[1. Bölüm:Çağıl Karatepe]

2.1K 30 16
                                    

Merhaba:
    Yeni bir bölüm- yeniden bir ilk bölüm- ile hikayeyi düzenlemeye alarak geldim. Aslında gittikten sonra almayı düşündüm ama sabırsızlanarak yeni bir yazı tipi ile geldim. Umarım eskisinden daha güzel bulursunuz. E Buyrun... okuyun o zaman!

     "Baba, her şey hazır!"
Böyle neşeyle kocaman evimizin, kocaman bahçesinde elimde benimle eş değer ağırlıktaki sepetle sendeleye sendeleye yürüme çalışırken sepeti yere koyup bağıran bendim.
"Tamam kuzum, annen hazır mı?"
İşte, o zamanın en iyi arabalarından biri olan babam arabaya sepetleri yüklemiş duymam için bağırırken o yıllarda hayattaki annemi soran babamdı.     
     Şimdi ise yüzünü zar zor gördüğüm babam...
"Hazırım!"
Güzel sesi kulaklarınızı dolduran, hafif yüzü renklensin diye üç beş makyaj malzemesini suratına sürmüş; özenle uğraştığı saçıyla ahenkle süzülerek yanımıza gelen annemin şimdi mezarı çiçeklerle doluydu.
"Bizi de bekleyin?" Dicle ve Adelya gözüktü yan evin civarlarında. Çığlık çığlığa birbirini iterek gelen halleri çok komikti. Üzerlerinde aynı zaman aldığımız farklı renklerdeki elbiseleri vardı. Bu gün gitmek için sözleşmiştik. Saçlarını iki yandan toplatmışlardı annelerine. Ellerindeki küçük yemek sepetiyle zaten tam bir piknik kızlarıydı. Tabii öyle olacak, çünkü onlar benim biricik arkadaşlarım!
"Kızlar haydi otobüs kalkıyor" babamın sesiyle bakışlarımı bir babama sonra kızlara çevirdikten sonra bağırdım. "Sona kalan çürük yumurta!"
"Haksızlık!" Ben sepeti anneme verip babama doğru koşarken en geride sendeleyerek koşan Adelya vardı. O hep çürük yumurta olurdu. Annem Adelya'nın arkasından ağır ağır koşarken çok komik gözüküyordu. Babam ilk gelen beni arabaya kucağına alıp bindirdiğinde ehliyet kemerimi taktıktı. Sonra koşarak nefes nefese kalan Dicleyi de oturtup onun da ehliyet kemerini taktı. Adelya biraz tombişti. Annem onu kucağına aldığı sırada kocaman ağzıyla kahkaha attı ve koşarak yanımıza geldiler. Annem ellerindeki Adelya'ya babama uzatırken bir asker selamı verdi.
"Görev tamam komutanım!"
Babam gülümseyerek karşılık verdi. "Aferin asker," Annem ve babamda bindikten sonra babam arabayı çalıştırdı. Gözleri yavaş yavaş anneme döndü.
     "Derin..." Annem yaramazlık yaptıktan sonra bana attığı bakışla babamı susturdu. Babam elini fermuar çeker gibi ağzının üzerinde sağdan sola gezdirdi ve sonra sürmeye başladı.
     Yolda Dicle, Adelya ve benim en sevdiğim şarkı çalarken beraber bağıra bağıra şarkı söylüyorduk ama Dicle'nin sesi çok kötü çıkıyordu. Adelya ile arada ona gülerken birden babam aniden arabayı durdurduğu sırada korktuğum için istemememde - çünkü annem buna çok kızar- çığlık attım. Kemer benim ileri gitmemi engellerken Adelya ve Dicle de çığlık attılar. Sanırım annem çok kızacak. Bunları düşünürken bir yandan da korktuğum için elimle yüzümü kapattım babam annemin ismini bağırarak söylediği zaman ellerimi yüzümden yavaş yavaş  çektim. Annem... oturduğu koltukta yoktu.

