[5.Bölüm: Bir küçğk kahve meselesi ]

724 19 4
                                    

     Multi: Adelya

"Ay Çağıl yoksa siz tavuğu fırına mı verdiniz?!"

       "Günaydın Akın Bey kahveniz odanızda hazır başka bir isteğiniz var mı?" Akın Bey odasına doğru hızlı hızlı ilerlerken ben arkasından yetişmeye çalışıyordum. Upuzun boyunun yanında benim boyum küçücük kalıyordu ve bu sanırım dışarıdan komik gözüküyordu. "Bana Ayaz'ı çağır." Başımla onaylayıp aynı hızla ters ikametinde yürürken Rüzgar ve birkaç kişiye başımla selam verirken Ayaz'ın odasına gelmiştim.
      "Merhaba Ayaz Bey girebilir miyim?" Gülümseyerek onaylarken ister istemez daha da güldüm. Yahu, ne olurdu kardeşine çekseydin be adam. Adamın suratına bakınca insan kendiliğinden gülüyor. Odanın ortasına geçmiş konuşmamı beklerken kendime geldim. "Akın Bey sizi çağırdı." Başıyla onaylarken yüzü düştü. "Ne oldu, kendisi neden gelemedi de beni çağırtıyor. Oysaki saate bakıcı olursak yeni gelmiş olmalı. Canım abim. Beni odasında ağarlamayı daha çok seviyor demek." Diyerek kalkarken aslında mantıklı olduğunu düşündüm. Neden kendi gitmedi de kardeşini ayağına çağırdı. Ne kibirli adam!
     "Sanırım geldik." Demesine kalmadan arkadan çarptığım anda kendimi geri çekip özür diledim. O ise gülümseyerek 'önemli değil' gibisinden birkaç bir şey mırıldandı ve kapıyı isteksizce iki kez tıklattı ve 'gir' demesine kalmadan içeri girdi. Sonrasında dışarıdan rahatlıkla duyulacak bir şekilde bağırıp "Canım abim!" Diyerek kollarını iki yana açtı. Koltuğa oturduktan sonra "beni özellikle odanda karşılama isteğini anlıyorum ama bir kahveni görmek isterdim. Darıldım." Diyerek rahatça kendini geriye attı. Kaşlarını çatıp kardeşine bakarken gözleri birden bana kaydı ve kafasıyla 'çık' dercesine bir hayalet yaptıktan sonra hızla dışarı çıkıp odaya doğru ilerledim.
       "Hoş geldin Çağıl!" Gülümseyerek selam verdim. Ve istemememde iç geçirdim. Akından sonra gülen insan görmek gerçekten de garip geliyordu. Akın'ın suratına gereğinden fazla bakınca sanki insanların gülebilen bir canlı olduğunu unutuyorsunuz. Yapacak bir şey yok. Kimse yirmisinden sonra takasına yapışıp 'Gülsene be adam!' Diyemezdi sonuçta. Yerime geçmiş telefonumu elime alırken odada bulunan iş telefonu çaldı. Telefon bana daha yakın olduğu için gidip açarken ahizenin ucundan içimden çekiştirdiği adamın sinirli sesi duyuldu. İster istemez 'hissettimi ki?' Diye garip hisle içim dolup taşsa da her zamanki haline verip dineldim. "Ayaz Bey'e bir tane şekerli kahve getir!" Diyip kapatırken az da olda Ayaz'ın "Aşk olsun abi!" Diye bağırması da duyulsana hemen telefonu kapatmasıyla tamamı duyulamamıştı. Ayağı kalkıp kahve makinesinin oraya vardığım da tek tük kişi vardı. Ne vardı burada yahu? Geçenlerde bir çalışanın kahve almak için ayaklanan erkek çalışanı durdurup ben getiririm diyip geri oturtmuştu. Hoş, ne gerek varsa...
     " Sizi bölmek gibi olmasın ama iki dakika kahve alıp çıkacaktım. Yoksa Akın Bey..." dememe kalmadan kahve makinasını. Orada kimse kalmamış herkes toz olup uçuşmuştu. Ki gerçekten şu havadaki toz neydi. Benim tozlara karşı alerjim vardı ve burası kaç aydır temizlen miyordu?
       "Çağıl!" Diye bağırarak köşeyi dönen Sudem tam köşeyi dönecek bana çarparak sıcak kahvenin üzerime dökülmesine sebep oldu. Aniden geri çekildiğimde elimdeki Akın'ın bardağı yere döküldü. Hızla gömleğimi üzerimden çekerken Sudem'in çığlığı birkaç kişinin buraya toplanmasına neden olurken Sudem aniden bağırdı. "Akın Bey seni çağırmıştı çok acilmiş bende onu şey yapıyım derken oldu." Diyip üzerimi yellerken Dicle'nin gömleğinin kahveye kurban gittiğine yanamadan hızla bir kahve daha doldurarak Akın'ın odasına doğru ilerledim. Merdivenleri atlattıktan sonra birkaç kişinin  akışları etrafımda canım yana yana kapıya ulaştım ve tıkladım. Odaya girer girmez ağzını açtığında üzerimi görür görmez ağzını kapadı. Ayaz'ın bakışlarıyla gözleri aniden açıldı ama Akın'da hiç bir duygu değişimi yoktu. Sanki her gün odasına üzerine sıcak kahve dökülmüş insan geliyordu!
     "Sanırım o kahve bu odaya gelene kadar bayağı engebeli yollardan geçti." Dedi Ayaz sanırım benim yüz ifademden aldığı cesaretle. Bende gülümseyerek Dicle'nin gömleğini gösterdim. "Sanırım geçemedi." Dicle'nin gömleği demişken onu sabah almak için ne kadar çaba sarf etmiştim ama.

Asistan kız | Çağıl Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin