Okuyucu sayısı az. Ama bölüm paylaştıkça zamanla artar diye düşünüyorum. Umarım öyle olur. Vote ve yorumlarınızı bekliyorum...
Gözlerimi ondan alamıyordum. Tam arabayı çalıştıracakken bana döndü ''Dakikalardır gözünü benden alamadın, o kadar mı yakışıklıyım?'' dedi alayla. Ukala herif! Kaşlarımı çatarak ona baktım. ''Sadece dalmışım. Ne var bunda? Bu kadar ukala olmasaydın belki kurtarabilirdin ama üzgünüm canım.'' dedim gıcık bir sesle. Kahkaha attı.
''Kemerini tak.'' diye emir verdi. ''Bana emir veremezsin. Takmıyorum.'' dedim inatla. ''Sen takmazsan ben takarım.'' diye mırıldandı. Kemerimi takmak için bana yaklaştı, yaklaştı ve yaklaştı. Sanki ağır çekimdeydi. O kadar yakındı ki... Nefesimi tuttum. Nefesi yüzüme çarpıyordu. Kemerimi taktıktan sonra hızla yerine geçti.
''Neden heyecanlandın?'' dedi. Benimle uğraşmayı kesecek mi? ''Ne heyecanlanması? Ne saçmalıyorsun?'' dedim anlamamış gibi yaparak. ''O yüzden mi nefesini tuttun ben yaklaşınca?'' bu beni sinirlendirmişti. İnatla beni sinirlendirmeye çalışıyordu ve ben kendimi tutuyordum. Tam sesimi yükseltecektim ki gaza kökledi, koltuğa yapışıp kaldım. Neden kemerimi takmamı söylediğini anlamıştım.
Ah, hadi ama. Bana işler mi bu gaza köklemeler felan? Aldırmadan bağırmaya başladım. ''Ya senin benimle bir derdin mi var?! Arabaya binmeden önce gayet normal ve kibardın. Arabaya binince bir ayı mı desem öküz mü desem değiştin! Beni sinirlendirmekten başka birşey yapmıyorsun!'' diye patladım.
Şaşırdığı kaşlarını kaldırmasından belli oluyordu. Benden böyle birşey beklemiyordu. Beni tanımıyordu daha. Sinirlenince kendimi tutamayıp böyle dengesizlikler yapabiliyorum. Olgunlaşmaktan kastımda bu huylarımın önüne geçmekti.
Rüzgar arabayı kenara çekip arabadan indi. Bende ardından hızla indim ve kapıyı sertçe kapattım. ''Ne saçmalıyorsun sen?'' dedi. ''Asıl sen ne saçmalıyorsun? Yok heyecanlanmışım, yok çok yakışıklıymışsın. Ukala ukala tavırlar. Bunları yapmayı kes!'' diye bağırdım. Sinirlenmişti. Elini yumruk yaptı. Sanırım o da benim gibi çabuk sinirlenen ve sinirlenince dengesiz olan biriydi. Bu beni ürkütmüştü çünkü ben genelde sinirlendiğimde insanlar sakinleşmem için dediğimi yaparlardı. Ama Rüzgar öyle yapmamıştı. Bana yaklaştı. Aramızda çok az mesafe vardı. ''Bana bir daha sakın bağırma.'' diye fısıldadı. ''Allah allah sana mı sorucam?'' dedim onun tersine giderek. Bende inattım oda. Bu tartışmanın sonu nereye gidecek hiç bilmiyorum.
''Evet, bana soracaksın. Eda bak yeni tanıştık ve aramızın şimdiden bozulmasını istemem. Sinirlenince gözüm hiç birşey görmüyor. Uzatma.'' dedi sert bir şekilde. Sesi çok ciddi çıkıyordu. ''Hala emir vermeye devam ediyorsun. Sen laftan anlamaz mısın?!'' diye bağırdım. O da dayanamayıp ''Lanet olsun ergen gibi atar yapmayı kes! Sana hesap verecek değilim! Benimle geliyorsan dediklerimi yapacaksın! Sevgilim değilsin, başka birşeyim değilsin ne bu kendi kendini bişey sanmalar!'' diye bağırırken arabaya tekme attı.
Gözlerim dolmuştu. Bu sırada telefonum çaldı. Gamze arıyordu. ''Efendim Gamze?'' dedim her an ağlayacakmış gibi çıkan sesimle. Rüzgar gözlerini bana dikmiş dik dik bakıyordu bok herif! Sinirlenince hep gözüm dolar, ağlamaya başlardım. Ama şu an ağlamamak için kendimi oldukça kasıp, sıkıyordum. Telefondaki Gamze'nin sesiyle kendime geldim. ''Kızım nerde kaldınız ya 1 saat oldu sizi bekliyoruz! Rüzgarla berabersini dimi? Hadii!'' dedi. Sesi o kadar mutlu çıkıyordu ki... Ve ben şimdi sıçacaktım.
''Gamze ben bugün gelemiyorum. Beni affedin bensiz takılın bugün. Rüzgar gelir birazdan.'' dedim üzgün sesimle. ''Eda, birşey mi oldu? İyi misin?'' dedi endişeyle. Pis bir şekilde gülümseyerek - daha çok acıyla - ''Ah, güldürme beni. Eda Kaya'yı kim üzebilir?'' dedim alaylı olmaya çalışarak. Ama omadı. ''O zaman geliceksin canım.'' dedi Gamze inatla. ''Gamze hayır dedim.'' diyerek birden ciddileştim ve telefonu kapattım. Sonra eve doğru hızla yürümeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beni Değiştirdin
Teen Fiction...Sonradan farkettim ki hiç karakterime uymayacak şeyler yapıyorum. Asla yapmam dediklerim. Hatta kendime yakıştıramadığım, başkası yapsa küçük gördüğüm. O yapmıştı. Beni bu hale o getirmişti. Beni değiştirmişti.