Annem neredeydi?

*

[1. Bölüm:Çağıl Karatepe]

   "Burası Alabey Holding, burada sen yok siz var"

     Dolabımın önünde durmuş kıyafetlerimle cebelleşiyordum. Yatağımın üzeri kıyafetlerimle doluydu. Az önce bu olmaz diye bir yere fırlattığım siyah ceketimi arıyordum. Ama sanırım attığım anda yarılan yerin dibine girdi.
"Dicle, ceketimi sen mi aldın?(!)"
Yan odada şu an hala uyumakta olan Dicle'yi sesim ile de uyandıramadığım sırada Adelya odasının kapısını açmış yüzünü yıkamak için lavaboya gitmek için odamın önünden geçtiği zaman ona da bağırdım. "Adelya, yoksa sen mi aldın!" Adelya uyku mahrumu gözlerini odama çevirip savaş alanı olan odama aldırmayıp gözlerini kapatıp açtı.
"Biraz insaf ya, daha sabahın kaçı? Evde çığlık çığlığa şu an üzerine bastığının ceketini arıyorsun," diyip lavabonun kapısını açıp içeri girdi. Gözlerimi kocaman açıp ayaklarımın altında buruşmaya yüz tütmüş ceketime uzanıp aldım. Bulduğum askılığa takıp dolabın koluna astım daha sonra ayırdığım kıyafetlerimi alıp giyindikleri sonra Adelya odanın daha yeni farkına varmış kıyafetleri yavaş yavaş toplamaya başladı. Onun olan bir kaç kıyafeti ayırıp gitti. Daha sonra sanırım uykusunu almış ama yataktan çıkmakta zorlanan Dicle'yi kaldırmaya gitmişti.
"Ben gidiyorum!" Ayağıma giydiğim süet ayakkabılarımla eve basmamak için kapıdan destek alıp evin içine bağırdım. Bu hafta temizlik sırası bendeydi ve yerleri daha dün silmiştim. Adelya, Dicle'nin odasından çıkıp bana el sakladıktan sonra kapıyı çektim. Çantamın içini kontrol ederken CV'm , telefonum ve iş görüşmesine gittiğim yerin kartının yanımda olduğunu kontrol ettikten sonra cebine anahtarımı ve telefonumu atıp merdivenlerden inmeye başladım.
     Annemin en mutlu bir o kadar da güzel bir günde ani ölümü beni, babamı ve çevremizi etkilemişti. Etkilemişti etkilemesine... ama kötü etkilemişti. Babama beni, bir kızı, olduğunu unutturmuş bana ise fobiler üstüne fobiler kazandırmıştı ve ayrıca akrabalarımızla ilişkimizi koparmıştı.
     Babam; elinden oyuncağı alınmış bir çocuğa nispeten , çocukluğu alınmış bir çocuk gibiydi. 
     Ben; hayata karşı karanlık, kimsesiz sokakta yapayalnızdım. Ya da pisliklerle dolu biryerde açan en nadir çiçeklerden biriydim. Çocukluğumun en güzel zamanlarında arabalara karşı bir fobi edindim. Babam uzun yolculuk yapacağı vakitler beni alması gerektiğini hatırlar arabaya bindirmeye çalıştırdı. Ağladığım zaman bana deli muamelesi gösterir, kocaman evde koca geceyi geçirmek zorunda bırakırdı. O zamanlar korkularıma korkular karıştı. Babam ben yavaş yavaş genç kız olurken iyice unutmuş günlük belli bir para verir "yemeğimi yedim mi?" Ya da "Okula gittim mi?" Bunlarla ilgilenmez, sormazdı. Yıllar yılları bir şekilde kovaladı. Tom ve Jerry gibi geçen yıllarım şimdi beni buraya bir şekilde sürükledi.

Asistan kız | Çağıl Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin