Tapınaktaki Kara Zindan

178 43 15
                                    

Merhaba! Medyada Afel var okuyunca kim olduğunu anlayacaksınız^-^ Keyifli okumalar!

Kırbaç sesleri, çan sesleri, denizin hiç bitmek bilmeyen sallantı sesleri...

Kavgalar,kelimeler,kahkahalar, anlamsız, hepsi anlamsız senin için. Esirsin sen! İhtişamlı zindanından ağır ağır bir ıslık çal. Zehrini kus onlara!

Çıkış yok! Kurtuluş yok!

Kral ölmeli, kral ölmeli!

Esir, kralı öldürmeli!

****************************

"Leydi Irene uyanın. Kral Magne geldi."dedi Osiris yumuşak bir sesle.

Onun sesinin tatlı tonu Irene'yi cennette gibi hissettiriyordu. Prens Osiris'ın karşısında kim olursa olsun aynı şeyi hissederdi. Öfkelendiğinde bile bir sanatçının yıllarca çabalayıp incecik fırçası ile hayat verdiği bir tuvali andırıyordu.

"Kral Magne, efendim ben çok özür dilerim."dedi Irene.

Yavaş yavaş kendine geliyordu.Aniden gözlerini kocaman açıp ayaklanmaya çabaladı.

"Silinmiş olan nerede?!"

Kral Magne güldü, bu onun gülümsediği nadir anlardandı -tabi düşmanlarını öldürürken attığı kahkahaları sayılmazsa-.

"O sadece küçük çocukları korkutmak için uydurulmuş eski ve bir o kadar da aptalca olan masal."dedi Kral Magne.

Osiris da tebessüm etti.
"Siz bir kehanetim var dediniz ardından da yere yığıldınız. Bu odada sadece ikimiz vardık."dedi.

"Anlayamıyorum,gerçek olduğuna yemin edebilirdim. Çok tuhaftı."dedi Irene çekingence.

Kral Magne'nin suratı tekrardan asıldı.
"Irene gördüğün rüyayı unut. Osiris gökyüzündeki Kuzey Işıkları'nı gördün değil mi? Güneylilerin tüm gardları düştü."

"Encaldya'yı istiyorum."dedi Prens Osiris aniden.
Sesi toktu, oldukça kendinden emin bir ifadenin ardına yerleştirdiği bakışlarını Kuzey'in Efendisi'ne sapladı. Adeta ona meydan okuyordu.

Kuzeyli Efendi sessizce onu süzdü. Cevap vermedi çünkü gördüğü manzara ona yıllar önce var olmak için ailesine verdiği savaşı hatırlattı. On yedi yaşında çelimsiz bir çocuktu. Babasının gözdeleri olan abilerinin yeteneklerine sahip değildi. Baltayı uzağa fırlatamıyor, oku hedefe isabet ettiremiyordu. Topal bir geyiği bile koşarak yakalayamıyordu. Nefesi tıkanıyor ve en kötüsü de üşüyordu. Parmakları donuyor,tir tir titriyordu. Donarak ölmek üzere olan minik bir serçe gibiydi. Kimseler ona yardım etmiyordu. Kuzey Kralı -Kral Magne'nin babası- ona yardım edilmesini yasaklatmıştı. Magne onun için bir utanç kaynağıydı. İsminin anlamına hiç layık değildi. Belkide hasta oğlunun ölmesini istiyordu ama o ölmedi. Buzul ruhlarının krallığı kutsadığı gece mahzenin derinliklerinden çıkardığı baltayı -halkın lanetli olarak andığı baltayı- aldı. Yavaş adımlarla taht odasına girdi. Sesini ayarlamaya çalıştı. Var gücüyle bağırarak babasına meydan okuyordu. Baltayı havaya kaldırdı ve en büyük abisinin boynuna vahşice saplayıp geri çıkardı.
Daha sonrada beş abisini ve üç kız kardeşini babasının gözleri önünde parçalamak için kullandı. Geriye kardeşlerinden tek birisini sağ bıraktı. Aynı anneden olmasalar bile ona her zaman sevgi ve anlayış ile yaklaşan ablasının canına kıyamazdı. Onu seviyordu ayrıca ablası çok güzel masallar anlatıyordu. Magne küçük bir çocukken masal dinlemeyi çok seviyordu çünkü ablasının anlattığı masallarda öz oğluna tiksinerek, ondan nefret bakan yada eşine kötü ve acımasızca davranan bir kral olmuyordu. On yedi yaşında olmasına rağmen her akşam ablasının ona masal anlatmasını istiyordu. Hayatındaki ızdıraplardan uzaklaşmanın tek yolu buydu ona göre.
Kardeşlerini Kuzey Kralı'nın takdirini kazanmak ve ona layık bir oğul olduğunu kanıtlamak için öldürmüştü. Gülümseyerek ruhu da buzdan olan adama yaklaştı. "Şimdi senin oğlun oldum mu baba?"demişti krala yavaşça. Yüzüne sıçramış kardeş kanının sıcaklığını hissederken gözleri dolmuştu. Belkide böyle olmasını istememişti. Ne olursa olsun güçlü durmalıydı, ağlamadı. Gözyaşlarını gizlice ruhuna sızdırıp sakladı. Kral memnun olmadı. Büyük bir öfkeyle Magne'nin üzerine yürüdü. Artık Magne onun tek kelimesine dahi katlanmak istemiyordu. Baltasını son kez havaya kaldırdı. Buzdan adamın kafasına fırlattı ve onun iğrenç yaşamına son verdi. İyice doğruldu ve başını büyük bir gururla kaldırdı. Babasının adamlarına şu cümleyi hayırdı"Artık kral benim!".

ASİİLLER EJDERİN KIZI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin