3. Bölüm ''Ben İstediğimi Alırım''

359 10 1
                                    

 Olumlu veya olumsuz yorumlarınızı yapın. Yorumlarınıza göre şekillendirebilirim hikayeyi. Vote ve yorumlarınızı bekliyorum.

  ''Öp beni.''

  Rüzgar'ın söylediği şeyi idrak edemedim. 'Öp beni.' demişti. Ne demek oluyordu bu?

  Öp beni.Öp beni.Öp beni.

  Bir süre bekledikten sonra Simgeyle aynı anda ''Ha?'' dedik yüksek bir şekilde. Rüzgar dudağını yukarı doğru kıvırıp piç gülümseyişini yolladı bana. Ne diyeceğimi bilemiyordum. Daha birkaç saat önce onunla tartışmıştık. Aramız iyi değildi. Bu ne oluyordu şimdi? 

  Simgeyle bir an göz göze geldik. Hemen gözlerini kaçırdı. Cici kızımız göt oldu sanırım. Rüzgar'ın onunla ilgilenmediğini anladı sonunda. Hala burda oturuyor mu o? Bu kadar da yüzsüz olduğunu bilmiyordum açıkçası.

  ''E hadi bekliyorum.'' diye söylendi salak Rüzgar. ''Sen daha çok beklersin ya.'' sesim sinirli ve şaşkın çıkmıştı. ''Hey, yapmak zorundasın. Yoksa ceza veririm ve bundan daha iyi olacağını düşünmüyorsun heralde.'' dedi. ''Saçmalama! Seni öpmeyeceğim tabii ki.'' diye hırladım resmen. 

  ''Hadi cadı, oyunbozanlık yapma.'' bunu diyen Mertti. ''Ya yeter oyun felan yok! Salak mısınız nesiniz ya!? Daha birkaç saat önce sinirini kontrol edemeyip bana patlayan adam şimdi bana beni öp diyor. Oldu canım.''

   ''Bunun için senden özür diledim!'' 

  ''Ah, lütfen sen kimseden özür dilemezdin değil mi?!'' Neden bu kadar sinirlendiğimi ben bile anlamadım. Hadi ama. Sakinleşmeliydim. ''Evet! Ben, şimdiye kadar hiç kimseden özür dilememiş Rüzgar, geldim senin gibi bir aptaldan özür diledim! Haklısın yapmamalıydım, oyun da olsa. Ben nasıl kendi kurallarımı yıktıysam şu lanet oyun için, şimdi sende gelip dediğimi yapacaksın!'' İnadım inat. Asla yapmam. Sırf o söylediği için.

  ''Herkes sakin olsun! Bağırmayı kesin! Yeter! Küçük çocuklar gibisiniz. Bir oyun oynamayı bile beceremiyorsunuz.'' diye bağırdı Gamze. Sonunda sesi çıkmıştı.

  ''Tamam oyun felan bitti. Hadi herkes evine!'' diye bağırdım bıkmış bir sesle. Normalde bu kadar tepki verir miydim bilmiyorum. Sanırım hala arabadaki olaydan dolayı ona sinirliydim. ''Eda tamam sakin ol. Bu kadar da kaba olma. Tamam biz neyse de onlar misafir.'' diye kulağıma fısıldadı Gamze. ''Ya umurumda bile değil!'' diye cırladım Gamzeye de. ''Sen biraz sakinleşsene.'' diye atıldı Mert. 

''Bana karışmayı kesin. Ve şimdi gidin yatıcam ben.'' dediğimde kimse itiraz etmeden kapıya yöneldiler. Sırayla çıkarken en arkada Rüzgar vardı. Onlara arkamı dönüp masayı toplamaya başladım. Kapının kapanma sesini duyunca gittiklerini anladım.

  Mutfakta şişeleri çöpe atarken yaklaşan ayak sesleri duydum. Bir dakika! Bunlar gitmemiş miydi?! Gittiklerine göre bu kim? ''A-anne?'' diye seslendim ama yanıt gelmedi.

 HIRSIZ?!

  Ayak sesleri gittikçe yaklaşıyordu. Saniyeler sanki bir  yıl gibi geçiyordu. Parmak ucumda tezgaha yaklaşıp elime bir bıçak aldım. Tanrım bunu yaptığıma inanamıyordum. 

  Kapıya vardığımda yavaş hareketlerle çıkacaktım ki karşımda biri belirdi birden. Elimdeki bıçağı savurarak çığlığı bastım. Fakat karşıdaki kişi bileğimi sıkıca kavrayıp ters çevirdi. Ona sırtım dönük ağzım kapanmış bir şekilde yaslanmıştım. 

  Saçlarımın arasında kulağıma indiğini nefesinden anladım. 

  ''Benim, ben Rüzgar. Sakin ol.'' 

  Tanrım! Salak mı bu çocuk! Bunu duyunca elimdeki bıçağı yere bıraktım. Oda bunu farkedince beni bıraktı. Bıraktığı an yüzümü ona dönüp ''Senin derdin ne?! Beni öldürmek mi istiyorsun! Ödüm bokuma karıştı seni aptal!'' diye cırlayarak onu omuzlarından geriye ittim. Yani itmeye çalıştım. Onda tık yoktu. Tam tersine pis pis yamuk gülüşü suratını kapladı. 

  ''Az önce kibarca siktirin gidin demiştim. Ama sen algılayamamışsın. Tekrarlamama gerek var mı?'' diye tersledim. Korkudan ölecektim neredeyse.

  ''Etrafı toprlarken yardım ederim diye düşünmüştüm.'' dedi ifadesiz bir şekilde. E tabi o konuşmadan sonra sırıtışı yüzünde donup kalmıştı. ''İstemez, gidebilirsin.'' diye gitmesini istediğimi tekrarladım. Bu kadar yüzüne vurulduktan sonra gitmesini beklerdim aslında. Ne inatçı çıktı bu çocuk. Simge'den de yüzsüz? Yok canım o kadar da değil. Tacı Simgeye veriyorum.

  ''Kes şunu, yardım ediyorum işte. Gitmeyeceğim zorlama.'' diye diretti. ''İyi bari bir işe yaramış olursun.'' dedim alayla.

  Sehpanın etrafındaki oturduğumuz yastıkları toplayıp ''Bunları nereye koyayım?'' diye sordu. ''Koy şu köşeye.'' dedim umursamaz bir şekilde. Cipslerin olduğu kapları da tezgaha koyduktan sonra salona geçip 2'li koltuğa kendimi attım. Benim oturduğumu görünce oda yanıma attı kendini.

  ''Aptal bir kıza yardım etmek için neden bu kadar zorluyorsun?'' dedim. Tamam, abartmış olabilirim ama sinirim çabuk giden biri değilim ve bugün bana 'aptal' demekten başka bişey yapmadı sanırım. Buna bir son vermesi gerek. En azından yüzüne vurarak bu konuya açıklık getirebilirdim. ''Ne? Bak cidden yine tartışmak istemiyorum. Niye her sakinleştiğimizde yeni bir laf çarpıyorsun?'' 

  Haklıydı aslında. Ama alınıyordum işte. Ne kadar belli etmesemde... Üstelik ilk defa biri benim üstüme bu kadar geliyordu. Mert yapsa, o şakasına yapar yani. Alınmam. Gamze de öyle. Fakat Rüzgarla daha yeni tanıştım ve daha şimdiden böyle oluyorsa... Bilemiyorum. Çok garip bir havası var onun. Diğerleri gibi değil. Terslediğimde bozulup susmuyor, daha çok üste çıkıyor. Belki de daha önce böyle biriyle karşılaşmadığım için bu kadar alıngan ve hırçınlaşıyordum. 

  ''Bilmiyorum. Bak ben böyleyim bana ters cevaplar verme ya da kaba davranma. Birden sert tepkiler verebilirim.'' dedim onu uyarırcasına.''Kimse için kendimi değiştiremem küçük hanım kusura bakma. Birbirimizi çekmekten başka şansımız yok.'' Ah! 'Tamam' diyip sussaydı şaşardım. İlla bir farklılık yaratacak.

  ''Bana bu kadar karşı gelen ilk kişisin.'' diye itiraf ettim. Bu çocukla anlaşabilmek için yelkenleri suya indirmek gerekiyordu belki de. Durmadan tartışarak  nereye kadar. ''İnsanlar buna cesaret edemiyorlar mı? Hadi ama ne kadar kötü olabilirsin ki?'' dedi. ''Sen beni tanımıyorsun.'' dedim. Uuu ne gizemli ama (!) ''Çok korktum!'' dedi alayla. ''Korkma sana bişey yapmam.'' diye kıkırdadım. Okulda birkaç kızı rezil etmişliğim var. Popüler olduğum için de insanlar bulaşmaya cesaret edemedi bir daha. Arada bir küçük pürüzler çıksa da... Simge'de rezil ettiğim kişilerden. Hadi ama! Sevgilime yavşamıştı. Benden bahsediyoruz şurda. Ağlayıp ' bana bunu nasıl yapar! '' diye depresyona girecek değildim.

  Bana bakıp dudaklarını yukarı kıvırdı. Cevap vermedi? Rüzgardan beklenmeyen şeyler. Hayret.

  Yaklaşık yarım saattir bişey söylemeden öyle oturuyorduk. Göz kapaklarım artık ağır geliyordu. Tam kendimi uykunun kollarına bırakacaktım ki dudağımda bir baskı hissettim. Bir dakika bir dakika. Yoksa... Beni öpüyor muydu bu? Kendimi birden geriye çektim. ''Napıyorsun sen?'' diye cırladım. Yine o piç gülüşünü yolladı.

 ''Ben istediğimi alırım.''

Beni DeğiştirdinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin