11. Bölüm - Cenaze

2.7K 71 13
                                    

   Yeni bir gün doğuyor. Gözlerimi bile açmak istemediğim bir güne uyanıyorum. Gerçekteyse aslında uzun zamandır hiç uyumuyorum. Yorganı tekrar tepeme kadar çekerken Defne inatçı sesiyle bir kez daha beni kaldırmaya çalışıyor. Pes etmeye de hiç niyeti yok.

  “Hadi ama!” diyor bıkkınlıkla. Diğerleri de onun bu çabasını izlemekle yetiniyor. Birkaç gündür bana Defne dışında dokunmaya cesaret edebilen kimse olmadı. Kendimi minik ve şımarık bir çocuk gibi hissediyorum. Her zaman içimde saklı kalan ve artık ondan başka kimse olmak istemediğim bir çocuk. Yardıma muhtaç ve ailesinin ilgisine aç bir çocuk… Ben küçüldükçe Defne büyüyor sanki. “Bugünü kaçıramazsın. Servator’un bize ihtiyacı var. Onun sana ihtiyacı var.” Oysa benim bir köşeye kıvrılıp dünya dönmeyi bırakmış gibi davranmaya ihtiyacım var. Çünkü bugün ona sonsuza dek veda edeceğiz. Bugün cenaze günü…
  Sonunda hazırlanıp kendimi dışarı atabildiğimde bir an için gerisin geri koşmamak için savaşıyorum kendimle. Sonra Defne’nin en azından bir konuda haklı olduğunu düşünüyorum. Servator bugün benim onunla olmama ihtiyaç duyuyor ve ben onun yanında olmak zorundayım. Başka türlüsü düşünülemez bile. Onun ihtiyaçları her zaman benimkilerden önce gelir. Aslına bakılırsa herkesin ihtiyaçları benimkilerden önce geliyor çünkü başka türlü yaşamaya devam edemiyorum bile.
  Tüm kasaba bembeyaz… Her yer yasa bürünmüş. Ölüm kadar temiz, ölüm kadar saf ve en az onun kadar katı bir renk… Yasak bir renk ama o an nedense bu rengin bana huzur verdiğini düşünüyorum. Normal koşullarda tamamen yasak olan bir rengin böylesine yitik bir günü aydınlatmak için kullanılması tuhaf aslında. Yine de etraf karlar altında herkes yas giysileri içindeyken bu manzaraya bakmamak haksızlık olur…
  Mavi gitti. İşte beni beyazlara büründüren gerçek... Günlerdir yükselen dalgalar gibi her gece şiddetlenip beni kayalara savuran ve her gün doğumunda yorgunluktan bitap düşerek uyumama neden olan bir gerçek. Tüm kasaba bugün onun cenazesinde olacak çünkü cenaze sadece onun cenazesi değil. Mavi’nin öldüğü patlamada kasabadan on beş kişi daha öldü ve bu gün hepsi için birer boş tabut gömeceğiz. Çünkü patlama öyle güçlüydü ki ölenlerin cesetleri paramparça olmuştu. Tanımlanamaz haldeydiler… Hepsi öylece öldü işte. Hiçbiri geri gelmeyecek. Hiçbiri büyümeyecek.
  İlk gün yaşadıklarımı aklımdan çıkaramıyorum. Sanki dünya yok olmuş gibiydi. Sanki hayat son bulmuş ve Mavi öldüğünde tüm dünyadaki hayatı da beraberinde götürmüştü. Yaşayamayacaktım sanki. Bir daha asla nefes alamayacaktım. Öyle düşünmüştüm ama yine de nefes almaya devam ettim. Ölmedim ve ölemiyorum. Günlerce bir rutin gibi sadece ağladım ve uyudum. Onun yası ve ölüm gerçeği beni günlerce dondurdu sanki. Mavi’nin öldüğünü anladığı anda gözlerimi kapamışım da o öldükten bir hafta sonrasında açmışım gibi… Onun yasında kaybettiğim günler beni yıllarca ileriye götürmüş de bu genç bedende yaşayan o yaşlı ruh sanki daha da yaşlanmış gibi…
  “Onun yerinde ben olmalıydım.” Fısıltısı bir an için donmama neden olsa da Kaira’yı duymamış gibi yapmayı başarıyorum. Defne buruk bir sesle ona cevap veriyor. Aynı zamanda ikisi de seslerini çok alçakta tutuyorlar ama ne yazık ki normalden çok daha iyi duyan bir çift kulağım var. “Servator da o da şu an çok daha iyi olurlardı.” Sözcükler öyle ağır ki suratıma çarparken çıkardıkları sesi duyuyorum adeta.
  “Peki, ben?” diyor Defne yarı kızgın yarı da gücenmiş bir ses tonuyla. Fısıldıyor olsalar bile bu konuşmayı duymamak imkânsız. “Ailemden kalan son insanı da alıp gidecek miydin?” Daha fazla dinleyemiyorum. Kalbime saplanan hançerlere bir yenisi daha ekleniyor sanki. Beni öldürmüyorlar ama öyle çok acıtıyorlar ki ölmenin bazen bir lütuf olduğunu düşünüyorum. Ve Kaira’nın söylediklerini düşünüyorum. Ne kadar acı ve ne kadar ağır olduklarını düşünüyorum. Bir parçam ona delicesine kızıyor ama bir parçam içten içe onun haklı olduğunu biliyor. Eğer Mavi yerine giden Kaira olsaydı yıkılırdım. Delirirdim. Ama dünya dönmeyi bırakmış gibi hisseder miydim? Bilmiyorum.

PİYONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin