UMUT

ALICE

İki minik kız böyle tanışmıştı işte... rastlantı mı kader mi bilinmez. Biraz masalsı bir tatlılığı vardı belki de dostluklarının. Fakat Alice için clarissa kesinlikle dünya üzerinde nefes alan her şeyden daha değerliydi. Küçücük aklıyla onu gizlice malikaneye sokarak Modeka'dan saklamıştı, bu da yetmezmiş gibi bir de beraber mutfağın dışındaki sarmaşıklardan tırmanarak leydi Anne'nin odasına girmiş ve Alice'e annesinin zümrüt kolyelerinden birini vermişti. Üstelik karşılığında hiçbir şey beklemeden. O zamanlar Clarissa'nın içinde kesinlikle bir şeytan uyuduğunu düşünüyordu, başka kim annesini soyardı ki! Gerçi şimdi dönüp karşında oturan bu bıyıkları yeni terlemiş delikanlıya bakınca da kararı değişmiyordu. Clarissa'nın içinde kesinlikle bir şeytan uyuyordu, ve uyandırılmamalıydı. Tabi alice dışında kimse uyandırmamalıydı (!)
"Ee yakışıklı ne var ne yok?"
"Biraz yas biraz heyecan diyelim."
"Lord mittwoch için üzgünüm tatlım."
"Evet biliyorum iyi bir babaydı."
Alice küçük bir kıkırdama salıverdi ve fısıldayarak devam etti. "İyi bir baba mıydı? Clarissa, kendine arada bir aynada bakmalısın."
Clarissa hışımla doğrularak etrafına bakındı. Ve herkesin işine baktığından emin olduktan sonra büyük bir kibirle konuştu. "Bugünlük Max ismini tercih ediyorum. Hem ne varmış halimde." Alice parmaklarını cüretkar bir edayla Clarissa'nin bacaklarının arasına gezdirmeye başladı. "Geçen sefer burda büyük bir biber vardı. Hani şey gibi görünsün diye." Genç kadın bardağını dudaklarına götürürken gülümsemeden edemedi. Patlıcan salatalık falan tamam erkeklikle benzerlikleri vardı ama biber(!) Clarissa'nın yaratıcılığına bayılıyordu.
"Ne olmuş yani biberle babamın ne alakası var!"
"Yani diyorum ki Lord Philp demir leydi yetişreceğim derken bir şeytan yetiştirdi."
"Haa... şu mesele öyle desene bebek! Hazır bu konular açılmışken. Beni daha sakin bir yere götürmek istemez misin?" Clarissa kadının dekoltesinden özgürce taşan göğüslerine bir buse konduruverdi. Alice irkilerek geriye doğru sıçradı. "sen ne halt..!" Tanrı aşkına barmen gözlerini dikmiş onları izliyordu, bu Clarissa'nın şüpheleri yok etmek için attığı en sağlam atıştı. Genç kadın usulca delikanlının elini kavrayıp taburesinden kalkaraken "benimle gel hayatım!" diye seslendi.