradan. Ama ne yapabilirim yok böyle bir soğuk. Kimse yoktu odada kızlar başka bir odaya misafirliğe gitmiş. Bizde misafirlik böyle işte oda oda gezmeler, ziyaretler.

Küçükken sorarlar ya hep"Sen büyüyünce ne olacaksın?" diye. Ben de bu soruyu soruyorum çocuklara. Bir çoğu cevap veremiyor düşünmemiş oluyor daha meslek bile bilmiyor ki küçük çocuk işte. En fazla anne babasının mesleği. Bana da sorarlardı. Ben hep "çocuk olcam ben büyümücem " derdim. Yazım hatası yapmadım öyle diyordum yani. Büyüklüğün ne boktan bir şey oluğunu küçükken bana melekler mi söyledi yoksa o zamandan mı ileri görüşlüydüm bilmiyorum. Ama büyümedim de dediğim gibi. 30 yaşımda da, 80 yaşımda da galiba hep çocuk ruhum kalacak yerinde. Küçükken çocuk olucam hayali büyüdükçe evlilik hayaline dönüşmeye başladı. Niye böyle bir kız oldum bilmiyorum. Halbuki dilinde hep ben evlenmicem yea diyen bir tipim. Bu evlilik hissi sadece benim içimde. Kimseye bundan bahsetmem, bir hayalim varsa da anlatmam.
Utku'yla her şey çok güzel. Yanında o kadar mutluyum ki. Bir kere çok komik sürekli güldürüyor beni. Yanında hiçbir zaman yüzüm asık bir şekilde durmadım. İlişkimizi ilk başta gizli tutmak istedik. Dedikodu kazanı gibi bir sınıf yapmışlar. Birinin ağzına düştün mü nasıl oluyorsa o laf çok başka yerlere gidebiliyor anında. Sınıftan kimseye söylemedik en yakınlarımız hariç. Semra ikimizin de en yakın arkadaşı sayılır, en başından beri bilen de o oldu zaten. Hayatımda ilk kez aşık olduğumu düşünüyorum aslında. Önceden tarif edemezdim. Gelip geçici çocuk takıntılarım oldu ama bu başkaydı. Aşktan her zaman korkan bir insandım. Üzmek ve üzülmekten korkuyordum. Filmlerdeki gibi olmayacağını tahmin edebiliyordum az çok. Birbirimize lakap takmıştık böcüğüm diyorduk. Ki böcek gördüğümde kaşınan biri olmama rağmen bu çok hoşuma gitmişti. Sınıfta yavaş yavaş duyulmaya başladı. Ders aralarında sürekli yan yanaydık. İlişkimizin duyulmasıyla birlikte, Utku'ya hayran ne kadar çok kız olduğunu da görmüş oldum. Merve diye biri de hoşlanıyormuş ondan. Kız önce bana gelip sordu aranızda bir şey var mı diye, bana inanmayıp Utku'ya da sormuş. Ve resmen açılmış ona. Ben görmeden ne ara ve nasıl konuştular bilmiyorum. Ama Utku gereken cevabı vermiş, birbirimizi çok sevdiğimizi ve bunun kendisini ilgilendirmediğini söylemiş. Kıza bak ya göz koymuş sevgilime! Olayı büyütüp kızla kavga etmeyi düşünüyordum ama buna izin vermedi Utku.

 Yorgun bir günün ardından tekrar yurda gittik. Yeterince sinirli ve gerginim, patlayacak yer arıyorum. Uzun süredir çıkan yemeklerden herkes şikayetçi, buz gibi aşırı yağlı ve kötü işte. Kesinlikle verdiğimiz parayı hak etmiyor. Bunun için ekmeğe abanıyoruz sonrada ayı gibi oluyoruz. Aldığım kilolardan dolayı da sinirliyim, Merveye haddini bildiremediğimden dolayı da. Yemekten bir kaşık aldığım gibi bıraktım. Aklımda hala yurt müdüründen alamadığım intikam var. Ve aklıma süper bir plan geldi. Masadaki diğer kızları önce gaza getirdim, yemekler çok kötü o kadar para veriyoruz, şu rezilliğe bak... Tabi hemen konu büyüdü isyan boyutuna geldi. Hadi dedim müdürün kapısının önüne tepsileri bırakalım da anlasın ne olduğunu. Yurtta kendisine ait olan odaya doğru çıkmaya başladık. Elimizde tepsiler, içi dolu yemek. Kendimden emin ve mutlu bir ifadeyle geldik kapının önüne. Herkes bıraktı üst üste koyduk geniş bir şekilde. Kaşıkları da elimize alıp birbirine vurmaya başladık. Bu kısmı biraz iğrenç ama anlatıcam. Kapıyı açar açmaz yemekler odanın içine döküldü. Ve ayağıyla bir de bunun üstüne bastı. Şaşkın, kızgın, öfkeli bir şekilde bağırmaya başladı 'noluyor burada naptığınızı sanıyorsunuz siz....' fikrin kimden çıktığını kimse söylemedi. Birbirimizi asla satmayız. Derdimizi biz de anlattık kaşıkları da yere bırakıp gittik. Eminim bu unutamayacağı kötü bir anı olarak hafızasından silinmeyecek. Benim ise her zaman gülerek anlattığım sinsi planım olarak burada kalacak. 

Bugün tam 20 gün oldu Utku ile sevgili olalı. Birbirimizin hayatına çok karışmıyorduk. Kısıtlanmaktan ve emirlerden hiç hoşlanmam. Tam aradığım ilişki. Şu elbise açık giyme, bu kadar makyaj yapma, şu saatte dışarı çıkma vs. Bunlardan uzak mutlu mesut ve özgür bir ilişkiydi bu. Sevgiliden önce arkadaş olmuştuk biz. Bu benim için aslında en önemli olan şey. Uzun evliliklerde bu sayede oluyor. Eşinin her şeyden önce arkadaşı olacaksın ki sana her derdini sıkıntını anlatabilsin. Biz de öyleydik işte. Tek sıkıntı ben ona bir sorunumu anlattığımda bir şebeklik yapıp konuyu değiştiriyordu üstünde çok durmuyordu. Ama o bir derdini anlattığında, benim için dünyada ki en önemli şey oluyordu. Çözmek için kendimi parçalıyordum. Ama yine de seviyorum işte. Saat gece 12 kızlarla oturmuş muhabbet ediyoruz. Utku arkadaşlarıyla dışarı çıkacağını söylemişti. Ben de hiç mesaj atmadım aramadım eve geçtiğinde konuşuruz demiştim. Muhtemelen yeni geçmiş olacak ki beni arıyor 'böcüğüm'. Telefonu açıyorum ve anladığım kadarıyla bizim böcük sarhoş olmuş. Şehrin meydanında olduğunu söyledi yanında arkadaşları var sesleri geliyor. Ama çok hüzünlü konuşuyordu. 'Huzur ben seni çok seviyorum, gerçekten çok seviyorum. Aşığım sanaaaaa!' son cümleyi bağırarak söyledi. İçime dokunmuştu bu sözleri. Bir yerde okumuştum, insan sarhoşken yalan söylemezmiş, neyse o. Bana gerçekten aşıktı yani. Bunu biliyordum ama gecenin bir yarısı çıkıp sokakta bu şekilde herkese duyurması çok etkilemişti beni. 


İlk AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin