8 bölüm.

96 55 15
                                    

O güzel huzurlu uykudan uyanmak ne kadarda zor birşey..
Zar zor kalktım. Duş alıp giyindim. Aynanın önündeki görüntümü seviyordum. Artık hazırdım. Genelde evde pek kahvaltı yapmam. Bir fincan kahve içip evden çıktım.

Karşımda hoş bir manzara yoktu. Yani tamam yakışıklı ve aşırı karizmatik. Ama o bir uyuz.. Kerem gelmişti. Beni görünce hemen yanıma yaklaşıp tam önümde durdu. Hoş lacivert gömleği ve kotu uyum sağlıyordu " günaydın bu sabah beraber gide biliriz diye düşündüm ne dersin?" dedi gülümseyerek...
Gözlerimi devirerek “Sanada günaydın" dedim ve yürümeye başladım.. Bunu bir "evet' olarak kabul etmek olurdu.
"çok hoşsun" dedi Kerem hayranlıkla bakarak.. Çok hafif gülümseme ile  yetindim. Sonra devam etti "bu gün Gülün o çok istediği yere gideceğiz.."  hafifçe sırıttı.
"nereye?" dedim sakince
"Dün konuşmuştu hani. Yani terk edilmiş bir tımarhane." Güldü.. o sırada bana da bir gülme gelmişti. “Daha önce gittik. Eğleniriz bence" dedi sırıtarak..
Biraz ürktüm. Tımarhane Mi? Hem De terk edilmiş.. Bilemiyordum..

Sınıf yine bir sürü geri zekalı üstün zekalı tipsiz cool çocuklarla doluydu.. Bu arada cool olan bizleriz..  Bir planlama sürüyordu..  Akşamüstü 6 gibi gidecektik. Maksat sadece eğlence yaşamak..
Rüzgarla Denizde iyi gidiyor gibiydi. Kankimle sürekli konuşur konuşur konuşurduk. Detayları benimle bölüşürdü. Ama o bu ilişkiye hala tam teslim olmamıştı. Hala biraz mesafe. Bu mesafe Rüzgar taraftan değil de Deniz taraftan konuyordu daha çok.. Aralarında garip bir uyum vardı. Rüzgar sürekli durmadan Denizi izliyordu. Konuşduğunda, tahtaya çıktığında,gülümsediğinde sıkılmadan yorulmadan...

Okul bitmiş eve gelmiştim. Annemler şehir dışındaydı. Akraba ziyareti işte. Mutfakta birşeyler karıştırıp odama çıktım ve uzun bir zaman dilimini orada geçirdim.

Akşam hazırlanıp çıktım. Sade giyinmeyi tercih ettim. Çocuklarla buluştuk ve o yere doğru yol aldık. Hadi bakalım başımıza ne gelecek...

Rüzgarın tekmesiyle kapı cırlayarak açıldı. İçeri bom boşdu çok sessiz.Bir sürü oda yataklar dolaplar kapılar.. Örümcek ağları eşliğinde tüy ürpertiyordu.. Sesler yankı yapıyordu.. Fenerleri açtık hava kararıyordu çünkü... Her an odaların birinden bir deli çıkıpda üstüme gelirmiş gibi geliyodu.. Sanki o delilerin bağırışları kokuları sinmişdi bu duvarlara.. Çocuklar sürekli iyrenç şakalar yapıp korkutuyodular.. Herşeye bir alayla yaklaşıyorlardı. Sürekli bağırmayın sessiz falan dese de Çağatay ne fayda çığlık çığılığa kalmışdık.. Kahkahalar çığlıklar..
Hafif bi tıkırtı sesiyle çığlık attım.. Herkes fenerleri bana çevirdi.. "fare" dedim utanmışca.. Ardından güldüm.. onlarda bana eşlik etti.

İlaçlar vardı çok eski... İnsanların buraya kapatılması çok acımasızca geliyordu nedense. Sonuçta deli bile olsa bir insan. Peki ya burada çalışan doktor ve görevliler.. Asla asla çalışamazdım burada milyon verseler de...

İremin takılıp düşmesiyle ürktüm.. Düşüncelerimden ayrılıp ona taraf yürüdüm.. Acıdan inlemişti.. Pantolonunun dizi yırtılmış kanıyordu.. Eski tahtalar çiziyor tabi..

Kerem onu kaldırdı yavaşca kucağına aldı ve bir eski yatağa oturtdu.. Karışmasa ölür.. Geri Zekalı nasılda kuçağına alıyor gıcık.. Elini tutmalar, iyimisin? Demeler.. Sanki ameliyat olmuş. Her Nəysə peçete falan sayesinde kanı durdurduk İrem şimdi iyiydi. Rüzgar “ dikkatli ol kızım başımıza bela açma" dedi alayla. İrem gözlerini devirdi.

Sesler eşliyinde arkamızı döndük..  belanın kokusunu almıştım....Şaşkındım ve korkmuşdum... Ne olduğunu anlamak uzun zamanımı almadı..

Bölüm sonu..  Fikirler nedir?

Nøt: Yorumlarınız için herbirinize ayrı ayrılıkta teşekkürler.
Seviliyorsunuz❤❤❤

Siyah ÖtesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin