Macide hanım hafif grimsi şalını omuzlarından aşağı gelecek şekilde kendine sarmış önden elleriyle kavramıştı. Terasda hava serindi oldukca.. Camdan kapı çekildi ve Deniz Macide hanıma doğru yürüdü. Aklında elli tane düşünce vardı. Acaba ona ne söyleyecekti?.. Bunu öyrenmenin tek bir yolu vardı.
Bir süre sessizlik oluştu.. "Paltonun önünü kapat. Üşürsün.." Macide hanım Denizi düşencelerinden alı koydu. Derin bir nefes alıp konuşmaya başladı nihayet. "Belki de şu an söyleyeceklerim seni hoşnut etmeyecek. Ya da belki de umrunda bile olmayacak.. Ama bilmeni isterim ki ben 18 yıldır hayatımı sana adadım. Yalnız ve yalnız senin mutluluğun ve iyiliğin için çalıştım. Seni ben doğurmadım evet ama bir anne gibi seninle hergün yeniden doğdum.." Denizin heyecan dozu oldukça yükseliyordu. Dişlerini dudaklarına bastırmış yıllarca annesi yerine koyduğu kadını dinliyordu. "Küçükken sen beyaz gelinlik misali elbiseleri çok severdin. Hep benim küçük Denizim büyüyecek,çok güzel bir kız olacak,adamın birine aşık olacak,ve bende onu böyle gelinlikle göreceyim hayalleri kurmak kadar güzel bir şey yoktu.. Ve bir gün bana sevdiyin adamı anlatırken korkular içimi sardı. O adam mı senin mutluluğun? Dedim" Deniz konuya neredeyse hakim oluyordu.. Gözleri dolmuş lakin sükutunu koruyordu.. "Deniz.. Rüzgarın fırtınalara boğduğu nefreti Denizim... O adam Seninle durgun olamaz hiçbir zaman.. Mutluluk Rüzgarın öfkesiyle karanlığıyla savrulup gider.. Bunu sana yapamam.." Deniz artık göz yaşlarına hakim olamıyordu.. "Ben bu fırtınayı göze alarak geçdim o dümene anlıyor musun?? Sen sevginin gücünden zerre kadar anlıyor musun??" haykırışlı bir sessizlikle. Deniz gerçekten ne diyeceğini bilemiyordu. Haykırmak istediyi çok şey varken laflaf boğazından geçmiyordu. Macide hanım sanki tüm bunları açıklamak istercesine "Baban hayatı boyu senin istikbalin ve geleceyin için çalıştı. O adam kızını mutlu görüp mutlu olmayı hak ediyor. Kabul etmelisin ki o asla Rüzgarı istemeyecek. Evet. Haklısın. Konu benim diyorsun belki. Ama ikisinden birini seçmek zorunda kal istemem Deniz.."
Bu saçmaydı Denize göre. O sadece 18 yaşında ve bunları düşünmek onun hayallerinin önünü kesiyordu. Oldukca olgun olmasına rağmen insan nasıl sevdiyi insanı bıraka bilirdi ki?? Macide hanımın haklı olduğunu biliyordu lakin kalbindekileride susduramıyordu.. O Rüzgarı olduğu gibi kabullense bile ailesi asla kabullenmeyecekti. Rüzgarı seçecek olsa o zaman bir ailesi olmayacaktı. Deniz babasını iyi tanıyordu.. Kafası çok karışıktı.
Macide hanım bir anlık Denizin üstüne çok gittiyini fark etti. Ve "Ben senin ne kadar doğru düşünceli ve akıllı bir kız olduğunu biliyorum. Kararında yanılmazsın sen.." dedi. Deniz birşeyler söylemek istemiyordu. Kapıya doğru yol aldı ve nerdivenleri hızla indi.
****
Akşam oluyordu nerdeyse. Ve biz bu konuyu tartışıyorduk hala. Ne diyeceyimi bilemiyordum. Kendimde oldukça morelsizdim. Keremde sabahdan tek bir mesaj bile yazmamıştı. "Deniz.. Kanka bence bu sadece bir uyarı hemen yarın gidip ayrılmak zorunda deyilsinki sakin ol biraz.." dedim
"Zaten nasıl olacaksa o.." Deniz kısık sesle cevap verdi..
"İkimizde eninde sonunda böyle olacağını biliyorduk. Aranızdaki uçurum Deniz... İş ciddileşdikce daha da büyüyecekti.." dedim
"Biliyorum. Ama Rüzgara asla bunu anlatamam. Bana nefret eder. Anlamaya dahi çalışmaz beni.." dedi iç çekerek. Bu çok normaldi. Rüzgar sevdiyi insandan ailesi uygun görmedi diye bir terkediş kabullenmezdi. Silerdi.. Nefret ederdi.. Ve ya bilmiyordum..
"İstiyorsan dışarı çıkalım biraz." dedim heveslendirici bir biçimde. Deniz " Morelim yok bence boş ver" dedi. Ama ben kararlılığıma devam ettim ve hazırlanıp dışarı çıkmamızı ısrar ettim. Tabi başarmış bulundum. Ben bir harikayım bilirsiniz..
Sahil kenarı şirin bir cafeye gelmiştik. Hafif rüzgar ve ılık sayılacak bi hava vardı.
" Kerem.." Denizin onun adını anmasıyla irkildim. Kahve fincanının kulpuyla oynamayı nihayet bıraktım.
" Evet. Nolmuş Kereme?" dedim merak edercesine..
" Onu gerçekten kırdın sanki. Konuşmuyor musunuz hala?" dedi.
" Ne kıracağım ki? Hem onun kırılacak bi kalbimi var allahını seversen ya.." dedim kendim bile inanmadığım cümlemle..
"Bilmiyorum...o gıcık şey sabahdan beri beynimde.. Bu dayanılmaz bişey acaba onu kafamdan nasıl atmalıyım?.." dedim.
Deniz " hiç bir şekilde bunu yapamayacaksın. Probleminizi halledin ve en azından birinin mutlu olduğunu görelim.." dedi.
Bunun böyle devam etmesini istemiyordum. Deniz için endişe ediyordum. Ona yardım ede bilmeyi çok isterdim..
" Gidelim mi artık? Kendimi iyi hissetmiyorum.." Deniz hesabı istedi.. En azından kafası dağılır diye düşünmüşdüm ama nafile.**********
Havanın karanlığa yavaşca bürünmesini Denizin odasından izlemiştik. Akşam yemeyine enmekte ise onu çok zorlamışdım. İnmek istemiyordu. Yemek masasında neler olucaktı bilmiyorduk. Macide Hanım konuyu Denizin Babasıyla paylaşacakmıydı? Belki evet Belkide hayır. Ama ne olursa olsun Denizin doğru karar vermesini istiyordum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah Ötesi
Teen FictionGerçek hayatdan esinlenmişdir. Sıradan olmakdan uzak... ******** Sıradan olmayan bir gençlik hikayesi. Tutku dolu aşkların, dibine kadar sahiplenilen arkadaşlıkların Sonsuz gibi gelen hayellerin hikayesi. Deli gibi severken t...