8.Bölüm

90 46 27
                                    

****

Melodi'yi o kadar heyecanlı bir şekilde dinliyorduk ki, dünya yıkılsa bile biz dinlemeye devam edebilirdik.
Boğazını temizledikten sonra anlatmaya devam etti.

"Araştırmalara hala devam ediyorum. Bu güne kadar olanları anlatacağım ama emin olun ki bu bile çoğu şeyi açıklar.

Araştırmalarımın ilk günü hiçbir şey bulamadım. Sanki sıradışı hiçbir şey olamamıştı ve cidden o kadın yalan söylüyordu. Ertesi gün ve ondan sonraki gün de hiçbir delil bulamadım.

Ama daha sonra delil beni buldu.

Evimize bir kadın geldi. Kıvırcık saçlarını bir bandanayla önünden almıştı. Boyu tahminimce 1.65 falandı. Kehribar rengi gözleri, duygularını ifade etmiyordu. Ama konuşması, kalbini gösteren bir harita gibiydi..."

"Bu kısmı ben anlatmak istiyorum." diye araya girdi Abigail. " Kadının falıyla senin falın arasında anlayamadığım bir bağlantı var. Çözemedim ama çözeceğim yakında. Biliyorum, saçma  geliyor ama bekle.

Kadın bir telaşla fal bakmak istediğini söyleyince, odaya gittik. Falı en az seninki kadar garipti. Baktığım garip falları hep hatırlarım. O anı da hatırlıyorum.

'Normalde geleceği görmen gerekir ama geçmişini de görebiliyorum. Ama sen görmemen gerekenleri görmüşsün.
Korkmuşsun, çok korkmuşsun. Ve kaybetmişsin. Çok sevdiğini kaybetmişsin. Geleceğini de kaybetmek üzeresin. Dikkat et. Yanlış hareket etmeyesin. Yanlış bir hareketle canından olabilirsin. Doğru kişiyi bulmalısın. Ve içindekini anlatmalısın. Yoksa içindekiler tarafından parçalanacaksın. Son olarak, iyi bak etrafına unutma ki olağan kadar imkansız da hayatta. '

Kadın bu söylediklerimden çok korkmuştu. Titreyen elleri ve dudakları kanıtıydı bunun. O sırada Melodi içeri girdi ve kadına kendisinin sıradışı olayları araştırdığını anlattı. "

Bu sefer de Melodi araya girdi. İkisi de sanki anlatmak için bu günü bekliyorlardı.

" Gerisi bende. Kadın ilk başta tereddüt etti. Ama Abigail'ın falı onu çok etkilemiş olmalıydı ki benim yanıma gelip elini uzattı. 'Eftelya.' dedi. Ben de aynı şekilde 'Melodi.' dedim. 'Anlatacağım. Ama sadece bir kişiye. Fazlası olmaz.' dedi. Ne kadar ısrar etsek de, onu ikna edemedik.

Laboratuvarıma aldım onu. Anlattı. Ama büyük ihtimalle sadece yarısını anlattı. Size ben anlattığımda ne demek istediğimi anlayacaksınız.

'Uyuyordum.' diye söze başladı. 'Normal bir geceydi. Ama normallik soyut bir kavramdı ve elinizde tutamıyordunuz. Odamın kapısı açık uyurum hep. Kapıdan bir silüetin geçtiğini gördüm. Evde tek yaşasam umursamazdım belki. Ama O' na bir şey olmasına izin veremezdim.'

O'nun kim olduğunu sorduğumda cevap vermedi. Bilmemizi istemiyordu. Diretmedim ben de.

'Silueti takip etmek istedim bir an. Ama O daha önemliydi. Onun odasına gittim. Yatağında olduğunu görünce sevindim. Ama uzun sürmedi sevincim.' Ağlamaya başladı Eftelya. Hıçkırıklarının arasından zar zor konuşuyordu artık. Bu yüzden sakinleştikten sonra anlatmasını istedim.

' Yanımdan geçen bir rüzgar hissettim. Ve sonra da O'nun havaya kalktığını gördüm. Silüet aldı onu. Ve götürdü. Pencereden götürdü. O güzel başlayan gece, kabus olmuştu. Sonum olmuştu. Bir daha O' nu göremedim. '

Ağlamaya başladı. Ama bu sefer sakinleşmesi çok uzun sürdü. Sakinleşince de eve gitmek istediğini söyledi ve gitti.

Beni yine çok etkilemişti bunlar. Defterime bunları da not aldım. Ferahlamak amacıyla pencereyi açtığımda aklıma yeni bir fikir geldi. Tuhaflık illa yeryüzünde olmak zorunda değildi.

Sır: Varolmayan Kız(Düzenlenecek) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin