Tepeden hızlı hızlı indim yıkık hastane ve evlerden sonra karşıma Gençlik parkı çıktı. içindeki yapay gölün suyu zamanla grileşse de çok zor zamanlarımda oranın suyunu içmedim değil. Sadece ben değil ki hayvanlar ve grup grup dolaşan insanlarda oraya çokça gelirdi. Siper ala ala yavaşça içeri sokuldum metro hattının yıkılan girişinden. Ortalıkta kimse görünmüyordu. İnsanlar sıkıntı değildi ama cinler beni bulmamalıydı. Yine de tedbiri elden bırakmadım yavaş yavaş ve sinsice ilerliyordum parkın içinde. Tık ses yoktu bu oldukça korkutucuydu. Gölün kenarındaki kargaları görünce çok sevindim. Gölün kenarında su içen kargalar beni bir öğün doyurabilirlerdi. Arbeletimi çıkardım yaya yavaşça oku yerleştirip nişan aldım. Karşımda ki oldukça besili ve sulu görünüyordu namussuz. Ne yalan söyleyeyim tatları biraz ekşiydi ama açlıktan ölmekten daha iyi olduğundan eminim
Nişan aldım oku tam fırlatacağım. Bir hışırtı duydum hemen saklamam gerekiyordu, zaten kargalar da havalanmıştı. Değişik kahkahalar atarak, birileri geliyordu. Binlerce tonun birbirine karıştığı iğrenç seslerdi bunlar. Galiba evet, evet sanırım bunlar devriye Cinleriydi. 140 cm boylarında 40 kiloluk önemsiz ve küçük yaratıklar. Ellerinde kamalarla insan avlayan asalaklar. Kemik yemeye bayılırdı bu canavarlar boylarına göre iyi dövüşler dayanıklıdırlar. Vücutları laciverttir ve kasıklarından kafalarına oradan da kalçalarına kadar inen beyaz şeritler bulunurdu. Yüzlerinde dev bir ağızları ve kocaman yeşil gözleriyle korkutucu görünürlerdi. Mızıklaya mızıklaya gölün kenarına geldiler 6 tanelerdi. Daha önce hiç bu kadar azını görmemiştim genelde 20 kişilik gruplar halinde talana başlarlardı. Kolay olacaklardı benim için arbaletimi tekrar nişanladım.Ağaç ve çalılar birbirine girmiş bende onların ardına iyice sinmiştim. Arbeletimi çalıların ardından uzattın ve birinin kafasını nişanladım. Nefesimi tutup tetiğe basmak üzereydim ki. Ardı ardına gelen oklar cinleri oldukları yere çivilemişti. Ama okları atan ben değil tedbirli ve saldırgan duran bir insan grubuydu. Bu elemanlar beni kalori eksiltmekten kurtarmışlar ve gölün etrafının da asayişini sağlamışlardı.
Cinler delik deşik olduktan sonra emin adımlarla görüş açıma girmişlerdi. 17 kişilik bir gruptu bunlar. Kadınlar yay kullanıyorlardı erkeklerse daha çok pala vb. delici aletler. Sırt çantaları yaş aralıkları ve vücut hatları gösteriyordu ki birbirlerine engel değil yardımcı oluyorlardı. Daha önce gördüğüm gruplarda yaşlı veya çocuk varsa o gruplar 1-2 haftadan daha çok yaşayamıyordı. Bir köşede ya katlediliyorlar ya da susuzluktan ölüyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kıyamete Bir Kala
FantasyYıl:2029 Ay:Mart Yer:Ankara da bir yer Nasıl bu duruma geldiğimizi inanın ben bile bilmiyorum. Kabuslarımızda ki dehşet ete kemiğe büründü ve sokaklar, caddeler boyunca kanımızı döktü. O güvendiğimiz kalın duvarlar ve 11 mm mermi atan tüfeklerimiz b...