8) QUİDDİTCH

321 16 0
                                    

    Kasım ayına girdiklerinde hava çok soğudu birdenbire. Okulun çevresindeki dağlar buz grisi bir renge büründü, göl donup çeliğe döndü. Her sabah çiyle kaplanıyordu yer. Üst katların pencerelerinden Hagrid'in, sırtında upuzun bir köstebek derisi palto, ellerinde tavşan kürkünden eldivenler, ayaklarında da kunduz derisinden kocaman çizmelerle, Quidditch alanındaki süpürgelerin buzları çözdüğü görülüyordu.

   Quidditch mevsimi başlamıştı. Harry, haftalarca çalışmadan sonra, cumartesi günü ilk maçına çıkacaktı. Gryffindor'la Slytherin arasındaydı maç. Gryffindor kazanırsa, şampiyonluk yarışında ikinci sıraya yükselecekti.

    Kimse oynadığını görmemişti Harry'nin, Wood onu gizli bir silah saklamayı düşünmüştü. Ama onun Arayıcı oynayacağı haberi bütün okula yayılmıştı; Harry, harika bir maç çıkaracağını söyleyenlere gülümsüyordu. Malfoy'un başını çektiği bir grup ise kötü bir maç çıkaracağını ve rezil olacaklarını iddia ediyordu.

    Hermione ise ona Quidditch ilk ilgili bir kitap vermişti. Harry ilgisini çeken kitabı okunmaya her fırsatta devam ediyordu. Harry cuma günü ders arasında Ron'un da yanlarına alıp buz gibi bahçeye çıktılar; Hermione, bir reçel kavanozuna koyup yanlarında taşıyabilecekleri masmavi bir ateş yaratmıştı. Sırtlarını  kavanoza vermiş ısınırlarken Snape çıkageldi. Harry Snape'in topalladığını gördü. Üç arkadaş, ateşi gizlemek için birbirlerine sokuldular; böyle bir şeye izin verilip verilmediğini bilmiyorlardı. Ama Snape onların suçlu bakışlarını fark etti. Topallayarak yaklaştı. Ateşi görmemişti, ama bir bahane uydurup oradan çekip gitmelerini söyleyecekti besbelli.

"O elindeki nedir, Potter?"

Çağlar Boyunca Quidditch'ti. Harry gösterdi.

"Kitaplıktan aldıklarınızı okul dışına çıkaramazsınız," dedi Snape. "Ver şunu bana. Gryffindor'dan beş puan sildim."

    Snape topallaya topallaya uzaklaşırken, "Bu kuralı şimdi uydurdu," dedi Harry öfkeyle. "Bacağına ne oldu acaba?"

    Ron acı acı, "Bilmem," diye homurdandı. "Umarım, canını adam akıllı yakıyordur."

   O  akşam Gryffindor'ların ortak salonu çok kalabalıktı. Harry, Ron ve Hermione pencerenin önünde birlikte oturuyorlardı. Hermione, Harry'yle Ron'un Muska ödevlerini gözden geçiriyordu. Kopya çekmelerine hiç mi hiç izin vermezdi. (Kopya çekerseniz nasıl öğrenirsiniz) Ama bir kere baştan sona okuyup onlara yanlışlarını gösterdi.

   Harry ertesi günkü maç için çok heyecanlıydı. Bu arada Profesör Snape'in haksız olarak aldığı kitabını geri istemeye karar verdi. Snape'ten korktuğu söylenemezdi.

   İkisi birden "Kafayı mı yedin sen?" dedi. Ama Harry'nin bir fikri vardı, başka öğretmenlerin yanında Snape'in buna karşı çıkmayacağını düşünüyordu.

    Ron ona "dediğin gibi olsun. O zaman Profesör Potter veya Profesör Black'ten yardım iste onlar nasıl olsa alırlar," dedi.

   Harry ona "Her başım sıkıştığında anneme ya da Sirius'a gidemem bu doğru olmaz. Bunu ben kendim halletmeliyim. O da olmazsa belki dediğini düşünürüm," dedi ve kalkıp gitti.

    Öğretmenler odasına gidip kapıya vurdu. Yanıt gelmedi. Bir daha vurdu. Boşuna.

    Belki de Snape orada bırakmıştır kitabı. Denemeye değerdi. Kapıyı araladı, içeri bir göz attı- göz atar atmaz da korkunç bir manzarayla karşılaştı.

     Snape'le Flich içerdeydiler, başka kimse de yoktu. Snape cüppesinş dizlerinin üstüne çekmişti. Bacaklarından biri kan içindeydi, paramparça olmuştu neredeyse. Flich, Snape'e sargı uzatıyordu.

               HARRY POTTER 1  FELSEFE TAŞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin