tyongg: Chittaphon. (14.38)
tyongg: Ten? (14.57)
tyongg: Bak, neden durup da sana yazdığımı bilmiyorum ama gerçekten endişeleniyorum. Ne demek istediğimi anlıyor musun?
Şu mesajlarını bir an önce açsan iyi olacak.(15.49)
tyongg: Her gün bana mesaj atıyordun, şimdi de beni buna alıştırdın ve sanki bunu beklermiş gibi bir hafta boyunca tek kelime bile yazmadın. Seni artık okulda da görmüyorum.
Yugyeom'la bile konuştum, o da seni hiç görmediğini söyledi.
Tanrı aşkına, hangi cehennemdesin yine? (16.20)
tyongg: Bak, bunu duymak istiyordun değil mi?
Eksikliğini hissediyorum, ayrıca oldukça endişeliyim.
Senin için endişeleniyorum Chittaphon.
Lütfen beni daha fazla endişelendirme, çünkü endişelendiğim zaman farkında olmadan sürekli kendime zarar veriyorum. Bunu biliyorsun.
İşte bu yüzden buna izin vermemen gerekiyor. Bana zarar gelmesini istemediğini sanıyorum? (19.47)
tyongg: Eğer yine cevap vermeyeceksen evine geleceğim.
Ten, okuyor musun? Evine geliyorum.
taphten: Gelme.
Taeyong, gelme.
tyongg: SENİ ÖLDÜRECEĞİM.
APTAL FALAN MISIN SEN?
KENDİNE BİR ŞEY YAPTIĞINI DÜŞÜNDÜM, ENDİŞEDEN HASTA OLDUM BE.
NERELERDESİN?
taphten: Taeyong, lütfen biraz sakin olur musun?
Aşırı tepki veriyorsun. İyiyim.
tyongg: Bu tepkinin seni öldürmek olmadığına şükretmen gerekiyor.
Bana açıklama borçlusun. Uzun, oldukça detaylı.
taphten: Üzgünüm, ama bunu yapamam.
Seni reddetmek beni öldürüyor, ama hayır.
Şehir dışında ufak birkaç işim vardı, onları hallettim ve geldim. Sana yapabileceğim tek açıklama bu.
tyongg: Tamam.
Pekala, olur. Sorun değil.
Sana senin için ne kadar endişelendiğimi ve seni ne kadar merak ettiğimi bir kez daha söylemeyeceğim. Her gün gözlerimin kampüste seni aradığını da öyle.
Nasıl istersen.
Ama gerçekten daha detaylı bir açıklamaya ihtiyacım var. Beni bu kadar uzun süre boşlukta beklettiysen bir şeyler de söylemen gerekiyor.
taphten: Sana hayır dedikçe canım yanıyor. Yemin ederim, kendimi bir ateşin ortasına atsam bu kadar yanmaz vücudum.
Olmaz, Taeyong.
Bana bunu yapma. Beni seni reddetmek zorunda bırakarak bana işkence etme.
tyongg: İyi olmadığını biliyorum. Bunu bana söylemene gerek yok, söylemesen bile hissedebiliyorum.
Sen benimle böyle konuşmazdın.
Neyin var Ten?
taphten: Seninle konuştuğum sürece iyi olmayan hiçbir şeyi içimde barındıramam.
Taeyong, daha önce çok fazla kez birilerini sevdiğimi sandım. Bu yüzden sana seni seviyorum bile diyemiyorum. Bu çok, çok başka bir şey.
Sana olan hislerimi sevgi veya aşk gibi kavramlar adı altında kısıtlayamıyorum bile. Ruhumun her köşesini seninle doldurdum ve bunun bir adı olabilmesi için sadece sana olan sevgimi dökmem için kurulmuş bambaşka bir dil olmalı, duygulardan oluşan.
Sen benim ilacımsın. Gerisine gerek yok. Başka hiçbir şeye ihtiyacım yok.
Senin dışındaki her şeye karşı dünyamı kapattım, kilidi de güzel ellerine bırakıyorum.
Taeyong, ellerin çok güzel. Ellerini çok seviyorum, tıpkı saçlarını sevdiğim gibi.
tyongg: Neden veda eder gibi konuşuyorsun benimle?
Hayır, böyle olmayacak.
Geliyorum.
Eğer geldiğimde evinde olmazsan seninle bir daha asla konuşmam, anlıyor musun beni?