10) NORVEÇ PÜTÜRLÜSÜ NORBERT

277 12 0
                                    

   Querrill sandıklarından da cesaretliydi galiba. Daha sonraki haftalarda gittikçe zayıfladı, sararıp soldu, ama pek boyun eğmişe benzemiyordu.

    Harry, Ron ve Hermione ne zaman üçüncü kat koridorundan geçseler, kulaklarını Fluffy'nin boyuna hırladığı odanın kapısına dayıyorlardı. Snape öfke içinde koşturup duruyordu yine, bu da Taş'ın güvende olduğunun bir belirtisiydi. Harry, Querrill'la her karşılaşmasında, yüreklendirmek istercesine, ona gülümsüyordu; Ron da herkese Querrill'ın kekemeliğine gülmemelerini söylemeye başlamıştı.

    Ama Hermione'nin kafasında Felsefe Taşı'ndan başka şeylerde vardı. Tuttuğu notları temize çekmeye, zaman cetvellerini düzene koymaya çizimlerini renklendirmeye koyulmuştu. Harry'yle Ron pek aldırmıyorlardı buna, ama Hermione onların da aynı şeyi yapmalarını söylüyordu boyuna. 

    Lilly ise onun bu çabasını görüyordu ve mutlu oldu. Harry her ne kadar derslerinde iyi olsa da bazı huyları ona James'in okul zamanlarını hatırlatıyordu. O da pek ders çalışmaz yine de iyi notlar alırdı. Hermione ise ona kendi okul yıllarında ki halini hatırlatıyordu. Okulda ki Profesörlerin büyük bir bölümü Harry, Ron ve Hermione üçlüsüne bir isim takmıştı. Aynı şekilde öğrencilerde onlar gibi düşünüyordu. Altın Üçlü diye anılmaya başlamışlardı.

   Ron ise, "Hermione, sınavlara daha yüzyıllar var," diye söylendi.

"On hafta," diye kestirip attı Hermione. "Yüzyıllar değil. Nicolas Flamel için bir saniye sayılır."

   Ron, "Ama biz altı yüz yaşında değiliz," diye hatırlattı. "Hem zaten notları niye temize çekiyorsun? Her şeyi biliyorsun nasıl olsa."

"Niye mi temize çekiyorum? Çıldırdın mı sen? İkinci sınıfa geçebilmek için bu sınavları vermek gerek. Çok önemli bu; çalışmaya bir ay önce başlamalıydım; bana bana ne oldu bilmiyorum..."

    Yazık ki, öğretmenler de Hermione gibi düşünüyorlardı. Öyle çok ödev verdiler ki, Paskalya tatili Noel tatilinin yanında pek sönük kaldı. İnsan, yanında boyuna ejderha kanının on iki ayrı kullanılışını ezberleyen ya da asasıyla çalışmalar yapan biri olunca, dinlenemiyordu. Harry'yle Ron boş zamanlarının çoğunu kitaplıkta geçirdiler Hermione'yle, çalıştılar da çalıştılar.

   Bir gün öğleden sonra, "Bunu hiç hatırlamayacağım!" diye patladı Ron, tüy kalemini fırlatıp attı, kitaplık penceresinden dışarıya özlemle bakmaya başladı. Aylardır en güzel havaydı bu. Gök pırıl pırıldı, unutma - beni mavisiydi, yazın geldiğinin ilk belirtileri görülüyordu.

    Bin Bir Büyülü Ot ve Mantar' da "Geyikotu" nu arıyordu Harry. Ancak Ron, "Hagrid! Sen ne arıyorsun kitaplıkta?" deyince kafasını kaldırdı.

   Hagrid belirmişti tepelerinde, arkasında bir şey saklıyordu. Köstebek kürkü paltosuyla oraya yakışmıyordu doğrusu.

    İlgilerini hemen çeken kararsız bir sesle, "Öyle bakıyordum," dedi. "Siz ne yapıyorsunuz bakalım?" Ansızın kuşkulanmıştı. "Hâlâ Nicolas Flamel'i aramıyorsunuz ya?"

   Ron, onu etkilemek istercesine, "Ohoo," dedi, "onun kim olduğunu öğreneli yüzyıllar oldu. Köpeğin de neyi koruduğunu biliyoruz - Felsefe Ta-"

"Şşş!" Hagrid, bunu kimsenin duyup duymadığını anlamak için çevresine bakındı. "Sakın kimseye söyleme bunu. Ne bağırıp duruyorsun öyle?"

   Harry, "Aslında sana sormak istediğimiz birkaç şey var," dedi. "Taş'ı  Fluffy'den başka kim koruyor onu-"

    Hagrid, "ŞŞŞŞ!" dedi yine. "Bakın - daha sonra gelip görün beni.  Bir şey söyleyeceğime söz vermiyorum. Öğrencilerin bunu bilmesine izin yok. Sonra ben ağzından kaçırdım sanırlar-"

               HARRY POTTER 1  FELSEFE TAŞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin