Grup cinleri deştikten sonra bir araya toplayıp yaktı. Bense oturduğum yerde donakalmış hareket edemiyordum. Görünmemem en iyisiydi beni öldürebilirler belki de tüm erzağımı alıp bir köşeye bırakırlardı. Aksi gibi grup yerlerinden kımıldamadan cinleri kestikleri yerin üzerine kam kurmaya başladılar. Bir şeyler konuşuyorlar ama sesleri bana gelene kadar tüm netliğini kaybediyordu.
Hemen ateş yakıldı. Sanırım yakınlardan bir yerde avladıkları 2 tavşanı temizleyip pişirmeye başladılar. Kokusu ta burnuma kadar geliyordu. O müthiş et kokusu! Bir şeyler yapmalıydım hem göz hapsinden kaçmalı hemde karnımı en kazançlı yönden doyurmalıydım. Ama bunu bu çalıların arasında yapamazdım. En ufak sesimle bir düzine ok vücuduma saplanabilirdi. En iyisi uyumalarını beklemek ve nöbetçilerini atlatmaya çalışmak daha kolay olacaktı. Zaman geçmek bilmiyordu hem de karnın açken karşında belki haftalarca göremeyeceğin bir şey yeniyorsa.
Birkaç saat içinde ne varsa tükettiler ve uyumaya geçtiler. Erkekler aralarından bir şeyler konuşup tulumlarına girdi, biri hariç. Kalan eleman ateşin başına geçmiş nöbet için kendini hazırlıyordu. Saçı sakalına karışmış uzun süredir banyo yapmamış biriydi bu. Karanlığın iyice çökmesiyle ateşi söndürdü. Eğer karanlıkta bu şekilde parlamaya devam etselerdi bütün canavarları buraya toplamaları içten bile değildi.
Birkaç dakika içinde grubun hepsi yatmış ayakta bir ben bir de nöbetçi kalmıştı. Zamanın geçmesini istiyordum her ihtimale karşı eğer biri dahi uyumazsa yağmadan kaçmam zor olabilirdi.
Çantamdan biraz su çıkardım oldukça sessiz davranıyorum. Winston kartonunu yırttım ve bir dal sigarayı dudaklarımın arasına aldım. Hafif bir çıtırtıyla sigaramı yaktım ve bir yaprakla ateşin ışığının önünü gerdim.
Bir yudum su içiyor bir fırt sigara çekiyordum içime. Düşünüyordum, düşünüyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kıyamete Bir Kala
FantasíaYıl:2029 Ay:Mart Yer:Ankara da bir yer Nasıl bu duruma geldiğimizi inanın ben bile bilmiyorum. Kabuslarımızda ki dehşet ete kemiğe büründü ve sokaklar, caddeler boyunca kanımızı döktü. O güvendiğimiz kalın duvarlar ve 11 mm mermi atan tüfeklerimiz b...