59. Bölüm - Sis'in Sırrı

567 50 22
                                    

 Hey! Şimdi neden böyle geç yayınladığım konusunda sizi aydınlatmak istiyorum. Öncelikle bir kez daha hepinizden çok özür diliyorum. YGS meselesini zaten biliyorsunuz ama şu son bir ay resmen tam bir çileydi. Önce sınav derdi çıktı başına sonra o da ne? Sınavdan iki gün önce bilgisayarım çöktü. İçindeki her şeyim de uzak diyarlara gitti ve bir daha geri gelmeyecekler. Ne yazık ki Piyon'un düzenlenmiş halinin bir kopyasını anlamamıştım... Wattpad'de henüz yayınlamadığım ya da yayınlamayacağım bazı bölümler vardı. Bununla ilgili notlarım vardı... Yine kopyasını almadığım birkaç hikayem vardı... Hepsi gitti ve sınav yüzünden buna tepki bile veremedim. Sınav zaten berbattı bu konuda konuşmaya gerek yok sanırım zaten hepiniz biliyorsunuz. Sonraki birkaç gün de şoku atlatmaya çalışıyordum. Ve ben daha neye uğradığımı anlayamadan sonuçlar açıklandı. Bir darbe de oradan geldi. Sonucum kötü degil ama istediğim gibi de değil. Annem sağ olsun aşırı tepki vermek konusunda üstüne rakip tanımaz. Bildiğiniz şu bir haftayı zehir etti bana. Hayatım boyunca annemle bu kadar çok kavga etmemiştim galiba. Sonuç? Bunları tabletten yazıyorum ve bu benim için oldukça zor. Ama geri dönmeye karar verdim. Anlaşılan Piyon'dan başka bir şeyim kalmadı. İşte böyle sevgili okurlar. Çok gevezelik ettim. Sıradaaaa yeni bölüm var. Bu bölüm biraz kafa karıştırıcı olabilir. Yazarken beynim patladı ama düşüncelerimi ya da kafamdaki kurguyu tam anlamıyla aktaramamış olmam muhtemel. Anlamadığınız bir şey olursa SORUN! Evet. Her neyse. Bir de bu işareti, * , gördüğünüzde size bir açıklama yapmam gerekiyor. Bildiğiniz üzere dünyamız biraz satrançvari bir dünya. Herkes bir taşı temsil ediyor. Halk, piyonları; komutanlar; atları; vezirler  ve Şah zaten açık. Valiler kaleleri temsil ediyor. Nedenini kalelerde kalmaları gibi düşünün. Ve son olarak Rahipler filleri temsil ediyor. Bunun nedeni İngilizcede o taşın adının fil değil "Bishop" olması. "Bishop" aslında psikopos gibi bir şey demek ama psikopos zor ve söylemesi biraz aptalca. Kim adı Psikopos olan birinden korkar ki? Bu nedenler Rahip demeyi daha uygun buldum. Neyse söyleyeceklerim bu kadaaaar. Hepinizi çoooooook özledim.

Umarım beğenirsiniz. İyi okumalaaaaarrr!!!!!

  Uykuya dalmak kolay. Zaten öylesine bitik hissediyorum ki Geniam beni yatağa bıraktığı anda uykuya dalıyorum. Onun da benim kadar kötü olduğunu biliyorum ama şu an Geniam'la ilgilenemeyecek kadar yıkığım. Gözlerim öyle çok acıyor ki uykuya dalarken bile acısını hissediyorum, Başım hafif hafif ağrıyor. Ama sonunda uyku beni esir alıyor ve geri kalan her şeyi unutuyorum...

  "Neredeyim?" Sis'in yine rüyama girdiğini anlyabilmek için etrafa bakmak yeterli oluyor. Tek sorun şu an hiç bilmediğim bir yerde olmam. Yerdeki beyaz mermerin soğukluğunu hissediyorum. Üzerimde beyaz bir elbise var ama bu kesinlikle bir yas elbisesi değil. Sis etrafta dalgalanırken karşımdaki bembeyaz tahtı görüyorum. Bu istemsiz bir şekilde ona doğru gitme isteği uyandırıyor bende.

  "O senin hakkın" diyor arkamdan gelen fısıltıyı andıran ses. Bu sesi daha önce de duydum. Yavaşça srkamı dönerken karşımda Sis'in bir kadın bedenine bürünmüş o tanıdık hali duruyor. "Otur" diyor ama bu bir emir değil. Aslına bakılırsa o an Sis bana eskisi kadar korkutucu gelmiyor. Dediğini yapıyorum. Taht zannettiğim kadar rahatsız değil. Aslına bakılırsa oraya oturduğum anda içimden bir şeyler kopuyor. Sonra karşımda duran bir taht daha olduğunu görüyorum. Sis onunla benim aramda duruyor. O taht oldukça uzakta ve buradan bile simsiyah parıldadığını görebiliyorum. Sis nereye baktığımı bilerek konuşuyor.

"Belki bir gün... Ama şimdilik kaderin bu" ne dediğini anlayamasam da cevap vermiyorum, Taht beni dik oturmaya zorladığından istemsizce dikleşiyorum, Sis kendisine buluttan bir minder yapıyor ve onun üzerine oturup havada süzülmeye başlıyor. "Bu sefer daha çok vaktimiz var. Artık seninle uzun uzun konuşabiliriz" diyor sakin bir sesle.

PİYONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin