Mutluluğa Hazır Değilim

59 19 24
                                    

Üstümde tuhaf bir durgunluk var, çok sakin ve huzursuzum. Dolabımı açtım, valizimi çıkardım. Normalde müzik açıp çılgınlar gibi şarkı söyleyerek valizimi hazırlamam gerekiyordu. Bütün yurda konser vermişliğim vardı İzmire giderken ama bu sefer öyle değildi. Valiz hazırlamayı her zaman sevmişimdir. Özenle götüreceğim kıyafetlerimi seçtim, güzelce katlayıp koydum valize. Bir yandan kızlarla muhabbet ediyoruz. Bu tatilde ne yapacağımızı konuşuyoruz. Kış ayında olduğumuz için yapacak çok da bir şey yok aslında. Valizimi çok doldurmayı düşünmüyorum, muhtemelen İzmir'de yeni kıyafetler alırım kendime, son kazağımı da katlayıp koyduktan sonra bir kez daha kokladım bileğimi. Telefon çaldı o sırada. 

'Aşkıımmmm, yaa niye böyle bir şey yaptın sen, şimdi gördüm çantama koymuşsun ne ara yaptın bunuuu' sesi çok güzel geliyordu. Gülümsüyordu, görmesem de canlanmıştı gözümde o yüz ifadesi. 

'İçimden geldi almak istedim, sevdin mi peki?'

'Sevmez olur muyum çok teşekkür ederim, çok mutlu ettin beni, seni seviyorum..'

Biraz daha sohbet ettik, bana küçük bir uyarı yaptı. Evin içinde telefonla konuşamayacağını, sadece dışarı çıktığında beni arayabileceğini söyledi. Evde 4 kız var sonuçta haklı. 3 ablası ve annesi, babasıyla ayrı olduklarını söylemiştim zaten. Utku daha 10 yaşındayken ayrılmış ailesi. 'Üstünden kaç yıl geçti hala barışsınlar istiyorum' demişti bir keresinde. Çok üzülmüştüm. Babasıyla görüşüyor ama ona öfkeli, bırakıp gittiği için, annesini, ailesini bırakıp gittiği için. Bütün sorumluluk onun omuzlarındaydı. Bir baba figürü olmadığı için bunu kendi üstlenmişti. Annesine ve ablalarına bakmak zorunda hissediyordu kendisini. 18 yaşında biri için çok büyük bir sorumluluktu bu. 

Gece mesaj attı. Eve gitmiş, haber ver demiştim saat kaç olursa olsun ara diye. Ama mesaj atmış uyandırmak istemedi herhalde. Ailesiyle özlem gidersin diye cevap vermedim. Zaten söylemişti benimle çok fazla ilgilenemeyeceğini. Sabah gülümseyerek uyandım. Bu pek yaptığım bir şey değildi. Sabahları her zaman mutsuz olurum, kahvaltı yapmayı hiç sevmem. Uyanmayı sevmiyorum aslında genel olarak. Utku'yla her sabah yaptığımız bir sabah konuşması olurdu. Yarım saat falan yatağın içinde konuşurduk, onun sesini duyarak uyanmaya çok alışmıştım.    'Sen Ben' paketi vardı aynı kişiyi sınırsızca arayabiliyordun. Ondan yaptığı için sürekli de konuşuyorduk. Telefonu elime aldım mesaj attım

'Günaydın aşkım' çok geçmeden cevap verdi.

'Günaydın böcüğüm'  

'Arayabilir misin ?'

'Evde konuşamayacağımı söylemiştim, şimdi duyarlarsa çok sıkıştırırlar, evden çıkınca arayayım hayatım'

Onun sesini duymadan uyandığım ilk gündü. Çok alışmıştım bu duruma, parfüm baş ucumda duruyordu. Bir kere daha sıktım, çok iyi hissettiriyordu. Bugün İzmir'e gidiyordum artık. Akşam 8 de binecektim otobüse. Gamze de benden bir saat sonra gidecekti Edirne'ye. Benimle birlikte erken gelmek istedi. Gamze çok sever otogarda birilerini yolcu edip el sallamayı. Çok tuhaf aslında. Hep birileri gidiyor, o el sallayan insan olmak istiyor. Ben aslında hep giden oluyorum. 

Çarşıya çıktık kızlarla, herkes evdekilere bir şeyler almak istiyordu, babama kravat aldım. İki tane erkek kardeşim var, evin en büyüğü olmak da hiç kolay değil. Utku evin en küçüğü, ben de isterdim en küçük olmayı. Onlar genelde daha şanslı olur. Aile ilk çocukta her zaman tecrübesizdir, paniktir. Ama küçük çocukta öyle değil. Çünkü bütün deneyleri en büyükte yaptığı için, çocuğun neye ağladığını, ne zaman acıktığını, her şeyini bilir. Diğer ev halkına da bütçemin yettiğince ufak tefek hediyeler aldım. Artık gitmeye hazırdım. Ve sonunda Utku aradı. Arkadaşlarıyla dışardaymış, arkadan gerçekten gürültü geliyordu. Sanırım çok kalabalıklar ve rahat konuşamıyor. Sanki askerlik arkadaşıymışım gibi muhabbet ediyor benimle. Bu durumdan çok rahatsız olup, 'Canım bir daha yalnızken ara beni, sevgilim değil de kankanmışım gibi konuşuyorsun benimle' diyerek kapattım telefonu. 

İlk AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin